03 Aralık 2015 00:33

Teknik direktör ‘döküm mevsimi’ başladı

Teknik direktör ‘döküm mevsimi’ başladı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

2015-16 sezonunun üçte birden fazla bölümünün bittiği 13. hafta itibariyle memleket liginin “Geleneksel teknik direktör değiştirme furyası”da giderek hızlandı.
Gençlerbirliği, Mersin İdmanyurdu, Eskişehir, Sivasspor teknik direktörlerini ilk değiştiren ekiplerdi. Bu dört takımı artık bir teknik direktör öğütme makinesine dönmüş Trabzonspor’un takip etmesi gecikmedi. Son iki hafta ise bu kervana Galatasaray’dan ayrılmak zorunda kalan Hamza Hamzaoğlu ile Ertuğrul Sağlam ile yollarını ayıran Bursaspor’da eklendi.
Böylece süper lig takımlarından yedisi 34 haftalık maratonun daha 13. haftasında yola çıktıkları hocalarından farklı bir isimle devam etme kararı aldılar. Memleket liginin geçmiş sezonlarının istatistiklerine ve geleneklerine bakarsak önümüzdeki süreçte bu sayının artması sürpriz olmayacak.
Futbol yorumlarında, kulüp yönetim kademelerinin açıklamalarında en çok kullanılan kelimelerden birinin “istikrar” olduğu göz önünde bulundurulursa, durumun ne kadar ironik olduğu daha çıplak gözüküyor.
Takımların aldıkları başarısız sonuçların ardından ilk faturanın teknik direktörlere kesilmesi memleket ligimizin kadim geleneklerinden biridir. Futbolun tekniği, taktiğinden daha fazla dedikodusunun “ön plana” çıktığı sözde yazılı ve görsel medyasıyla, bu medyaya ihtiyacı olan her tür malzemeyi sunan yönetici tipiyle daha farklı bir manzara ortaya çıkarmak ne yazık ki mümkün değil.
Üstelik hoca seçiminin de genelde medya içinde yer alan “ağlar” (networkler) aracılığıyla yapıldığını göz önünde bulundurursak başarısızlık göreli bile olsa ilk faturanın teknik direktörlere çıkması daha da anlaşılabilir.
Biraz daha açık anlatalım. Sezon başladıktan kısa bir süre iki büyük takımın teknik direktörleri, Hamza Hamzaoğlu ve Vittor Pereira medyanın geneli tarafından hedef tahtasına kondu. Her iki takımda farklı nedenler beklenen futbolu oynamıyordu ama zirveden uzaklaşmadan sorunlarına çare de arıyorlardı. Kısa bir süre sonra iki hocanın da bu takımları çalıştırmayacağı fikri üzerinden bir algı oluşturulmaya başlandı ve önce kulislerde ardından sosyal medyada Mustafa Denizli ve Ersun Yanal’ın adları geçmeye başladı.
Eh yine deneyimli futbolseverler çok iyi bilir ki, yayıncı kuruluş ve TRT ekranlarında yorumculuk yapan boştaki teknik direktörlerin orada bulunma nedenlerinden biri de diğer kulüplere göreve hazırım mesajını vermektir. Nitekim tökezleyen bir takım ortaya çıktığında medyadaki “ağlar” harekete geçer ve yorumcuları lehine kulis ve manipülasyon faaliyetlerine başlarlar. Siz bakmayın Mustafa Denizli’nin, hiç haberi yokmuş gibi davranmasına daha Hamza Hamzaoğlu istifa etmeden iki hafta önce futbolun derin kulislerindeki herkes Galatasaray’ın başına Mustafa Denizli’nin geçeceğini biliyordu.
Vittor Pereira’nın durumu ise biraz daha farklı. Fenerbahçe başarısız sayılmazdı, zirveden kopmadan hem Avrupa hem de ligde yoluna devam ediyordu. Üretilen tek bahane “Bu takım niye çok gol atmıyor, bu takım neden çok baskılı oynamıyor, bu takım neden hep tek farklı sonuçlarla” kazanıyor oldu. Takımın oturması için zamana ihtiyaç duyduğunu söyleyen Pereira, Mersin, Molde ve Trabzon serisiyle zirveye oturarak şimdilik medya “ağ(a)larının” sesini bastırmışa benziyor.
Bu gün yayınlanan istatistiklere bakarsak daha düne kadar eleştirilen Pereira ile birlikte Fenerbahçe son 10 yılın en iyi sezon başlangıçlarından birine imza atmış durumda. Yediği 10 golle süper ligin en az gol yiyen ve en az pozisyon veren takımı haline gelen Fenerbahçe, ofansif olarak da kendini geliştirmeye başladı. Bütün bunları bir övgü olarak yazmıyorum. Sadece 3-4 hafta önce medya “ağ(a)larının” çıkardığı gürültüyle Pereira görevden alınsaydı bu sonuç ortaya çıkar mıydı sorusunu sormanın önemli olduğunu düşünüyorum.
Futbolda “istikrarın” ne kadar önemli olduğunu sürekli vurgulayanların, iki başarısız sonuç sonrasında hoca kellesi istemelerinin ya da faturayı sadece hocaya kesmesinin saçmalığını sezon sonunda yine göreceğiz. Ama bir şeyler değişir mi derseniz değişmez. Seneye hangi programda hangi boştaki teknik direktör yorumcu olacak ona bakacağız ve ilk değişikliğin ne zaman olacağına dair “teknik direktör toto” oynamaya devam edeceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa