Nereye gidiyoruz?

Bilim ve insanlık tarihinin “Nereden geldik, nereye gidiyoruz” sorusuyla başladığı söylenir. Şu an ülkemizde yaşayan duyarlı insanların kendi kendisine ve yüksek sesle sorması gereken soru budur.
Binden fazla üyesi olan Diyarbakır Barosunun Başkanı hepimizin gözü önünde, gündüzün ortasında ve ayaklarından vurulmuş Dört Ayaklı Minare’nin yanı başında katlediliyor. Nereye gidiyoruz?
Birçok ilçede sokağa çıkma yasaklarıyla birlikte açlık, susuzluk ve ölümler sürüyor. Nereye gidiyoruz?
Yaşamaya çalıştığımız bu kadim şehrin tarihi Suriçi bölgesinde kör şafakta yankılanan silah ve bomba sesleri altında uyumaya/uyanmaya ve işe/okula gitmeye hazırlanmaya çalışmak! Nereye gidiyoruz?
Öldürülen insanlar, yıkılan ve yakılan evler, duvarlara yazılan çirkin yazılar, zırhlı araçlar ve silahlar ve de bombalar, kurşunlanan camiler ve kiliseler ve topa tutulan mezarlıklar! Nereye gidiyoruz?
Çatışmalı ortamda eğitim/öğretim yapılmaya çalışılan okullar, ertelenen TEOG sınavı, kurşun ve bombalar altında travma yaşayan çocukların geleceği! Nereye gidiyoruz?
’90’lı yıllarda köyleri boşaltıldığı için ilçelere ve şehirlere gitmeye zorlanmış onlarca insanın yeniden göçe zorlanması, yani sorunların çözülemeyip geleceğe taşınması! Nereye gidiyoruz?
Harabeye döndürülen mahalle ve ilçelerden derse yetişmeye çalışan üniversite öğrencileri, ertelenen ya da iptal edilen konferans/kongre/sempozyum ve çalıştaylar! Nereye gidiyoruz?
Çeşitli ajanslar, TÜBİTAK ve diğer kurumlar tarafından finansmanı sağlanan onlarca proje ve harcanan milyonlara rağmen çözülemeyen problemler ve meseleler! Nereye gidiyoruz?
Yapılan ve yapımı süren çok sayıda termik, nükleer, hidroelektrik ve nükleer santrallerle talan edilen ve dengesi bozulan doğal ortamlar ve yaşanan çevresel felaketler! Nereye gidiyoruz?
Kentsel dönüşüm aldatmacasıyla doğal dokusu bozulan ve yandaş müteahhitlere peşkeş çekilen yerleşim alanları, ören yerleri, tarihi mekanlar ve sahiller! Nereye gidiyoruz?
Normalleşmesine izin verilmeyen toplumumuz, duygusal kopuşa zorlanan farklılıklarımız, kutuplaştırılan ve uzaklaştırılan toplum kesimlerimiz, acıda ve sevinçte ortaklaşamayan bir ülke! Nereye gidiyoruz?
Kafasına silah dayatılan, tehdit edilen, gözaltına alınan ve tutuklanan gazeteciler! Nereye gidiyoruz?
Kendisine ve karşısındakine saygı duymak yerine düşmanlaştırmayı ve biat etmeye zorlamayı tercih etmeye alıştırılmış memur zihniyetliler, insanı değil devleti yücelten “milli” akıl! Nereye gidiyoruz?
Milli Eğitim yoluyla üretmeye değil kötü tüketici olmaya aday kılınan öğrencilerimiz, hayatları boyunca sınavdan sınava koşuşturup işsiz kalan mezunlarımız ve bozulan kimyamız! Nereye gidiyoruz?
Saygı duyduğu için korkmak yerine korktuğu için saygı duyan nesiller yetiştiren ve korku imparatorluğuna zemin hazırlayan eğitim/öğretim/araştırma kurumlarımız! Nereye gidiyoruz?
Normalleşemezsek, çatışmalara ve savaşa son vermezsek, öz saygımızı yitirirsek, sorunları çözmek yerine derinleştirip ileriye taşımayı sürdürürsek, acıda ve sevinçte ortaklaşmayı beceremezsek ve insan yaşamını yüceltemezsek nereye gidiyoruz sorusunun cevabı Ortadoğu Cehennemi’ne olacaktır.