Kışkırtıcı dilden taviz yok
Fotoğraf: Envato
Bu kez de Galatasaray Başkanı Dursun Özbek coştu. Memleketimizde, özellikle büyük kulüplerde yönetici ya da başkan olmak, fırsatını bulduğunda hedefe oturttuğun kişilere ya da kurumlara abuk sabuk tehditler savurarak güç gösterisine girişmek anlamına geliyor. Böylece, yöneticiliğin hakkını en iyi şekilde verdiklerine ve taraftarlarının gönlünü okşadıklarına inanıyorlar belli ki... “Kim daha çok ses çıkarır ve seviyesizleşirse onun dediği olur” gibi tuhaf bir algının yaygın kabul gördüğünden de söz edilebilir elbette.
Türkiye Basketbol Federasyonu, Galatasaray’ın Fenerbahçe’yi yendiği maçın ardından sarı-kırmızılı ekibi hükmen mağlup sayan bir karar aldı. Sebep, Galatasaray’ın karşılaşmada yönetmeliklere aykırı pozisyonda bulunan bir oyuncuyu oynatmasıydı.
Burada yapılan yanlışlıkta kuşkusuz Galatasaray kadar federasyonun payına da sorumluluk düşüyor. Hatta maçların kurallara uygun şekilde oynanması görevini taşıyan federasyonun, yaşananların baş sorumlusu olduğu bile söylenebilir. Federasyonun temel görevlerinden bir tanesi de yapılabilecek bu tür yanlışlıkları önceden belirleyip gereken önlemleri alarak maçların sorunsuz şekilde oynanmasını sağlamak ve böylece olası mağduriyet durumlarının önüne geçmek değil mi?..
Galatasaray Başkanı Dursun Özbek de düzenlediği basın toplantısında federasyonun verdiği hükmen mağlubiyet kararına itiraz ediyor. Edebilir kuşkusuz... Lakin kullandığı dil, itiraz ve hak aramayla bağdaştırılamayacak kadar seviyesiz olmakla kalmıyor aynı zamanda sporun başındaki en büyük belalardan birisi olan şiddeti de açıktan kışkırtır nitelikte...
Dursun Özbek de bu olayın sorumlusu olarak gördüğü Basketbol Federasyonu Başkanı Harun Erdenay’ı yerden yere vuruyor. “Harun” şeklinde hitap ederek aklınca Harun Erdenay’ı itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Galatasaray gibi büyük bir camianın başındaki kişi olmanın, ona insanları dilediğince aşağılama, küçümseme, itibarsızlaştırma, değersizleştirme ve bunlar üzerinden güç gösterisine girişme hakkı vermeyeceğini bilemeyecek kadar kendisini kaybetmiş.
Tabii fırsatını bulmuşken, baş rakip Fenerbahçe’ye göndermede bulunmadan da duramıyor... Zaten başa gelen her türlü belanın sorumlusu öncelikle baş rakiptir. Bütün her şeyi onlar tezgahlamıştır!.. Tezgahın uygulayıcıları da onların piyonlarıdır!..
Yaptıkları açıklamalara bakılacak olursa yönetici takımı, nefret ve düşmanlık tohumu ekmek için adeta fırsat kolluyor. “İhanet”, “hainlik”, “düşman” gibi nefret saçan kavramların ya da “Bizi engellemeye çalışıyorlar” gibisinden paranoya içeren söylemlerin yer almadığı açıklamalarına rastlamak neredeyse imkansız.
Tehdit, şantaj ve kışkırtıcı söylemler içeren yönetici açıklamaları, spordaki şiddeti besleyen, yeniden üretip dolaşıma sokan faktörler arasında baş sırada yer alıyor. Yöneticilerin bir yandan sürekli olarak kışkırtıcı açıklamalar yaparken diğer yandan spordaki şiddetten yakınmaları ve güya buna karşı çözüm arar görünmeleri tam bir ikiyüzlülük örneği!.. Eğer şiddete karşı gerçekten bir şeyler yapılmak isteniyorsa işe, dili kışkırtıcı söylemlerden arındırmakla başlanabilir...
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26