Ahlaksız pazarlık, suikast, savaş
Fotoğraf: Envato
Siyasette bir günün bile uzun olabileceği söylenir. Doğa, yapı, tarih o kadar aceleci değil. Ama bazen sıkışma dönemleri öyle artıyor ki saatlerin, dakikaların bile tarihi önemi oluyor.
Bir yanda hendekler diğer yanda özel timler. Elçi’ye herkesin önünde suikast düzenleniyor. Olay yeri incelemesi bile yapılmıyor. Rus uçağı düşürülüyor. NATO toplanıyor, Suriye-Rusya konusunu görüşüyor. AB toplanıyor, Suriyeli sığınmacıları görüşüyor. BM toplanıyor, iklim meselelerini görüşüyor.
Rus uçağı düşürülüyor, Türk TIR’ları bombalanıyor. Karadağ NATO’ya davet ediliyor. Rusya Türkiye’ye yaptırımları ağırlaştırıyor. Almanya ile İngiltere de Suriye’ye, Irak’a asker-savaş uçağı yollayacağını açıklıyor. Cumhurbaşkanı Paris’ten Katar’a uçuyor.
Abdülkadir Selvi’nin ağzı kulaklarında “Brüksel’de Neler Yaşandı” başlıklı yazısında AB’ye bütün kapıların açıldığını, gerisinin Türkiye’ye kaldığını yazıyor. Hangi İslam’ı, DEAŞ veya Türkiye İslam’ını mı (yani Erdoğan’ı mı) seçeceklerine AB ülkelerinin karar vereceğini söylüyor (AB ve NATO zaten Erdoğan’ı, yeşil kuşağı, dindarcılığı çoktan seçmiş bulunuyor).
Selvi devam ediyor: Brüksel’deki toplantı müthiş bir havada geçmiş. İklim konferansına rağmen Hollande bile toplantıya gelmiş, 28 AB Başbakanı birlikte resim vermiş. Avrupa Türkiye’nin önemini anlamış, yüzde 49 oy Davutoğlu’ya müthiş bir öz güven vermiş. Rusya kapısı kapanırsa AB kapısı açılırmış. Yeni bir dünya kurulur, Türkiye orada yerini alırmış.
Ayıp olacak ama insanın “Senin analizini kuşlar yesin” diyesi geliyor.
Kore’ye giden Türkiye ordusu Kore’nin parçalanmasının ve hâlâ süren bir savaşın uşağı olmuştu. Karşılığında ise NATO üyeliği verildi. Zaten verilecekti de Türkiye kötü bir şekilde kullanıldı. Truman yardımları, Ford ve Fiat montaj fabrikaları, Sovyetlere karşı Türkiye’ye verilmiş olanlar idi.
Rus savaş uçağının düşürülmesi karşılığı, Suriyeli, Afganlı sığınmacı karşılığı turist vizesi sözü verilmiş. Bugün AB turist vizesinin hiçbir önemi yok. Üç beş kuruşu olan zaten AB ülkelerine gidip geliyor. Erasmus programlarında öğrenciler gidip geliyor. Tur şirketleri insanları götürüp getiriyor. Önemli olan serbest dolaşım hakkı. Bunu alabildiniz mi? Yok. Ne aldınız? Pakistanlı, Afganistanlı, Iraklı, Yemenli, Afrikalı ne kadar sığınmacı varsa onları geri almayı taahhüt ettiniz.
AB iki yıldır neyle kavga ediyor? En büyük sorunları ne? Sığınmacılar konusu. AB istediği gibi okumuş yazmış genç yaştaki başvuruları kabul edecek, gerisini Türkiye’ye postalayacak.
Turist vizesi bile garanti mi? Hayır, onun için bile 72 şart var.
EN KÖTÜSÜ ise NATO’nun Suriye’de, bölgede uşaklığın yaparak Rusya uçağının düşürülmesi, Rusya’nın oradaki varlığının olumlamak değil ama Türkiye’ye bunun ne faydası var? Suriyelilere, İslam aydınlanmasına ne faydası var? Bölgesel iş birliklerine ne faydası var?
Hiçbir faydası yok.
Niye Rus uçağını vurduk?
Suudiler, AB’liler, ABD’liler (Batı emperyalizmi ) öyle istedi diye.
Bunun Türkiye’ye ne faydası var? Türk’e, Kürt’e, Arap’a ne faydası var?
Hiçbir faydası yok.
Bölgeye, Ortadoğu’ya ne faydası var?
Pek bir faydası yok.
O halde kimin için biz bu uçağı vurduk? Brüksel’de sırtımızın sıvazlanması niye?
Yanıt açık: AB’nin bütün kötü işlerini çektiğimiz/çekeceğimiz için.
Yarın bu işler bittikten sonra AB’nin gazetecileri içeri atıyorsunuz gerekçesi ile turist vizelerini askıya alması bir saatlik bir iş.
Üyelik için ise zaten bir ümit yok. Türkiye’nin çok ağır başka bedeller ödemesi gerekirse belki o zaman olur.
Bugüne dönersek Türkiye NATO’nun, Batı emperyalizminin her tür uşaklığına söz veriyor. Suriyeli sığınmacıları kurban ediyor. Rus uçağını vurarak tarihi bir düşmanlığı, Batının Rusya’yı Anadolu kıyılarında Türklerle baş başa bırakmasını sağlıyor.
Bizim salaklıkta sınır tanımayan yeni Osmanlıcılara ne kalıyor?
Bize Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Pakistan’da, Libya’da, Yemen’de… daha nicesinde kardeş savaşlarına NATO adına, Batı Bloku adına uşaklık yapmak kalıyor.
Sırada Rusya, Kafkasya, Türk Cumhuriyetlerindeki kardeş kavgaları, dahası bizzat Türkiye’deki cephe savaşları var.
Alman FAZ gazetesinde bir başyazı: Savaş başka bir şey mi ki, şu anda zaten savaş yapılıyor.
Barıştan kardeşlikten yana olanlara, Türkiye’ye, Ortadoğu halklarına yazık oluyor.
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42
- Eğitimin sorunlarından öğretmenler ve müdür yardımcıları da mağdur 06 Eylül 2024 04:41
- Atamaların değeri değersizleştirilmesi üzerine 30 Ağustos 2024 04:44
- Tarihleri, çağları, problemleri karıştırmak: Ahilik de işletme de amaç ve işleyiş olarak okul değil 23 Ağustos 2024 04:46
- YKS, eğitim ve şehirler: Üniversitede resesyon, şehirde resesyon ve göç 16 Ağustos 2024 04:15