04 Aralık 2015 01:00

Munzur Su'da patronlar kardeş, işçiler kalleş (!)

Munzur Su'da patronlar kardeş, işçiler kalleş (!)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

DİSK’e bağlı Gıda-İş Sendikasına 2010 yılında üye olan Munzur Su işçilerinin ‘toplusözleşme’ için 28 Ekim’de başlattıkları grev devam ediyor. Grev boyunca Munzur Su AŞ Yönetim Kurulunun yaptığı açıklamalara ve yaptırdığı haberlere bakarsanız şu an Munzur Su’da tek mağdur patronlar. Bu mağduriyeti yaratan ‘şer’ odakları ise sendika, sendika tarafından kandırılmış işçiler ve işçilerin yanında yer alan parti ve emek örgütleri ki burada özellikle Emek Partisinin hedefe konduğunu belirtelim.

Önce bugüne nasıl gelindiğinden başlayalım.

Munzur Su 2004’te Dersim’in Ovacık ilçesindeki gözelerde 242 ortaklı bir işletme olarak açıldı. İşletmede çalışan 47 işçinin alın teri ve Kürdistan halkının Dersim’e, Munzur’a sevgi ve sempatisinin etkisiyle Munzur Su kısa sürede tercih edilen bir marka haline geldi. Burada hemen işletmenin 242 ortağı hakkında kısa bir not düşelim. Burada bizim muhatabımız farklı gerekçelerle ve irili ufaklı sermayeleriyle bu işletmeye tek tek ortak olanlar değil, bu ortakların ortak iradesini temsil eden Munzur Su AŞ ve aldığı kararlardır.

Neyse, yukarıda belirttiğimiz gibi işletmeyi emekleriyle var eden işçiler 2010 yılında Gıda İş’e üye oldular. Sendika 2011’de bu işçiler adına patronları toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerine çağırdığında patronlar işletmenin henüz oturmadığını belirtip iki yıl zaman istediler. Bu talebi işçilerle görüşen sendika, patronlara 2013’e kadar süre tanıdığını açıkladı. 2013’e gelindiğinde sendika hazırlanan TİS taslağını yönetime vermek için görüşme talebinde bulunduğunda, patronlar bu kez bir yıl daha süre istediler. Bu süre de tanındı ve 2014’e hep patronların zaman tanınması talebi dikkate alınarak, hiçbir eylem gerçekleştirilemeden ve hep işçilerin fedakarlığıyla gelindi. 2014'te ise bu kez patronlar bu iş yerinin sendika kaldıramayacağını ve TİS yapmayacaklarını söylediklerinde işçiler üretimden gelen güçlerini kullandılar, yani greve gittiler. Bu süreçte patronsever muhabirlere ‘İşçilerin greviyle Şengal’den kaçan Êzidîlere su götürülmesinin engellendiği’ gibi kara propaganda niteliğinde haberler yaptırıldı. Bu haberlerle işçiler ve Dersim’in, Kürdistan’ın yurtsever-devrimci halkı karşı karşıya getirilmeye çalışıldı. Bu dört günlük grev sonrasında TİS imzalanması konusunda sendika ve patronlar arasında bir protokol imzalandı ve şirketin yönetim kurulunun karar almasından sonra TİS sürecinin başlatılması kararlaştırıldı.

Nihayet 5 yıl sonra bu yıl temmuz ayında sendika ve şirket yönetimi arasında TİS görüşmeleri başladı. Ücret ve sosyal haklar konusunda sendikanın TİS taslağındaki maddelerin önemli bir kısmı kabul edilmediği halde sendika ve işçiler süreci tıkamamak için görüşmeleri sürdürdüler. İşletmenin asgari ücretin artış oranı üzerine yüzde 30 zam yapılması önerisini, 500 TL kömür parası ile yılbaşı ve 1 Mayıs’ta 250 TL prim verilmesi halinde kabul edeceklerini açıkladılar. Ancak şirket yönetim kurulunun bu talebi kabul etmemesi nedeniyle görüşmeler tıkandı ve zaten birçok konuda taleplerinden vazgeçmiş bulunan işçiler, bu tutum karşısında 28 Ekim’de greve gittiler. İşçiler greve çıktıktan sonra patronlar bu kez işçiler iş başı yaparlarsa bu sorunu çözeceklerini söylediler ama sendikanın “O zaman sözleşmeyi yapalım, işçiler iş başı yapsın” önerisini reddettiler. Yine bu süreçte sendika ve parti tarafından “kandırılmış” bulunan 7 işçi işten çıkartıldı ve işbaşı yapılmaması halinde bütün işçilerin işten atılacağı tehditleri yapılmaya başlandı.

Gelinen yerde durum şudur;

Şirket yönetimi, işten atılan 7 işçinin iş başı yapmaları halinde tekrar işe alabileceklerini söylemektedir.

Yine önceleri “Bu ekonomik yükü kaldıramayız” diyen patronlar bu kez sendikanın sözleşmenin tarafı olmaktan çıkartılması halinde işçilerin ekonomik taleplerini kabul edeceklerini açıkladılar. Nihayetinde bütün dertlerinin işçilerin örgütlü olduğu sendika olduğu ortaya çıktı. 2010 öncesine dönerek sendikayı tanımadıkları ve sendikanın sözleşme hakkı olmadığı noktasına geldiler. Ardından tekrar sendikanın Genel Başkanı Seyit Aslan’ın ve Emek Partisinin fabrikayı kapattırıp bölgeye yapılacak yatırımları engellemek istedikleri vb. haberlerle halkı kışkırtmaya yönelik haberleri devreye soktular. Aslında bu haberler bile bunların işçilere hangi koşulları reva gördüklerini bütün açıklığıyla ortaya koyuyor. Diyorlar ki işçiler örgütsüzlüğe, güvencesizliğe, düşük ücretle çalışmaya razı olsun ki bizim gibi başka patronlar da buraya dükkan açsın! İşçiler çalışsın, patronlar kazansın; kimse nerede bu işçinin hakkı demesin!
İşçiler ise kabul edildiği belirtilen talepleri konusunda sendika ile sözleşme imzalanmasını istiyor ve ancak o zaman iş başı yapacaklarını belirtiyorlar.

Şimdi biz soralım: Patronlar acaba işçilerin örgütlü olduğu sendikaya ve kendi varlık nedenini işçi sınıfının davasını savunmak olarak ilan etmiş olan bir partiye neden düşmanlık güderler? Kendilerine sorarsanız halkı düşündükleri ve işçileri mağdur etmek istemedikleri için! Ne de olsa bunlar “devrimci” patronlar!

Evet, mesele açıktır. İşçileri yıllardır oyalayan Munzur Su yönetimi, işçilerin örgütlü olmasını ve haklarını güvenceye almasını istemiyor. O yüzden işçilerin örgütlü olduğu sendikayı ve mücadelelerini destekleyen partiyi hedefe koyuyorlar. İstiyorlar ki işçiler ve halk hep anlattıkları masallara inansın ve bu çark hep kendilerinden yana dönsün. O yüzden bu gidişata dur demek isteyenleri karalamak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.

Mesele öyle uzun uzun tahliller yapmayı gerektirmeyecek kadar açıktır. Patronlar madem işçilerin ekonomik taleplerini kabul ettiklerini söylüyorlar. Önlerinde tek çıkar yol vardır, o da daha önce verdikleri sözleri yerine getirip sendikayla sözleşmeyi imzalamak. Yetki meselesine gelince, geçtiğimiz günlerde genel kurulunu yapan Gıda-İş’in zaten devletin koyduğu barajları değil, fiili-meşru mücadele çizgisini esas aldığı bilinmektedir. Esas olan işçilerin örgütlülüğü ve mücadelesidir. Munzur Su’da da çözüm, bu iradenin tanınmasından geçmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa