'Sokağa çıkmayı' yasaklayarak nereye kadar?
Fotoğraf: Envato
Kürt güçleriyle çatışmaların yeniden başladığı 23 Temmuz 2015’ten sonraki sürecin önceki çatışmalı dönemlerden farklı iki yanı var. Bunlardan birincisi bu operasyonlara Hava Kuvvetlerinin savaş uçaklarının da katılması ve bu uçakların sınırın iki tarafında da adeta jandarma gücü gibi kullanılması. İkincisi ise koca koca ilçelerin ve on binlerce insanın yaşadığı mahalleleri kapsayan ve günlerce süren “sokağa çıkma” yasakları eşliğinde yapılan mahalleleri, evleri, işyerlerini, kullanılamayacak biçimde tahrip ederek bu mahallerin halkını “göç”e zorlayan operasyonlar.
‘SOKAĞI YIKMA’ OPERASYONLARI
Öyle ki bölgede sokağa çıkma yasağı olarak yansıtılan ama on binlerce insanın sosyal yaşamını önemli ölçüde ve çok derinden etkileyen operasyonlar, artık rutin bir uygulama olarak yapılıyor. Daha da kötüsü gerek savaş uçaklarının asayiş kuvveti olarak kullanılması ve “Sokağa çıkma yasaklı” sosyal yaşamıyla, ekonomisiyle “sokağı yıkım” operasyonları, medya, aydınlar ve batı illerinde yaşayan halk kesimleri tarafından yapılması çok normal, böyle hallerde her yerde yapılan uygulamalar olarak görülüyor.
Bölgedeki sokağa çıkma yasaklı operasyonlara dikkat çeken HDP heyeti, son altı ayda, 17 ilçe ve kent merkezinde toplam 117 gün sokağa çıkma yasağı uygulandığını tespit etmiş. Çok sayıda sivilin hayatını da kaybettiği bu operasyonların ne zaman sona ereceği de belli değil! Dahası bir kez sokağa çıkama yasağı ilan edilip günlerce sürdüğü halde, aynı bölgede yeniden sokağa çıkma yasağı ilan edilebilmektedir.
Örneğin Nusaybin’de dört kez sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, bunlardan birisi 14 gün sürmüş, ama sokağa çıkma yasağı kalktıktan bir kaç gün sonra yeniden sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir.
SOKAĞA ÇIKARMAMAKTA AMAÇ NE?
Sokağa çıkma yasağı, örneğin Fransız hükümetinin Parislilere sokağa çıkmama uyarısı gibi ya da geçmişte İstanbul’da uygulandığı gibi bir sokağa çıkma yasağı değil. Tersine bölgede uygulanan sokağa çıkma yasakları ve bu yasaklara bağlı operasyonlar;
- O alanda ekonomik yaşamın çökertilmesi,
- Sosyal yaşamı parçalamayı; istenmeyen siyasi yoğunlaşmaların dağıtılması; göçe zorlanması,
- Eğitimin yapılmasının engellenmesi; sınav, vb. gibi ülke çapında yapılan eğitimle ilgili faaliyetlerden bölgedeki öğrencilerin koparılması,
- Halkın sindirilmesi, mevcut duruma boyun eğmesi, yönetime biat etmesini amaçlamaktadır.
Ve kış gelmektedir. Elektrik, su, iletişim, ısınma ve barınma sorunları da büyüyecektir.
KIŞ KOŞULLARI HALKIN YAŞAMINI DAHA ZORLAŞTIRACAK!
AKP Hükümeti ise operasyonlara sadece şehirlerde değil kırsal alanda da “Kışın da devam etme” kararı almıştır. Ki, bu da giderek yaygınlaştırılacağı ve daha da etkinleştirileceği anlaşılan “Sokağa çıkma yasaklı” operasyonların halk üstündeki tahribatını daha da ağırlaştıracaktır.
Bu elbette ki, Türkiye’nin demokrasi güçlerine, insan hakları savunucularına, aydınlara, demokratlara, basındaki az çok duyarlı kalemlere bu operasyonlara karşı daha yüksek perdeden seslerini yükseltmesi görevini de daha güçlü bir biçimde hatırlatmalıdır.
Şunu unutmayalım ki, basın özgürlüğüne yönelik saldırılar, Cumhurbaşkanı suç duyurusuyla gazeteciler tutuklanabiliyorsa, Hükümet, Suriye’de bir savaş için bu kadar heveslenebiliyor ve ülkenin üslerini emperyalist ordulara rahatça açabiliyorsa, bölgede yapılan, hak-hukuk tanımayan sokağa çıkma yasaklarıyla paralel yürütülen baskılara batıdaki halk yığınları tarafından “olağan”, “Haklı asayiş önlemleri” olarak görülmesi vardır.
Suriye’de savaşa karşı çıkanların, emperyalist orduların Türkiye’ye yerleşmesine, AKP Hükümetinin dış politikasına karşı çıkanların, bölgede, aynı politikanın uygulamasından başka bir şey olmayan sokağa çıkma yasaklarına bağlı yürütülen operasyonlara karşı çıkmaları, “çözüm süreci”ne dönülmesi için çaba göstermeleri bir zorunluluktur. Aksi kendileriyle çelişkiye düşmek olur.
Hiçbir şey birbirinden bağımsız değildir. Ama bugün, tartıştığımız konu açısından bu daha çok böyledir.
KATAR’LA NE ZAMAN KAPIŞACAĞIZ?
Davutoğlu, “Türk’e ne yaparsan yap ama şantaj yapma” diyor. Çünkü şantaja boyun eğmezmiş Türk! “Gaz olmazsa tezek de yakar”mışız !
Daha da önemlisi, Hükümetin, Rusya’nın her önlemi için B ve C planları da varmış!
Örneğin yaş meyve ve sebzeyi tabii tavuk eti ve ürünlerini de, Türki Cumhuriyetlere, Azeri kardeşlere satacak, 6 milyon Rus turistin yerine de Kuzey Avrupa’dan, herhalde Ruslar geldiği için bugüne kadar gelmeyen, turist kitleleri bulunmuş!
Gaz sorunu ise Azerbaycan ama daha çok da Katar’dan LNG (likit doğal gaz) alınarak çözülecekmiş!
Elbette Rusya’nın aldığı önlemler kendisini de vuran önlemler olsa da Türkiye için de öyle kolay kapatılamayacak sonuçları olacak önlemlerdir.
Bunları tartışıyoruz gazetemizde.
Ama Katar’a giden Erdoğan bir de ekonomi, eğitim, kültür vb. içerikli 16 anlaşmayı birden imzalayıp üstüne bir de “Karşılıklı vizeleri kaldırdık” diye ilan edince, ister istemez insan, “Ne oluyoruz. Katar’la da çatışmaya başlayacağız” diye kaygı duymadan edemiyor.
Öyle ya; Beş yıl önce Suriye ile de toptan bir sürü anlaşma imzalandıktan sonra “Vizeleri kaldırdık!” açıklaması yapılmıştı. Ve ondan sonra Kilis taksicileri benzinlerini bile Suriye’den alırken, Antep’in keyif sahibi esnafı akşamları kebap yemek için Halep’e gider olmuştu. Ama bu bahar havası çok kısa sürmüş, Esad düşman ilan edilmiş; 350 bin kişinin katili olarak bir gün bile iktidarda kalması caiz görülmeyen bir şeytan olarak ilan edilmişti.
Sadece Esad mı; daha birkaç ay önce Rusya Türkiye’nin en yakın dostu, Putin de Erdoğan’ın en iyi anlaştığı kankasıydı!
Bir süre önce de iki ülke karşılıklı olarak vizeleri kaldırmıştı. Öyle ki Erdoğan AB’ye kızdığında Putin’e “Bizi Şangay’a alın da şu AB’den kurtarın” diye sitem ediyordu.
Gelinen yeri biliyoruz: Ne dostluk ne ithalat ihracat, ne de vizesiz seyahat kaldı!
Arkada böyle iki örnek (Tersi de yok) olunca, doğrusu insan; “Acaba Katar’la ne zaman kapışırız. Katar Emiri’nin düşman ilan edilmesine ne kadar zaman var?” diye merak etmekten kendisini alamıyor.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47