İnsanlar ey, nerdesiniz?
Rusya’nın Suriye’ye etkin müdahalesinden sonra Ortadoğu’daki emperyalist kamplaşma daha görünür oldu. Suriye’de uzun süredir dış güçler tarafından desteklenen gruplar üzerinden sürdürülen ‘vekâlet savaşı’ yerini asıl güçlerin askeri yığınağına ve karşılıkla hamlelerine bırakıyor. ABD ve Rusya’dan sonra ardı sıra Fransa, İngiltere, Almanya ve Çin’in askeri kuvvet gönderdiği Akdeniz giderek ısınıyor. Bugün Suriye’nin geleceğinin nasıl belirleneceği, Ortadoğu’daki emperyalist pazar mücadelesi bakımından giderek önem kazandığı için bütün dünyanın dikkatleri o bölgeye çevrilmiş bulunuyor. Ve Bölge’nin mazlum halklarının kaderinin yine emperyalist güçler ve Bölge gericilikleri tarafından çizileceği bir sürece giriliyor.
Ama Sadece Suriye ve Suriye Kürdistan’ınında (Rojava) savaş yaşanmıyor. Kuzeyde, Türkiye Kürdistan’ında da öncesi bir yana son altı aydır Hava Kuvvetleri Komutanı’nın deyimiyle iki ülke arasındaki orta şiddetli savaş gibi bir savaş yaşanıyor. Devlet Kürdistan’da tam bir savaş hukukunu işletiyor: İlçeler kuşatılıp bombalanıyor, günlerce sokağa çıkma yasakları uygulanıyor, siviller katlediliyor. Devletin özel savaş güçleri, Kürt halkına bütün Vietnamlıları düşman gören ABD askerleri gibi saldırıyor. Kuşatılan ilçelerde bu özel savaş güçlerinin duvar yazılamaları işgalci zihniyeti bütün açıklığıyla gözler önüne seriyor. Yetmiyor, adeta IŞİD barbarlığıyla yarışarak katledilen insanların cesetlerine bile işkence yapmaktan geri durmayan bir vahşet sergileniyor. Hacı Birlik’in cesedini araçlarına bağlayıp sürükleyen polislerin ses kayıtlarındaki küfürler söylenecek söz bırakmıyor.
Kürtler her gün cenazeleri başında haykırıyor ama dünya üç maymunu oynuyor; bu savaşı duymazdan ve görmezden gelip susuyor. Çünkü buradaki savaşın bugünkü emperyalistler arası egemenlik mücadelesinde bir önceliği bulunmuyor. Hatta işlerine geldiğinde insan hakları ve demokrasiyi ağızlarından düşürmeyen ABD ve Batılı emperyalistler, üslerini kendilerine açan ve Rusya’ya karşı NATO’nun ileri karakolu olarak önemi artan Türkiye’nin bu savaşını ‘meşru’ bir hak olarak görmekten geri durmuyor.
Oysa Türkiye’nin bu savaşı büyük oranda Suriye ve Rojava’daki müdahale politikalarıyla iç içe geçmiş bir halde sürüyor. AKP-Erdoğan iktidarının Rojava kantonlarına karşı mücadelesi, ülke içinde Kürt sorununun gidişatını da belirliyor. Ve yukarıda da belirttiğimiz gibi AKP-Erdoğan iktidarı, Türkiye’nin ABD ve Batılı emperyalistler için öneminin artmasını hem Rojava’da, hem de ülke içinde Kürtleri savaş politikalarıyla geriletmenin bir olanağına dönüştürmeye çalışıyor.
Türkiye’de de bu savaşa karşı zaten uzunca bir süredir Kürt ulusal hareketiyle mücadele birlikteliği içinde olan emek, barış ve demokrasi güçleri dışında bir ses yükselmiyor. Toplumun büyük bir kısmı Kürtlerle aralarındaki duygusal bağları kopma noktasına getiren bu savaşı izlemekle yetiniyor. Oysa Türk ve her milliyetten işçi emekçiler de bu savaşı kabullenip sustukça savaş kendilerini de kuşatıyor, hak mücadelesine giriştikleri her yerde karşılarına devletin baskı ve şiddeti olarak çıkıyor.
Ve şairin deyimiyle coğrafyası bir kara tabuta döndürülen Kürtler, 30 yıldır JİTEM’den Esedullah’a zulmün her türlü biçimiyle mücadele etmeyi öğrendiler. Ancak yaşadıklarına dünya sağır kalıp acılarıyla baş başa bırakıldıkça daha çok içlerine kapanıyorlar. Ve içe kapandıkça birlikte yaşam umutları giderek zayıflıyor. O yüzden nereye giderseniz gidin, hep aynı haykırışı duyuyorsunuz; ey insanlar, nerdesiniz?
Elbette bu savaş da bitecek. Ama ülkenin geleceğini sadece Kürtlerin değil; Türklerin ve her milliyetten işçi emekçilerin bu savaşa karşı nasıl bir tutum takındığı/takınacağı belirleyecek.
O yüzden Ortadoğu’da ABD ve Batılı emperyalistlerin dümen suyundan giden ve ülke içinde savaşı tırmandırarak halkların birlikte yaşama koşullarını tahrip eden ülke gericiliğine karşı Kürtlerin haykırışına yanıt olmak için çok geç olmadan harekete geçme zamanıdır.
Dünyanın neresinde bir savaş, yıkım görse o acıyı acısı bilenler,
Emperyalizme karşı mazlum halkların yanında saf tutanlar,
Kürtlerle mahallede, fabrikada yan yana olan; birlikte yaşamdan yana olduğunu söyleyenler,
Anaların gözyaşları dinsin isteyenler,
Barış ve kardeşlik istiyoruz diyenler,
İnsanlar ey, nerdesiniz?
Evrensel'i Takip Et