07 Aralık 2015 00:57

IŞİD’le ticaret, özel ve ortak çıkarlar…

IŞİD’le ticaret, özel ve ortak çıkarlar…

Fotoğraf: Envato

Paylaş

IŞİD’le petrol ticareti, Rus lider Putin’in uçağının düşürülmesinden duyduğu kızgınlık ya da “Türk düşmanlığı”yla yaptığı bir suçlama olarak gündeme gelmedi. Evveliyatı var.

İngiliz ve Amerikan basınında bu iddia, iddia olmanın da ötesinde somutluklarla çok kez dile getirildi, sevkiyat yollarının krokileri çizildi, hatta “iddia” bir BM Raporu’na konu oldu.

En iyi, Putin’in IŞİD’le petrol ticareti dolayısıyla suçlamasına “saçmalık” deyip Türkiye’nin arkasında duran Amerikalılar biliyor, üstelik IŞİD bağlantısını kesmesi için resmen uyarıyorlardı. Ama Suriye’ye Rus müdahalesi dengeleri değiştirince doğrulamak işlerine gelmedi. Oysa bu yılın Mayıs başında Amerikan Özel Kuvvetleri, üstelik Obama’nın emriyle Deyr-ez Zor’da bir operasyon yapmış ve IŞİD’in petrol ve finans işleri Emiri Ebu Sayyaf nam Tunusluyu öldürüp, sırt çantalarında çok sayıda evrak ve flash bellekle üslerine dönmüşlerdi. İngiliz Guardian yazmıştı bütün “haberi”: Türk ve İngiliz hükümetleri açıktan yoktular, ancak Londra merkezli doğrudan İngiliz Hükümeti’ne bağlı bir şirket işin içindeydi, resmi makamların “bilgisi dahilinde” bir dizi Türk işadamıyla İKBY ve Barzani de.

Sadece Amerikalılar değil. Koç Grubu, ihale sorunları yüzünden AKP’den hazetmiyordu. Açıklarını eleştiriyor, eleştirenlerin sırtını sıvazlıyordu. Doğan Grubu da öyleydi ve özellikle 7 Haziran öncesi yayınları muhalif edebiyatla dolup taşmaktaydı. Sonra eleştiriler kesilmek bir yana, örneğin petrol ticareti konusunda “en muhalif”lerden A. Hakan’la E. Başaran’a kadar, tıpkı ABD gibi “saçma” bularak, açıkça hükümeti savunan yazılar döşenir oldular. Payı vardır, ama sadece 1 Kasım “etkisi”yle açıklanamaz bu “dönüş”te asıl etken birleştirici “ortak çıkarlar”dır. Örnekse, Rusların Deyr-ez Zor’dan Batman’a geldiğini söylediği sevkiyatın adresi TÜPRAŞ, Koç’undur.

Tamam, Suriye’de “mezhep savaşları” vardır ve Türk Müslüman Kardeş AKP, ideolojik olarak Sünniler üzerinden yürüme yanlısı taktik izlemiştir, izlemektedir. Amerikalılarsa, El-Kaide macerası sonrası, bir kez daha “ılımlı İslam” projesiyle Arap ayaklanmasına müdahale edip Mısır’da İhvan’la yürümeyi denemiş, ama kısa sürede, İslamcılıkla olmayacağını görüp Sisi’yi çağırmışlardır. Ama “mezhep çatışması” yalnızca “fon”dur. Paylaşılamayan ve sorun olan inançlar değildir. İnançlar, sadece istismar edilip asker derlemek için kullanılmaktadır.

Asıl olan, Ortadoğu dendiğinde petrol ve doğalgaz ve paylaşımıdır. Suriye için de öyledir.

Azımsanmayacak petrol yatakları var Suriye’de ve yenileri bulunmuştu.Üstelik Katar ve Suudi doğalgazıyla petrolü eğer boru hattıyla taşınacaksa, Suriye’den geçirilmeden Avrupa’ya ulaştırılması olanaksızdır. Amerikan patronajı ve İngiliz desteğiyle Türkiye ve Suudilerle Katar bir arada, bir boru hattında düğümlenen “ortak çıkar”da birleşik durumdayken, Rusya, İran ve Suriye, İran’dan gelecek bir diğer boru hattında kilitlenmiş “ortak çıkar”da sırt sırta vermişlerdir ki, Çin’i de unutmamak gerektir. Türkiye, Rusya’nın “Trakya Terminali” yemlemesiyle bir süre “özel çıkar” deyip iki sandalyeye birden oturmaya çalışmış, ama bölgeye üşüşmüş onca emperyalist arasında “küçük” kalarak, kendi çıkarının bu kez Amerikan-Rus gerginliğini körükleme ve Batı ortaklığından alacağı payı büyütmede olduğu kararını vermiştir. Eskiden de öyleydi, ama Rusya Türkiye’nin Suriye’deki dayanaklarını süpürmeye giriştiğinde, sansürcü Abdülhamid Han’dan miras tahterevalli ya da ortalarda salınma dengeciliği sürdürülemez olup uçak düşürülünce, iyice öyle oldu.
Hala herkesin “özel çıkarları” baki ve sürtüşmeler olacak, ama Amerika’dan, AKP ve hükümetine, Koç’tan Doğan’a tümünü birleşmeye iten Rusya’yla karşı karşıya gelmiş Batı’nın “ortak çıkarları”dır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa