Trajik olaylar

Geçen haftaki yazımda, Can Dündar ile Erdem Gül’ün tutuklanmasını protesto eden gazeteci örgütlerinin ve onları destekleyenlerin toplandığı Ankara’nın Yüksel Caddesi’nde yapılan basın açıklamasını anlatmış, oradan erken ayrıldığımı belirtmiştim. Ben ayrıldıktan sonra (İyi ki de öyle yapmışım), bir kısım arkadaşlar, Cumhuriyet gazetesinin Ankara bürosuna gitmek için araçlarına doğru yürüyünce polis müfrezelerinin gazlı müdahalesiyle karşılaşmış. Ertesi gün gazeteleri okuduğumda, orada neler olmuş, öğrendim: Emniyet amiri, CHP Grup Başkan Vekili Levent Gök’ü yanına çağırmış, o sırada bir polis de Gök’ün yüzüne gaz sıkmış! Beş gün tedavi gören Levent Gök’ü ne Ankara Valisi, ne Emniyet Müdürü, ne de İçişleri Bakanı aramış. Yani “geçmiş olsun!” diyen bile olmamış. Işık Kansu dostumun Cumhuriyet’teki köşesinde yazdığına göre Levent Gök, yüzüne gaz sıkan polisin bulunması için savcılığa fotoğraflar ve videolar ile başvurmuş. Sonuç? Şimdilik sonuç, sıfıra sıfır, elde var sıfır! Yani polis görevini yapmış! Bu işi hangi polisin yaptığı önemli mi?
*
Aylan adlı bebeği hatırlarsınız: Yunan adasına gitmek için bindirildiği botun batması üzerine boğularak ölen ve cesedini dalgaların sahile yüzükoyun attığı bebek… İşte onun yürekler acısı fotoğrafını çeken Doğan Haber Ajansı (DHA) Muhabiri Nilüfer Demir, “Gazetecilik” dalında Sedat Simavî Ödülü’nü kazandı. Çok yerinde, hak edilmiş bir ödül. Nilüfer Demir’i kutluyoruz.
*    
Yine anlamlı bir ödül: Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Ahmet İnsel’in yazdığı “Erdoğan’ın Yeni Türkiye’si” adlı kitabına Paris’te France-Turquie Komitesi tarafından geçen hafta ödül verildiğini öğrendik. Ödül töreninde Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül’ün adının okunmasıyla salonda uzun süre alkışlar işitildiği belirtiliyor. Paris’te yaşayan Yazarımız Nedim Gürsel, Liberation gazetesinden Marc Simon ve Paris-Match dergisinden Gilles Chauffier ile çok sayıda üniversitelinin katıldığı ödül töreninde söz alan Ahmet İnsel, şöyle bir konuşma yapmış:
“Jüri üyeleri beni onurlandırdılar. Bu ödülü, birkaç gün önce öldürülen Tahir Elçi’ye ithaf etmek istiyorum. Tahir, kelimenin güç anlamıyla büyük bir insandı. Ölümü, Türkiye’nin hızla sürüklendiği kabus halini özetliyor. Bu gece, Paris’te bu ödülü alırken günlerdir cezaevinde uyuyan Can Dündar ve Erdem Gül’ü düşünüyorum.”