9 Aralık 2015

İstikrarlı faşizm

DİĞER YAZILARI
YAZI ARŞİVİ

Haytalık ve tembellik de dahil… 

Mazeretim vardı; yazamadım… Epeydir.
Karabatak misaliydik… 
Özürler demet demet… 
Neyse; Allah ayırmasın gari…
***
Sevgili okur…
Kıymetli fikirlerimden sizi mahrum etmenin ıstırabıyla baş etmek kolay olmadı… Hiç.
Lakin boş durmadım… Mesuliyet hissimin acziyetime hükmettiği vakitleri fırsat bildim: Düşündüm. 
Laf aramızda… Yahu ne zor işmiş, meğer… 
İdrak ettim; feylesofumuz haybeye sarf etmemiş:
Düşünüyorum öyleyse varım... Şekliyle.
Var olmak zahmetli zanaatmış… Vesselam.
Hele bi’de sosyal sorumluluk hissiyatıyla üstlenince, düşünme meşgalesini… 

BOP’UN TOPU…
Ben zihin aleminde dolaşırken… Eminim siz gazete ve tivileri ihmal etmediniz… 
Haberleri bihakkın takip edip, ekran ulemasından tüyoları almışsınızdır…
Yoksa maniniz… Hasbihal edelim az biraz…
Eeee… Var mı bi’havadis?..
Misal… Hayli vakittir sesi soluğu çıkmıyor; sıhhatte miymiş BOP?.. 
Top değil, BOP… 
Gerçi, düşen BOP’un ‘top’u mu sağa sola, onu soracağım ama…
Peki; anladın…
BOP: Büyük Ortadoğu Projesi…
Revize hali GOP: Genişletilmiş Ortadoğu Projesi…
Hani Fas kıyılarından Kafkasya’ya…. Demokrasi namına hallaç pamuğu gibi atılacaktı bölge…
Tayyip de kostaklanmıştı eş başkanıyım, filan nidalarıyla… 
Gerçi bi’aralar “Ne BOP’u… Ne eş başkanlığı!” inkarı, kıllandırmıştı ahaliyi…
“Made in BOP Bush... Ne de olsa… Var bu işte bi’köftehorluk…” dedirtmişti ya…
Öyle oldu… 
Sadede geliyorum:
Ortalık toz duman…
İç savaş ateşi kavuruyor mahali… 
Irak, Libya, Yemen, Suriye… Portakal dilimi gibi…
Akdeniz, kibrit çaksan patlayacak denli yükünü tutmuş…
Romalıların kulağı çınlasın: 
“Mare nostrum”a demir atmayan kalmadı… 
Sahi Yeni Zelanda ve Kosta Rica nerede kaldı?.. Koalisyon kuvvetlerinin gözü radara kilitlendi, bekliyor…
Soru şu:
Dünya savaşı tedirginliğini yaşatan…
Ortadoğu’da olan bitenin, şu bi’vakitler revaçta olan… 
Fakat ne zamandır sırra kadem basan BOP’la ilişkisi var mı?
Hani BOP’un güncellenmiş haline şahitlik yapıyor olabilir miyiz?

ZULADAN…
Zuladan BOP mu?.. Bak işte, çağrıştırdı…
Anlatanların yalancısıyım…
12 Eylül öncesi, Adana…
Devrimci Yol Adana sorumlusu, işkencede öldürülen Behçet Dinlerer… Seminer veriyor…
Mahir’in tezlerini anlatıyor… Yörenin diline tercüme ederek.
Emperyalizmin kapitalizme hükmederek “içsel bi’olgu” haline geldiğinden…
Gizli faşizmden… Emperyalizmin örtülü yeni sömürgeciliğinden filan bahsediyor…
Adanalı delikanlı kaptırmış…
Eliyle de zik zak çizerek…
“Desene aga, bu emperyalizm de hepten götmüş... Ne ayak o öyle, çaktırmadan işgal mişgal…”
Emperyalizm bu… BOP hali de…’Top’lu hali de… Alacakaranlıktan zifiriliğe doğru sürüklüyor insanlığı…  

VADEDİLEN SAVAŞ

Benim sığınaktan görünen tablo:
Emperyalist kapitalizm dünyaya kriz ve savaş vadediyor…
Başarısının kıstası, kaosu yönetebilme becerisinde… Olacak.
(Kimdi vaktiyle bu minvalde yazıp çizenler?)  
Ve hissettirdikleri o ki…
Kriz idare etme basireti gösterip de cepheden masaya gitme takati bulanlar, yeni Sykes-Picot’lar olmaya hevesleniyor… 
İlahi Tayyipgillerin Davut Ahmet…
***
Ortadoğu merkezli dünya savaşı mı?
Yıkımı çok büyük olur… 
Pirus zaferiyle sonuçlanma ihtimali kuvvetli olduğundan, topyekün savaşı göze almak kolay değil…
Fakat zannımca bu ihtimal… En azından çok taraflı büyük bi’savaş olasılığına hiç bu kadar yakınlaşmamış…tı dünya.
“Acaba” sorusu ensemizde hissettirmemişti kendini…
Lakin dedim ya… Sıcak çatışma, dünya savaşı… Göze almak zor… 
Ve ‘yeni soğuk savaş’ gerilimi/ayarı çok daha reel... Sanki.

VEKALETTEN ASALETE  

Yeni soğuk savaşın dümenindeki kaos, sıcak savaş ihtimalini yok saymıyor… Yine de.
İyimser hali:
Kontrollü mevzi savaş(lar)…
Dahasını yazayım:
İhtimal dahilindeki çok taraflı savaşın ana üssünün Ortadoğu… 
Suriye’nin ise merkezi… olacağını söylemek, malumun tekrarı olur…
Komşu topraklarda esas kuvvetler, destekledikleri güçler üzerinden birbirine giriyor…
Ve… “Vekalet savaşı” olarak ifade ediliyor…
Bölgede savaşan özerk/bağımsız kuvvetleri ihtimal ettiği ölçüde problemli bi’tarif…
Yine de bölge hakikatinin domine tezahürlerinden olduğuna şüphe yok…
Düşülen açmaz: Giriftleştikçe kilitlenme… 
Ya da paradoks: Safların giderek sadeleşmeye yüz tutması… 
Ve fakat… Vaziyet, bu haliyle devam etmeyeceğinin sinyallerini veriyor…
Emperyalist devletler de bunu görmüş olmalı ki, doğrudan askeri yığınaklarını artırıyor…
Bölgedeki emperyalist askeri yoğunlaşma, şunun işareti olabilir mi?
Vekalet savaşından asalet (vekilin ardındaki asıl güçler) savaşına…
Tekrar olacak: İhtimal dışı değil…
En azından… Vekillik, çete/örgüt seviyesinden, devletler düzeyine yükselebilir…
Misal: Rusya (ve iddiaları) karşısında giderek yalnızlaşan Türkiye, eski soğuk savaş yıllarındaki rolüne dönmeye başladı… Gibi:
NATO/ABD/AB’nin ileri karakolu, Türkiye…

AKP’LİLER ASKERE
Tayyiban AKP’si 7 Haziran Seçim sonucunu milli iradenin yol kazası saydı… Fiilen yok hükmünde ilan etti...
Çata pat… Kumpas… Operasyon… Tehdit… Şantaj…
1 Kasım’da “Benim milletim” hazır ola geçti, hatasını telafi etti…
İstikrar kazandı…
AKP oydaşlarının… İstikrar meftunlarının muradı bu muydu?.. 
Gerekçe ve mazeretiniz sizde kalsın…
Neticesini yazayım:
AKP’ye verdiğiniz oy ve destek menziline ulaşmaya başladı…
Ve öngörüm doğru ise… “İstikrar” adına Tayyiban’la suç ortaklığına girenlere kötü haber:
Verdiğiniz oy ve destek size kriz, kaos, kan ve gözyaşı olarak dönecek…
Nasıl mı?
Bilahare uzatırız… Şimdilik kısa keseyim:
Oydaşlığınızla suçlarına ortak olduğunuz AKP/Tayyiban size sükunet içinde ticaret yapmayı…
İşinize gücünüze bakmayı… filan değil… Kürdistan’da devam eden iç savaşı köpürten… 
Bölgede savaş… Ya da çatışma teyakkuzunun cenderesinde yaşamayı taahhüt ediyor… 
AKP’nin böbürle sancağını çektiği “Yeni Osmanlıcı”lığın ontolojik karakteri bunu söylüyor…
İhvancı network’ün parçası olarak davranmak…
İslam-Türk sentezi zihniyetiyle, bölgesel güç hevesiyle emperyal emeller beslemek…
Başkanlıktan halifeliğe… “Pısırık” cumhuriyetten Osmanlı mirası toprakların hevesine kapılan Ak-İttihatçı tasavvur ve eylemlerin götüreceği yer burası…
Ütopyası da pratiği de savaşkan mücahit ruha ihtiyaç duyuyor… Duyacak…
Postallar ve sırt çantaları hazır olsun…
İstikrara giderken azık çıkınından olmayın; aman dikkat.
Böyleyse ahval ve…
Şeriat… AKP’liler askere…      
Hadi…


Satır altından notlar...

TOMAKRATİK HAMLE

Biz önünde sonunda…
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar…
Fakat…
Tayyiban rejimi “motorları” nereye sürdüğünü göstermeye devam ediyor…
Demokrasinin bekası…
TOMAkratik Türkiye’nin güvencesi için… Hiçbir masraftan kaçınmıyor…
Son muştulu haber:
Bir TOMA fabrikası daha kuruluyor. (7 Aralık 2015).
Hadi iyisiniz… Gözünüz yolda kalmayacak:
“Tesisin 2016’nın ilk çeyreğinde tamamlanması bekleniyor”… muş…
Şükürler olsun… Fakat… Yetmez:
Her ile bi’ TOMA fabrikası!
Demir ağlarla öreceğiz Yeni Türkiye’nin her yanını…
Karış karış…tır-ma!yın ortalığı…

DİKKAT! DİNAMİK DEMOKRASİ VAR!

İleri demokrasi kesmemiş… Dinamize olmuş gari…
Başbakan Davutoğlu, AB Zirvesi’nde dalgasını geçmiş:
“Türkiye’de çok dinamik bir demokrasi var” (29 Kasım 2015)
Öyle valla… Çok dinamik çook…
Aydınlık: Türkiye üzerinden Suriye’deki terör örgütlerine silah sevkiyatı sürüyor. (30 Kasım 2015) 
Demek ki… Ha bire cihatçı çeteleri TIR’layıp duruyor, AKP…
‘Aha o TIR…’ habercilerini TIR’akman Silivriliyor… 
Kürdistan’a ya Allah Ubeydullah Timi çekiyor…
Nihayetinde…  
Tahir Elçi’yi toprağa seren dinamizmi selamlıyor, Saray’ın Davut’u…

900
Erdoğan (10 Ağustos 2014) Cumhurbaşkanı seçileli 16 ay olmuş…
Sözcü de zayiat raporu çıkarmış (5 Kasım 2015)…
Saray’ın ifade özgürlüğü bilançosu:
Hazret, “Cumhurbaşkanına hakaret”ten 900 yurttaşla davalık olmuş…
400 kişi de (Ceza Kanunu icabı) Adalet Bakanlığının incelemesinde… imiş.
Her muhalif bir gün Cumhurbaşkanına hakaretten yargılanmayı tadacaksa…
Bekir’in dümenindeki Bakanlık elini çabuk tutmalı… 
Yoksa bak geliyor beş kardeş, Bekiir…
Bu arada hatırlayan var mı, önceki Cumhurbaşkanları döneminde aynı suçtan kaç kişinin adliyelik olduğunu?
Şimdikinin bu “hakaret” yoğunluğunu neye yormalı?

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et