10 Aralık 2015
DİĞER YAZILARI

Hem dünyada hem de bizde enerji tüketiminin yüzde 90’ını doğalgaz, varil petrol ve kömür oluşturuyor. Tezek ile ilgili bir veri henüz bulunmuyor.
Son bir buçuk yılda ham petrolün varil fiyatının 105 dolardan 38 dolara kadar düşmesi, Venezüella’dan Körfez ülkelerine kadar birçok petrol satıcısı ülkenin ekonomik krizle burun buruna gelmesine neden oldu. Geçen haftaki OPEC toplantısından da petrol fiyatındaki düşüşü frenleyecek ortak bir karar çıkmadı ya da çıkamadı. OPEC (Organization of Petroleum Exporting Countries – Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) her ne kadar petrol ihracatçısı ülkeler eliyle kurulmuş olsa da mevcut durumda dünyadaki petrol ihracını kontrol gücünden yoksun durumda. OPEC’in kontrolü yitirişinin ardında -tam da fiyat düşüşüyle eş- bir buçuk yıldır Irak ve Suriye’de hatırı sayılır bir egemenlik alanı oluşturan İslam Devleti’nin etkisi büyük. OPEC üyesi ülkeler petrol arzını kısıp fiyatları yükseltmek istese de, İD (İslam Devleti) petrol arzını kaçak da olsa artırmaktadır.
Peki neden İD petrol arzını, petrol fiyatını 38 dolara düşürmek pahasına, artırmaktadır? Bu düşük fiyattan kendisi ve beraber ticarete soyunduğu unsurlar zarar etmezler mi?
İktisatta Hotelling Kuralı olarak anılan Harold Hotelling’in geliştirdiği teoriye göre, tükenebilen kaynakların talebiyle ilgili belirsizliklerde gelecek fiyatları belirsiz ise, yakın gelecek daha az belirsiz olacağından riskten kaçınan kaynak sahibinin hızlı bir üretim içine girecektir.
Doğru, İD’nin mevcut petrol üretimini ve dahası bunun ticaretini ne kadar sürdüreceği belirsizdir. Özellikle bölgede bir diğer petrol üreticisi olarak Rusya’nın da pazar arayışları İD’nin risklerini artırmaktadır.
Diğer tarafta ise İD’nin elindeki petrol kuyularına talan düzeyinde çıkarma işlemi uygulaması kuyuların gelecekteki üretim potansiyelini de olumsuz etkilemektedir. Ricardiyan etkisi  deniyor buna da. Bu yaklaşıma göre, kaynak stokları tükendiğinde kalan kaynağa daha zor ulaşılacağı için çıkarmanın marjinal maliyetinin (yeni çıkartılacak ürünlerin maliyeti) artmaması için kaynağı bitirmeden kullanmak gerekmektedir.
Bölgede emperyalist ülkelerin, onların taşeronluğuna soyunan devletlerin ve cihadist terör unsurlarının halkların geleceğine dönük başlattıkları savaşın “enerjisini” oluşturuyor petrol.
***
Rusya ile yaşanan kriz ve Türkiye’nin enerji bağımlılığı da  başlı başına bir konu. 10. Kalkınma Planında –sanki bu günler görülmüş gibi!- “Ortadoğu ve Hazar bölgesi enerji kaynaklarının Avrupa’ya taşınmasına yönelik projeler de arz güvenliğini arttırıcı ve jeopolitik olasılıkları değerlendirmek için önemli görülmektedir” deniliyor. Petrol’ün hem kullanımı hem de Avrupa’ya taşınma ticareti yönüyle rota Rusya’dan Ortadoğu’ya çevrilmektedir. Musul adımı da –başka siyasal ve politik amaçların yanında- bu yeni rota seçimiyle ilgilidir.
Türkiye ithalatının dörtte birini enerji kalemi oluşturuyor. Bunun içinde de petrol ve doğalgaz ilk iki sırada yer alıyor. Rusya ile yaşanan kriz, hem enerji maliyetlerini hem de günlük enerji kullanımının güvenliğini riske atıyor. Yenilenebilir enerji kaynakları konusundaki adımların da yok denecek kadar az düzeyde olması da petrol ve doğalgazdan “kaçışı” imkansız hale getiriyor.
Bu noktada bazı sorular da akla gelmiyor değil! Başbakanın vurgu yaptığı tezek bir çözüm olabilir mi? Tezekle çalışan yerli otomobil üreten bir babayiğit bulunabilir mi?
Bu da zor gözüküyor. Çünkü, tezek üretiminin başlıca kaynağı olan hayvancılık sektörü –Hotelling Kuralında belirtildiği gibi- çöküşe sürüklendiği için zordur. Öte yandan Türkiye’nin nihayet dahil olduğu Kyoto Protokolü’ne göre, zararlı gaz salınımı da belli düzeyde tutulmak zorunda. Tezek fazlaca azot açığa çıkardığı için standart kullanıma uygun değil.
Bu durum yakın gelecekte, petrol için yeni ticari arayışları ve hem ittifak hem de çatışmaların seyrini belirleyecekken, ülke içerisinde elektrik üretiminin artması sonucunu doğuracaktır. Bu da yeni HES projelerinin, doğayı talan politikalarının yoğunlaşacağını göstermektedir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Şireci Tekstil 2023’te vergi öncesi kârı 1.6 milyar TL ama 2023’te hiç vergi ödemedi. İşçilere teklifi yüzde 30 zam.

Karafiber 2023’te 6.6 milyar TL değerinde net satış geliri elde etti. Bu satışlardan “kâr etmediğini” öne sürerek vergi ödemedi.

Yalçın Kardeşler Halı 2023’te kendi beyanıyla 44.4 milyon TL vergiye esas kâr elde etti. İşçilere yüzde 34 zam dayatıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et