'Milli galeyancı'lara birkaç soru
Fotoğraf: Envato
Tekel gazetelerinde, her ortama uyum gösterecek bukalemun giysileri içinde ‘kalem oynatan’ların gerçek kimlik gösterimi için, işte yeni bir fırsat daha! Bas bas bağırıyorlar: “Ne yani Putin’e mi inanacagız. Rusya’nın iddiaları saçmalık! “ Rus ve ‘Sovyet’ düşmanlığı yeniden revaçta. Aslında hiçbir zaman tedavülden kalkmadı. “Milli birlik ve bütünlük” için, iç ve özellikle dış düşman ihtiyacı ve imali, burjuva dünyasının, burjuva politikası ve yönetim anlayışının ilk kuralı; yasasının ilk maddesidir! Dış “düşman” Rustur; Yunandır, Ermenidir; hatta bazen bütün bir dünyadır! İçerde ise, Kürt “bölücü”; Alevi “zındık” ve özgürlük isteyen, hak talep eden kim varsa “Milli birlik ve bütünlük” düşmanıdır! Bu “birlik” aslında hiç yoktur; yalandan ibarettir, dinamitleyicisi sermaye ve temsilcileri; burjuva çıkarlarıdır. Ama tüm sermaye hükümetleriyle devlet sözcülerinin yegane sermayesidir de! Halka karşı her tür saldırı ve baskının maskesidir.
Pazarlamasında, devşirilmiş, “dördüncü kuvvet” askerleri özel bir rol oynarlar. Burjuva birleşik kuvvetin hem piyonu hem de zurnacısıdırlar! Sınıf, sınıf; çeşit çeşittirler.
İktidar gücü önünde taklacıları, en pervasızlarıdır. Görevleri ortak çıkarları için yalan üretimini süreklileştirmek; kapı eşiklerinde çömelip atılacak yemi kapmaya çalışmaktır. Günümüzde bu türlerine, iktidar çamurunda boğuşan havuzcu(lar) deniyor. Onlara dair edilecek söze dahi yazık olur! Onların çamuru sözü kirletmemeli! Zihniyetleri de, tiynetleri de malum, kirli rant artığı!
Sözümüz diğerlerine olacak; “karşıt ta, yandaş ya da yalaka da olmadığını” söyleyenlere; Kürt inkarcılığının devlete kaybettirdiği kaygısıyla demokrasi üzerine yazılar döşeyenlere; “PKK silahlı siyasal örgüttür” dediği için T. Elçi’yi MHP militanlarıyla birlikte hedefe koyanlara; demokrasi “mahallesinde durdukları” iddiasında olanlara; “Üst düzey yönetici siyasi-askeri Türk”leri IŞİD ile ilişkili gösterip petrol ticareti ortaklığıyla suçlayan Rusya karşısında milli galeyanla hırslanıp, “iddialar saçma!” diye hop oturup-hop kalkanlaradır!
Sadece birkaç soru:
1) IŞİD diye ortaçağcıl karanlık İslami çete ortaya çıktığından beri, Erdoğan iktidarı onu koruyup kollamakla, işbirliği yapmakla, sınırlarından cihatçı silahlı grupların serbestçe geçişini engellememekle; İstanbul, Ankara, Konya, Hatay, Antep, Kilis, Urfa, Adıyaman gibi illeri bu vahşi ve barbar ordularının komuta ve militan devşirme karargahlarına çevirmelerini hayranlıkla seyretmek, yaralılarını tedavi etmek, Suriye yönetimini yıkmak için ortaklaşa planlar hazırlamak, istihbarat, silah ve cephane desteği sağlamakla suçlandı mı suçlanmadı mı?
2) Bu suçlamalar esas olarak Batılı kaynaklardan, özellikle Amerikan ve İngiliz kaynaklarından geldi mi gelmedi mi?
3) Sizler; şimdilerde, aynı suçlamaları yineleyen Putin Rusyası karşısında hiddetle ayağa kalkarak, “saçma!” diye bağıranlar; bu iddialar üzerine çok sayıda makale döşendiniz mi döşenmediniz mi?
4) İngiliz gazetesi Guardian’dan, Alman Der Spigel’den, Fransız ve İtalyan gazetelerinden alıntılar yaparak bu iddiaların doğru olduğunu ileri sürdünüz mü, sürmediniz mi?
5) Putin ve Rus yetkililerden önce, Barak H. Obama, IŞİD ile mücadelenin başarısı için “Türkiye sınırlarından petrol geçişi önlenmeli!” açıklaması yaptı mı yapmadı mı? Sizin yazdığınız gazeteler bunu haberleştirdi mi, yoksa “saçma!” diye görmezden mi geldi?
6) Rus yöneticiler İskenderun, Batman ve Cizre’ye IŞİD petrollerinin taşıdığını gösterdiği iddiasıyla tanker konvoyu görüntüleri yayınladıklarında; “Türklerin IŞİD’le çalıştığı “fikrini” akıl dışı ve saçma” diye niteleyen ABD Operasyon Sözcüsü Steve Warren’in sözlerini doğru kabul etmeniz için, elinizde ne gibi dayanaklar var? Rus iddiasını yalanlayan belgelere sahipseniz, niye yayımlamıyorsunuz?
7) İngiliz, Amerikan, Fransız ve Alman istihbaratçıları ve çeşitli yayın organları Türkiye yöneticilerini IŞİD işbirlikçiliğiyle suçlarken, neden sustuğunuzu ya da o iddiaların gerçeği ifade ettiğini bilerek onayladığınızı, açıklama sorumluluğu duyuyor musunuz?
8)Bütün bunlar bir yana; Davutoğlu, Sinirlioğlu ve Hakan Fidan’ın Genel Kurmay’ın o zamanki ikinci başkanıyla birlikte Suriye’ye saldırı gerekçeleri yaratmak üzere yaptıkları gizli toplantının zabıtlarını yayımlayanlar “vatana ihanet”le suçlandılar mı suçlanmadılar mı? Böyle bir toplantı sizce oldu mu olmadı mı? Hakan Fidan’ın, bu toplantı “gerekirse Suriye tarafından bu yana iki füze atar savaşı çıkartırız” dediği basına yansıdı mı yansımadı mı? Hakan Fidan’ın yine aynı toplantıda 2000 TIR silah ve cephane gönderdiklerini söylediği haberleşti mi, haberleşmedi mi?
Ve son soru, bütün bunları yapan bir yönetimin IŞİD’i korumadığı; ondan yararlanmadığı ve onun da kendisini kullanmasına olanak sağlamadığını söyleyebilecek durumdaysanız, niye duruyorsunuz, çıkıp, merdane ilan etmenize engel ne?!
Ama bize kalırsa, sizin sorununuz, “kadim” Rus düşmanlığınız, burjuva yönetim “sanatı”nda özel bir yer tutan yalanın sahibine göre tutum almanız; “ne yanında ne karşısında” olma iddianızın havailiği!
Görmek isterseniz, görürsünüz; ırkçı-şovenizmin ocaklarında yetişmişlerin “davudi” endazelerle “Sovyetik propaganda” nakaratını başlattığını. Kürdistan’ı kana boğmak için Rus düşmanlığını kullanmak üzere “milli ruh” avcılığına koyulduğunu. Malzeme olmamak ve kan taşımamak için olsun, durup-düşünmelisiniz! Sizler ise, Ruslara karşı çıkarken, eski alışkanlık olduğu üzere Batılı emperyalistlerin ve NATO’nun yanında ve kendi yöneticilerinizin safında sıra oldunuz. Oysa, ülke ve halk çıkarı, hiçbir emperyalist soyguncunun, işbirlikçi goygoycunun eteğine tutunmamayı gerektiriyor. İnsani erdem, ülkenin ve halkların bugünü ve geleceğini mezata çıkarmış işbirlikçi uşak takımına yedeklenmeyi değil; savaşa karşı barış için, özgürlük, hak eşitliği ve demokrasi için mücadele edenlerin yanında durmayı; onlara güç vermeyi gerektiriyor. Aydın ve entelektüel birikimini bu doğrultuda kullanmayanlar, suçlulara güç verirler. Seçim sizin!
- Kaosun geniş mezarlığı 12 Aralık 2024 05:20
- ‘Suriye pastası’ ve duvarların dışına bakmak! 05 Aralık 2024 06:50
- Değişim; nasıl ve hangi yönde? 28 Kasım 2024 06:45
- Kürtçe eğitim Türkiye’yi böler mi? 14 Kasım 2024 04:52
- Bahçeli’nin çağrısı Kürt gerçeğinin neresinde? 07 Kasım 2024 05:41
- Sorun yoksa, telaş niye? 31 Ekim 2024 06:54
- Çürümenin toplumsallığı ve çürüyeni yönetme politikası 24 Ekim 2024 12:47
- İktidarın ekonomi kriterleri 26 Eylül 2024 05:56
- Vicdansızlık! 19 Eylül 2024 05:15
- Derin ve lağımlı bataklık! 12 Eylül 2024 05:58
- Sağın gücü ve işçilerin ‘kör noktası’ 05 Eylül 2024 05:28
- Malazgirt, Bahçeli, HÜDA PAR vs. 29 Ağustos 2024 05:40