Seviyesizlik yarışı

Fenerbahçe puan kaybeder de Aziz Yıldırım konuşmadan durur mu?.. Artık neredeyse ezberlediğimiz hezeyanları eşliğinde bir kez daha hakemlere yüklendi Yıldırım. Tabii adet olduğu üzere ve her fırsatını bulduğunda yaptığı gibi, Galatasaray’a yönelik nefretini ortalığa saçmaktan da geri durmadı. 

Sezon başından beri hakemlerin kötü olduğunu, bundan da her takımın şikayet ettiğini söylüyor. Her takım şikayetçiyse demek ki ortada kasıtlı bir durum yok. Bunu anlamak bu kadar zor olmasa gerek. Ama kibirli, kompleksli bir kafa, üstelik de ön yargılarla, hezeyanlarla doluysa elbette sağlıklı düşünemiyor. 

Bir “standart” takıntısıdır gidiyor. Herkesin dilinde standart lafı. Hakemler standart tutturamıyormuş. Evet tutturamıyorlar. Peki, dünyanın hangi ülkesinde hakemler şaşmaz bir standart tutturabilmiş ki?.. Hakemler anlık zaman dilimlerinde, üstelik bazen işin içine yorumlarını da katarak karar vermek zorundalar. Çok kısa zaman aralığında yaptıkları yorum ya da değerlendirmeye dayalı olarak verdikleri kararlarda elbette zaman zaman yanılabiliyorlar. Hatalı kararlarda ısrarla kasıt aramak, ancak kafası ağırlıklı olarak fesatlığa çalışan kişilerin tavrı, yaklaşımı olabilir...

Hakem hatalarının, puanların yakın gittiği ilk devrede fazla sorun yaratmayacağını, ancak ligin ikinci devresinde de bunun sürmesi halinde ortalığın yangın yerine dönebileceğini söylüyor Yıldırım. Ligin ikinci yarısında yaşanabileceklere dair şimdiden sinyalini veriyor bir bakıma. Öyle ya, hakem hataları hiçbir zaman son bul(a)mayacağına göre...

Böyle konuşuyor ama aynı zamanda göz yaşartacak kadar da vicdanlı ve düşünceli!.. Sadece kendilerinin değil, hiçbir takımın hakkının yenmemesini istiyormuş!.. Lakin, daha en başından hakem hatalarını “hak yemek” kavramı ile ilişkilendirerek gerçek niyetini ve seviyesi(zliği)ni ortaya koyuyor. 

Kararları televizyonda, farklı açılardan çekilmiş görüntüler eşliğinde dakikalarca tartışılan hakemlerin buna rağmen sahada birilerinin lehine ya da aleyhine kasıtlı hatalar yapabilecekleri düşünülebilir mi?.. Futbol oyununun bir parçası olan hakem hatalarını doğal karşılayıp olgunlukla sindirebilmek çok önemli. Yoksa işin sonu, görüldüğü gibi paranoyaya kadar varabiliyor. Paranoyanın pençesine ise bir düşmeye gör, küme düşecek ya da şampiyon olacak takımları hakemlerin belirlediğini dahi dile getirebilirsin o zaman...
Hakemlik için, “Burası para alıp yan gelip yatma yeri değil” diyor. Ne kadar da tanıdık bir ifade... Güç sarhoşluğu, yüksek doz kibir ve kompleks bir araya geldiğinde ağızdan aynı laflar çıkabiliyor...

Aziz Yıldırım hakemlerle ilgili olarak atıp tutmadan önce, hakemleri baskı altına almak, stat koridorlarında hakemlere ayar çekmek ve hakemleri hedef göstermek gibi çirkinliklerden uzak durmayı öğrenmeli. 
Tabii kameraların, mikrofonların önüne çıkmışken Galatasaray’a sataşmadan olmaz. Yıldırım, basketbol federasyonunun Galatasaray hakkında verdiği hükmen yenilgi kararıyla ilgili olarak konuşurken, sarı-kırmızılı kulübü sahtekarlık yapmakla suçladı. Galatasaray altta kalır mı?.. Benzer seviyesizlikler içeren ifadelerle, hemen karşılık verdiler Aziz Yıldırım’a. Bu arada açıklamada, Alex de Souza’nın söylediği iddia edilen ancak sosyal medya yalanı olduğu bilinen ifadelerin yer alması Galatasaray adına büyük bir utanç kaynağıydı. 
Ülke sporunun lokomotifi olduklarını iddia eden kulüpleri yöneten kişilerin seviyesi bu olunca sporun seviyesi de bundan farklı olamıyor elbette. Sporu, güç ve rant savaşının kılıfı haline getirip bu uğurda seviyesizleşmekte sınır tanımayanların, kendilerine saygı gösterilmesini beklemeleri son derece tuhaf ve anlamsız...