11 Aralık 2015 00:57

Erdoğan neden başkanlık istiyor?

Erdoğan neden  başkanlık istiyor?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugüne değin Rusya ve ABD arasında bir denge politikası yürütmeye çabalayan Erdoğan Suriye virajını alamadı. Önümüzdeki dönemde Suriye’de ufak da olsa söz sahibi olabilmesi için ABD’nin desteği elzem görünüyor. Geçtiğimiz haftalarda vurguladığım gibi uluslararası arenada artan gerginlik, yükselen milliyetçi söylem içeride Erdoğan’ın desteğini arttırıyor. Bu hafta açıklanan bir kamuoyu araştırması başkanlık sistemine desteğin uçak krizi sonrasında yüzde 20 dolayında arttığını gösteriyor. Süreç uzarsa ve maliyet büyürse bu destek ne yöne evrilir, bunu şimdiden söylemek zor.

Diğer yandan, Batı’da önü alınamaz bir hızla güçlenen İslam düşmanlığı Suriye’de radikal unsurların hakim olduğu bir Sünni koalisyona destek arayışındaki Erdoğan’ın işini zorlaştıracaktır. Bu iklim geliştikçe Batılı liderlerin Erdoğan ile yan yana fotoğraf vermesinin dahi iç siyasette maliyeti olacaktır. Putin de bunu bilerek Batılı ülkelerin kamuoyuna oynuyor. Yoksa açıklanan belgeler ABD başta diğer NATO ülkeleri tarafından bilinmiyor değil. Ruslar tarafından dile getirilen çoğu iddia aylar önce kıyıda köşede de olsa Batı basınında yer bulmuştu. Hem de tüm ayrıntılarıyla. Bu kez en önlere taşındı. Fark bu.

Yükselen Müslüman düşmanlığını en üst perdeden dile getiren ise ABD’de muhafazakarların başkan adayı olmasına şu an için kesin gözüyle bakılan Trump oldu. Trump’ın başlangıçta ciddiye dahi alınmayan ırkçı, ayrımcı söylemlerinin halk nezdinde karşılık bulduğu görünüyor. Son anketlere göre muhtemel bir Clinton-Trump eşleşmesi beklenenin aksine kafa kafaya bir yarışa sahne olacak. Bizdeki havuz medyasına ise Avrupa’da solculara, Türkiye’de AKP’ye oy veren seçmen hissiyatı hakim şu sıralar. Ana muhalefet partisinin partisi liderini Alevi olduğu için yuhalatan, Ermeni sözünü küfür sayan anlayışın ayrımcılık konusundaki hassasiyetini de gördük bu sayede.  

***
ABD’de yaşanan San Bernardino Katliamı bireysel silahlanmayı bir kez daha ülke kamuoyunun gündemine taşıdı. Bu zamana değin bu konuda sınırlamalar getirmeye dönük en hafif yasa tekliflerinin dahi senatodan geri dönmesinin ardında ise elbette silah lobisi ve belki de en zengin “sivil toplum” örgütü olan Ulusal Silah Birliği (NRA) bulunuyor. Saldırının hemen ardından terör izleme listesi kapsamında bulunan kişilerin silah almasının engellenmesi yönündeki teklif de suçluluğu kanıtlanmamış bireylerin özgürlüklerine müdahale olarak görüldüğü için muhafazakar senatörlerin oylarıyla reddedildi. İlginçtir, aynı senatörler bu listenin varlığını problem etmiyor. Sırf etnik kimliği, dini inancı nedeniyle bu listeye yazılanların sorgusuz sualsiz gözaltına alınmalarına takılmıyor. Hatta pek çoğu sınır dışı edilmelerinde, mümkünse yenilerinin ülkeye alınmamasında da problem görmüyor. Ama silahlanma hakkı söz konusu olduğunda insan hakları diskuruna sarılıyor. Biliyorlar ki, bireysel silahlanmaya dönük düzenlemelerin kapısı açıldığında arkası gelebilir. 

ABD’de siyaset mekanizmasının işleyişinde silah lobisi, ilaç lobisi, finans lobisi gibi etkin çıkar grupları büyük rol oynar. Sağlık reformundan bireysel silahlanmaya dönük kısıtlamalara, çevre yasalarından vergi düzenlemelerine, toplumsal açıdan büyük önem taşıyan pek çok talep sermaye çevrelerinin örgütlü lobi faaliyeti vasıtasıyla eritilir. Lobiler kimi zaman senatörleri, kongre üyelerini adam adama markaja alır, parti ayrımından bağımsız iki partiden de destek ararlar. Bizdeki parlamenter sistemin özellikle son dönemde aldığı hal itibariyle bir sürü hastalığı var ama en azından bu yok. Milletvekilleri bireysel iradeleri yönünde oy kullanmadıkları için çoğu zaman önergelerin, kanun tekliflerinin içeriğini dahi okuma gereği duymaz.

Hatırlayacaksınız geçmişte sosyal güvenlik yasası görüşmelerinde ve torba yasa görüşmelerinde muhalefetin kabul oyu verdiğini gören AKP grubu yanlışlıkla kendi teklifini reddetmişti. Böylesi bir ortamda adam adama markaj da bir anlam taşımıyor. Muhatap tekse, lobi de yersiz.   
***

Ahmet Hakan köşesinde başkanlık sistemini yazmış bu hafta. Erdoğan’a bugün sahip olmadığı ne kazandıracak diye soruyor? Aşikarı görmediğini varsayarak cevaplayalım. Başkanlık sisteminin iktidar açısından çekiciliğinin nedeni yasama ve yürütme mekanizması üzerindeki belirleyiciliğinden ziyade yüzde 51’i bulanın kabineyi oluşturacak olması. Mevcut siyasi dengeler sürdükçe sağ seçmen ilk turda olmasa da sonrasında Erdoğan’ın ardında yedeklenecektir. Dolayısıyla, gelecekte 7 Haziran benzeri yol kazalarına mahal verilmeyecektir. Mevcut siyasi dengeleri yerle bir edecek bir gelişme yaşanmadığı takdirde Erdoğan ömrü boyunca bırakmaz iktidarı. Koalisyonlar dönemini kapatalım derken kastedilen budur. Yoksa biz olamasak da CHP tek başına iktidar olsun, yeter ki koalisyon olmasın kaygısı değil. Tam da bu nedenle başkanlık sistemi parti devletinin sürekliliği açısından en elzem adımdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa