14 Aralık 2015 00:53

Boşanıyoruz ama sor bakalım, neden?

Boşanıyoruz ama sor bakalım, neden?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Arama motoruna önce “boşanmak isteyen karısını” yazın, on binlerce sayfa çıkacak karşınıza. Her birinde korkunç bir şiddet ve cinayet hikayesi... Kadınlar canları pahasına boşanmak istiyor. Türkiye’de yaygın olan “baba evini gelinlikle terk eden bir kadın ancak kefenle geri döner” sözünün devlet sözü haline geldiği bir zamanda kadınlar için “boşanmak” bir cesaret ve inat meselesi haline gelmiş durumda. Görünen o ki, son 10 yılda her alanda “aile”yi bu kadar yüceltip, aile ombudsmanlarından irşad bürolarına, evlilik okullarından, resmi arabuluculara, ekonomik yaptırımlardan teşviklere kadar pek çok uygulamayla kadınlara “sakın haaa” diye parmak sallamasına rağmen boşanmaların artması AKP için de bir “inat” meselesine dönüşmüş durumda. 

Bunca teşvik ve bunca tehdide rağmen ne oluyor da boşanma oranları bu kadar artıyor, ne oluyor da kadınlar canhıraş kaçıyorlar kurulu “aile düzeni”nden?

Çiçeği burnunda yeni meclisin ilk işi de bu meseleyi masaya yatırmak oldu ve ilk komisyon bu konuyu araştırmak için kuruldu: “Boşanma Olaylarını Araştırma Komisyonu.” Önce AKP, “Bunca şey yaptık yine de engelleyemiyoruz” itirafını içinde barındıran bir açıklamayla bir araştırma komisyonu kurulması için  önerge verdi. Boşanmayı bir “aile dramı” olarak tanımlayıp “en büyük mağdurun da çocuklar” olduğunu söyleyen önerge, boşanmış ailelerin çocuklarının “topluma entegre olma sorunu” yaşadığını iddia ediyordu (Al sana toplumu “can evinden vurma” hamlesi!) Bu önerge Meclise gelince CHP, MHP ve HDP de karşı önergeler verdiler. MHP’nin önergesi “Bir milletin güçlü olması o milletin çekirdek yapısı olan ailelerini ve bu aileler tarafından yetiştirilecek fertlerin güçlü olmasına bağlıdır” diye AKP’nin izinden gitti. CHP’nin önergesi, komisyon kurulacaksa amacının “Kadına yönelik ekonomik ve fiziksel şiddetin boşanmalar üzerindeki etkisi, boşanma aşaması ve sonrasında kadının yaşadığı sorunların araştırılarak kadının güçlenmesi, can güvenliğinin sağlanması yönünde hangi adımların atılması gerektiğinin belirlenmesi” olması gerektiğini söylüyordu. HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu “Aileyi korumak adı altında kötü evliliklerin devamının özendirilmesi, şiddete karşı koruyucu ve güçlendirici önlemler almak yerine karakollar ve ŞÖNİM’ler aracılığıyla kadınların şiddet uygulayan erkeklerle bir araya getirilerek arabuluculuk yapılması, sığınaklarda kadınları güçlendirici, kadın dayanışmasını esas alan destek mekanizmaları bulunmadığından kadınların bir hapishane gibi tarif ettikleri sığınaklara yerleşmek istememeleri, kadına yönelik şiddeti önemli ölçüde artırmaktadır. Bu yaklaşımla kurgulanan, kadını değil, aileyi korumayı esas alan politikalar, kadınların kötü muameleye maruz kaldıkları evliliklerinin içinde sıkışmalarına sebep olmaktadır” diye açıklıyordu meseleyi.

Komisyonun kurulmasına yönelik Mecliste yürüyen tartışmalar bir kez daha gösterdi ki AKP, toplumsal algıda boşanmanın -yani ısrar ettiği aile düzeninin reddinin- kabul edilemez bir felaket olduğu bakışını yerleşik kılmanın pekiştireci yapmak istiyor bu komisyonu. Sorunu “boşanmaların” gerçek nedenlerinden ve sonuçlarından uzaklaştırarak, eşitsizliği, güvencesizliği, yoksullaştırma ve cendereye alma politikalarının etkisini görünmezleştirerek kendi muhafazakar-neoliberal toplum projesini ayakta tutabilmek adına yeni hamlelere girişiyor. 

Boşanmanın artmasıyla ilgili bir sorun varsa o, “kurulu aile düzeni”nin ta kendisinde aslında; “Aile”ye düzenin kurucu unsuru olarak şekil şemal verme çabalarında. Bugün “aile”nin düzenin devamı için gördüğü işlevde... Bu işlevde kadınlara ve erkeklere biçilen rolde... Bunları konuşmadan boşanmayı bir “sorun” olarak konuşmak, muhafazakar-neoliberal toplum projesini ayakta tutabilmek için sacayağını tamamlamak anlamına gelir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa