17 Aralık 2015 01:00

Mecbur muyuz?

Mecbur muyuz?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yeni yıla yaklaşıyoruz.
İnsanlardaki en büyük heyecan Hindi mi?
Hediye mi? Tek taş mı?
Noel Baba’yı mı bekleyecek büyük çoğunluk?
 “Nesrin Topkapı nerede? Dansöz oynayacak mı?” diye uykuları kaçıyor insanların.
“Piyango kime vuracak? Bana çıkarsa cami mi yaptırsam, aş evi mi kursam?” diye yukarıya mesaj verip, dört mü dönüyor insanlar.
Hepsinden biraz var ama, en büyük heyecan maaşların ne olacağı?
Öncelikle asgari ücret. Devletlinin biri açıkladı, “Asgari ücret geçinme ücreti değil, sosyal korunma ücretidir.” Konuşulan ücret 1300 lira.
İnsan sormadan edemiyor.
Bugün ülkemizde kaç kişi asgari ücretle çalışıyor? Kaç işçinin eşi çalışıyor? Kaç asgari ücretli bu parayla tüm ailenin geçimini sağlamaya çalışıyor? 7 ve 3 yaşında 2 çocuğu olan asgari ücretli eşini işe mi göndersin? Çocuklara trafik ışıklarında kağıt mendil mi sattırsın? 1300 lira çocukları mı, eşi mi sosyal korumaya alacak?
Bakmayın işverenin ağladığına. Onlar bir formülünü bulur. Ücret politikalarını revize edecekler. Varsa ikramiyelerde, yan haklarda indirime gidecekler. Veriyorlarsa “ramazan paketlerini” küçültecekler. Çoğu şimdiden 8 saatten 3 vardiya yerine 12 saatten 2 vardiya planlarını yaptılar. 12 saat 2 vardiyada ödeyecekleri mesai ücreti bir işçi çalıştırmaktan daha uygun. Çoğu işçi de biraz fazla para alabilmenin mecburiyeti ile bu formüle sıcak bakıyor. Zaten çalışanların yaşama nedeni çalışmak. Çalışmak için yaşamak ve yaşayabilmek için çalışmak. Tek eğlence televizyon.   
Madem işçi ailesi 1300 lira ile geçinebiliyorsa neden en düşük memur maaşı 2 binden fazla? İşçinin çocuğu enjeksiyon naylon ayakkabı giyebilir diye mi?
Ülkenin ulusal geliri 30 bin liraya ulaştıysa nerede bu para? Ülkenin bankalarının her yıl sonu milyarlarca (eski parayla katrilyonlarca) lira kâr açıklamaları faizle halkın cebinden paraları nasıl çektiklerinin itirafı değil mi?
Okullardaki 120 bin öğretmen açığının 80 bini “ücretli öğretmenlerle” kapatıldı. Ücretli öğretmenler ortalama 900 TL ücret alıyor. Sigortaları tam yatmıyor. Yol parası ve yemek parası yok. Evli olanlar çalışmaya başladığı için eş yardımı alamıyor. Ücretli öğretmenlere tatillerde para ödenmez, izin ve rapor hakları yok. Kadrolu öğretmenler tatil için “kar yağsın” diye dua ederken, ücretli öğretmenler kar yağmasın diye dua ediyor. Üniversite mezunu bu insanları sosyal olarak korumaya(?) gerek yok mu?
Basın özgürlüğünde, sosyal yaşam standardında, kaliteli yaşamda dünya sıralamasında sonlarda, trafik kazalarında ölümlerde, kadın cinayetlerinde kişi başına düşen dolar milyarderi sayısında dünya sıralamasında üstlerde değil miyiz?
Birileri bu soruları sormasın, başka birileri siyasi yaşamlarını tepelerin de tepesinde geçirsin diye, üretilen savaşlarda ölmeye, sürünmeye, sürülmeye mecbur mu bu ülkenin insanları?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa