Beşiktaş lider, Cizre'de sokağa çıkma yasağı...
Fotoğraf: Envato
Çocukluğuma dair aklıma gelen ilk hatıraların içinde futbol topunun hep ayrıcalıklı bir yeri oldu. İstanbul’da şimdilerde bulvar statüsüne yükselmiş olan Tarlabaşı Caddesi’ni dik kesen yokuşlardan biri olan Aynalıçeşme’de geçti ilk çocukluğum. Yokuş üzerinde top oynayabilmek için bulabildiğimiz sadece iki düzlük vardı. Sururi Camii’nin beton avlusu ve eski üstü açık yazlık sinemanın toz-toprak içindeki bahçesi. Çocuklar açısından her ikisinde de top oynamanın önemli bir bedeli vardı. Cami avlusunda top oynamak, nedense çocukları ve futbol topunu hiç sevmeyen cami imamının sopayla bizi kovalamasıyla sonuçlanırdı. Eğer futbol oynarken dikkatimiz dağılır ve imamın gelişini sezemezsek o sopanın sırtımızda kırılma ihtimali çok yüksekti. Eski yazlık sinemada oynan futbol maçları ise görece tehlikesizdi. Tek sorun maçtan sonra giysilerimizin toprak ve çamur içinde kalmasıydı. Akşam eve gittiğimizde annelerimizin “Bu ne hal” diye arkamızdan fırlattıkları terlikler, futbol oynamak için göze alınan küçük bir bedeldi sadece.
Teknik Direktör Didi’nin liderliğinde Fenerbahçe’nin ligde fırtına gibi estiği yıllardı. 1973-74 ve 1974-75 sezonlarında iki defa üst üste şampiyonluk yaşamıştı sarı-lacivertliler. Haliyle yedi-sekiz yaşını yaşayan mahallenin bütün çocukları Fenerbahçe’nin efsane kadrosuna öykünerek her akşamüstü eski yazlık sinemanın bahçesinde buluşuyorduk. Kıran kırana geçen maçlarda büyük çoğunluğun idolü, gol kralı da olan, Cemil Turan’dı. Ben ise 9 numaralı formayı taşıyan Osman Arpacıoğlu’nun hayranıydım. Beton duvara çizdiğimiz kale çizgilerinin içine attığım her golden sonra “Ve Osman ağları sarstı” diye bağırarak koşmamı daha dün gibi hatırlıyorum.
Bu anılar neden birden canlandı gözümde?
Bilgisayar ekranında önümde bir resim duruyor. Geçen hafta sonu Cizre ve Silopi’de görev yapan yaklaşık üç bin öğretmen telefon mesajıyla memleketlerine gönderildi ve okullar kapatıldı. Öğretmenlerin bavullarıyla yollara düşmeleri sosyal medyada paylaşılan fotoğraflara yansıdı. O fotoğraflardan birinde yedi-sekiz yaşlarındaki beş çocuk ellerinde bir futbol topuyla giden öğretmenlerinin arkasından hüzünle bakıyordu. Fotoğrafa, çocukların gözlerinin içine uzun uzun baktım. Öğretmenleri gözden kaybolduktan sonra o çocuk halleriyle belli ki yeniden toz-toprak içindeki yollarda futbol oynamaya döneceklerdi. Cizre’nin, Silopi’nin sokaklarında hayran oldukları futbolcu abilerinin Arda’nın, Gökhan Gönül’ün, Oğuzhan’ın isimlerini haykırarak topun peşinde koşacaklar, belki de akşam oynanacak Beşiktaş-Galatasaray derbisi için iddiaya gireceklerdi.
Öğretmenlerin ayrılmasından, hastanelerin alarma geçirilmesinin ardından çok geçmeden her iki ilçede de sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bu satırlar yazılırken Cizre’de, Silopi’de endişeli bekleyiş sürüyordu. Memleket coğrafyasının bir tarafında sokağa çıkma yasaklarına, tank, top, tüfek sesleri, sivil ölümleri eşlik ederken, diğer tarafında “Beşiktaş-Galatasaray maçı ne olacak?”, “Vittor Pereira’nın ilk on bir seçimi doğru mu?” gibi tartışmaların gündemin birinci maddesi olması nasıl açıklanabilir?
Biz çocukken sokakta futbol oynamanın bedeli ya cami imamının sopası ya da anne terliğiydi. Oysa Cizre’de, Silopi’de bugün sokakta futbol oynamanın bedelini,o küçücük çocuklar, kör bir kurşunun hedefi olmakla ödüyor. Ve ne yazık ki memleketin batısında futboldaki adaletsizlikler için ayağa kalkanlar, sokakları dolduranlar memleketin doğusundaki sokakta top oynayan çocukların haklarına, adaletsizliklere kör ve sağır kalmayı tercih ediyor.
2013’te, bir maç sonrasında, sudan bir nedenle öldürülen 19 yaşındaki Fenerbahçe taraftarı Burak Yıldırım’ın ardından, sosyal medyada neden daha fazlasını öldürmediniz biçimindeki mesajlara bir tepki olarak bu sütunda “vicdansızlık coğrafyası” başlıklı bir yazı yazmıştım. O günden bu güne vicdansızlığın dozunun sadece arttığını görüyoruz.
Haftanın özeti mi?
Beşiktaş lider oldu, Cizre ve Silopi’de sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Ne yazık ki bu coğrafyada, “vicdansızlığın” boyutu artık bu cümleye indirgenmiştir.
- Rasim Ozan gitti futbol medyası temize mi çıktı? 30 Kasım 2017 00:15
- Fenerbahçeli medyayı deşifre edelim 16 Kasım 2017 00:26
- Cüneyt Çakır, Mete Kalkavan gerisi yalan… 25 Ekim 2017 23:01
- 'Yıldırım Demirören yeter' 05 Ekim 2017 01:21
- Ne etti la bu Aykut Kocaman size? 21 Eylül 2017 01:00
- Aykut Kocaman'a niye saldırıyorlar? 14 Eylül 2017 00:15
- Federasyon, Tribün Mühendisliği: Beleştepe, Göztepe, Konya... 24 Ağustos 2017 00:15
- Terim kovuldu sıra Demirören’de mi? 04 Ağustos 2017 01:01
- Terim ve Demirören'e sonsuz teşekkürler! 20 Temmuz 2017 01:00
- Futbola da adalet lazım 13 Temmuz 2017 00:15
- Arda Turan'a neden kızıyorsunuz ki? 15 Haziran 2017 00:30
- Şampiyonluklara seviniyor musunuz? 01 Haziran 2017 01:00