NATO’ya bağlı Sünni uşaklar ordusu
Fotoğraf: Envato
Ortadoğu’da Sünni bir ordu oluşturmak, bunu sadece Ortadoğu’da, sadece Rusya ve İran’a karşı değil, ta Pasifik’e kadar kullanmak, en az 25 yıllık (Balkanların dağıtılması, Çeçenistan, 1.Körfez Savaşı), belki de 35 yıllık (Irak-İran Savaşı) derin NATO projesidir. Türkiye’nin başını, Müslümanların başını belaya sokmak ve bir daha çıkarmamak, kardeşi kardeşe kırdırmak belki de yüzyıllara giden projelerdir.
Evrensel, 14 Kasım 2001. “Kâbil’in Türkiye’nin ağırlıklı olarak yer alacağı bir “Müslüman barış gücü”ne devredilmesi önerisi, Türkiye tarafından olumlu karşılandı. (…) ABD ve bölgede inisiyatif sahibi diğer ülkeler, Taliban’ın başkenti terk etmesinin ardından Afganistan’a nasıl bir gömlek giydirileceği üzerine pazarlıklar yürütüyor.(…) Türkiye’nin ağırlıklı yer alacağı bir BM askeri gücünün Kabil’de görevlendirilmesi… Türkiye Dışişleri Bakanı İsmail Cem, BM Afganistan Özel Temsilcisi Lahdar Brahimi ve bazı ABD’li yetkililer söylemleriyle bu ihtimali destekliyor. (…) BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Afganistan Özel Temsilcisi Lahdar Brahimi, “özellikle Kabil’de düzeni sağlamak üzere” acele olarak bir askeri güç hazırlanmasını istedi. Brahimi bu gücün Türkiye, Ürdün ve Avrupa ülkeleri askerlerinden oluşmasını önerdi. (…) Bill Clinton döneminde ABD’nin BM Daimi Temsilciliği görevini yürüten Richard Holbrooke da The Washington Post gazetesinde yayınlanan makalesinde BM gücünü bir araya getirmenin çok uzun zaman alacağını, bunun yerine, NATO’nun tek Müslüman üyesi Türkiye’nin başını çekeceği, çoğunluğu Müslümanlardan oluşan çok uluslu bir gücün en uygun seçenek olduğunu kaydetti. Holbrooke, Washington ve BM’de bazı kişilerin, barış gücünün Afganistan içinden çıkması yönündeki görüşlerini eleştirirken, yıllardır birbiriyle savaşan Afgan grupları arasında böyle bir gücün çıkartılması ihtimalinin “Fanteziden öteye gidemeyeceğini” de ifade etti. Holbrooke, BM Güvenlik Konseyine bağlı olacak bu gücün, BM’den bağımsız işleyeceğini belirterek, Doğu Timor örneğini verdi: “Avustralya birlikleri, BM Güvenlik Konseyinin kararının ardından, 96 saat içinde bölgedeydi ve diğer ülkelerin birlikleriyle sonradan desteklendi. Avustralya’nın Doğu Timor’da oynadığı rolü kim oynayacak? En iyi seçenek, NATO’nun tek Müslüman üyesi, güçlü ve iyi idare edilen ordusuyla Türkiye olacaktır.” Holbrooke, bu güce Bangladeş, Fas ve Ürdün gibi ülkelerin de katılabileceğini belirtti”.
Aradan tam 14 yıl geçmiş aynı uç ordu ısıtılıyor. O gün Clinton veya Bush. Bugün Obama. 14 Aralık 2015. Suudi televizyonu Obama’nın çağrılarına yanıt olarak “terörizme karşı İslamcı koalisyon” oluşturulduğunu duyuruyor. Terörü yaratan NATO, Selefilere karşı Selefi Suudi Prens Muhammed bin Selman komutasında Suudi Arabistan, Ürdün, BAE, Pakistan, Bahreyn, Bangladeş, Benin, Türkiye, Çad, Togo, Tunus, Cibuti, Senegal, Sudan, Sierra Leone, Somali, Gabon, Gine, Filistin, Komor, Katar, Fildişi Sahili, Kuveyt, Lübnan, Libya, Maldivler, Mali, Malezya, Mısır, Fas, Moritanya, Nijer, Nijerya, Yemen İslamcı (Sünni) ittifakı oluşturuyor.
NATO için Batılı askerin maliyeti çok ağır bulunuyor. NATO uzun yıllardır dört uç ordu oluşturmak istiyor. Birincisi oluşturuldu bile: Afrika Birliği Ordusu. Bundan daha önemli üç uç orduya daha ihtiyaç var. Güney Kore’nin ve Japonların yükünü çekeceği Pasifik Ordusu, Ukrayna-Polonya’nın ağırlığını oluşturacağı Baltık Ordusu, Türkiye’nin belkemiğini oluşturacağı Sünni İslam Ordusu.
NATO yönetecek, Ortadoğu’da Irak, Libya, Yemen, Suriye, İran… Müslüman Müslüman’a vurdurulacak (Şu anda yürürlükte zaten). Eşek olduktan sonra semer vuran çok olur.
Bu gidişat Müslümanlığın sonu olur mu bilmiyorum ama Ortadoğu hiç iyi günler geçirmiyor, iyi bir gelecek de beklemiyor.
Silopi’de, Cizre’de, Diyarbakır’da yorgan yatak çoluk çocuk üç tekerlekli arabalarla bindirilmiş. Öğretmenlere şehirleri terk edin denmiş. Kurşun havan izi olmayan duvar kalmamış. Çocuklar gecenin bir yarısı top sesleri ile yataklarından fırlıyorlar. On binlerce askerin şehirleri kuşattığı haberleri var. Kimisi polis asker kimisi militan, Anadolu gençleri bir bir toprağa düşüyor. Bu ülkeye, bu coğrafyaya yazık oluyor.
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42
- Eğitimin sorunlarından öğretmenler ve müdür yardımcıları da mağdur 06 Eylül 2024 04:41
- Atamaların değeri değersizleştirilmesi üzerine 30 Ağustos 2024 04:44
- Tarihleri, çağları, problemleri karıştırmak: Ahilik de işletme de amaç ve işleyiş olarak okul değil 23 Ağustos 2024 04:46
- YKS, eğitim ve şehirler: Üniversitede resesyon, şehirde resesyon ve göç 16 Ağustos 2024 04:15