21 Aralık 2015 00:55

Yüzde 49,5’luk AKP ne kadar güçlü?

Yüzde 49,5’luk AKP ne kadar güçlü?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

7 Haziran’da % 40’tı AKP. Savaşı başlatıp olanca hışmıyla şoven milliyetçiliği tırmandırınca %49,5’a vardı. Bunda özellikle iktisadi istikrar isteğinin de payı oldu, ancak terör makinesinin tam gaz çalıştırılması, kışkırtılmış milliyetçilik ve yaratılan korku ortamında yaşam hakkı dahil hak ve özgürlüklerin yok sayılması tayin ediciydi.

80 milyonun 20’sinin, yani 1/4’ünün oyunu alarak, neredeyse seçmeni yarı yarıya kazanmıştı AKP. Müthiş bir güç!

Peki, bu güç ne tür bir güçtür? Sağlam mıdır? Ya da güç müdür yoksa zayıflık mı?

Bu nasıl soru diye düşünülebilir; iki seçmenden birinin desteğini almış AKP’nin güçlü mü güçsüz mü olduğu nasıl tartışılabilir denebilir. Doğrudur; AKP güçlüdür, bunu özellikle iç siyasette kanıtlamakta, kimseye nefes aldırmamaktadır, beğenmediği herkesi hainlikle suçlayacak denli pervasızlaşmıştır, direnmeye cesaret edeni ya namluların hedefine koymakta ya hapse atmaktadır. Ama aynı zamanda güçsüzdür de, bu sayılanlar örneğin, güç ve güçlülük belirtisi olarak görünse bile, aslında güçsüzlük etkenidirler.

“Kimseye nefes aldırmayan”, aynı anlama gelmek üzere insanları süngü ve ölümle yüzleştiren, öyleyse “süngü üzerine oturan” bir güç güçlü olabilir mi? Ya da ne kadar ve nereye kadar güçlüdür? Ortada örneğin “yandaş” ve yalaka dışında neredeyse gazeteci bırakmayan bir güç güçlü müdür? Evet güçlüdür ki, bu güçle herkesi sindirmiş, kendine tabi kılmıştır denebilir; doğrudur, bu da bir güçtür. Ya da direneni ateş ve barutla yanıtlamak. En azından basınçlı su ve zehirli gazla. Bu da güçtür. Elinde güç olmadan bunlar yapılamaz. Ama tümü zorla kendini kabul ettirmeye dairdir. Buradaki güç, benimsenmeye değil, rızaya değil, ama korkuyla ya da dinsel, ulusal vb. duygular körüklenerek kendini dayatmaya dayalıdır.
Milliyetçi, dinci kışkırtmayla ayağa kaldırılmış duygular ve bunlarla harekete geçirilenler, evet, elbette güç dayanağıdırlar. Asker, polis, sair silahlı birlikler, silah ve cephaneleriyle örgütlülükleri nesnel güçlerse, bunlar da özneldirler ve güçlülük belirtirler. Ancak öznel olan çabuk değişebilirdir ve değiştiğinde, silahları da insanlar kullandığından, nesnelin işlevini de değiştirecektir. Peki, değişirler mi? Neden değişmesinler?
“Aç ayı oynamaz” iyi bir atasözüdür. İnsanları açlığa iter, çalışma koşullarını tahammül edilmez kılar, işsiz ve sefil bırakırsanız, nesnel durumu öznelliğini farklılaştıracaktır. Ve AKP, dincidir, ama tekellerindir, neoliberaldir, “hep bana Rabbena”cıdır. Hele ucunu göstermiş olan kapitalist krizle, bu niteliği, onu 49,5’luk desteğini sağlamış olduğu emek yığınlarından kesinlikle koparıcıdır. Ne zaman, ayrıdır, ama koparıcıdır.
“Güçlü AKP”nin güçsüzlüğü, dış politikada ise fiyaskolarla çoktan görünür olmuştur. Hele Suriye’ye Rus müdahalesinin ardından!

Musul-Beşika’ya tanklarla yığınağa girişilmiş, ama önce “nakil” ve ardından çekilme, Davutoğlu’nun tersine açıklamalarına rağmen Dışişlerinden teyit edilmiştir. Irak’la kopuşulmuştur. Suriye’de birkaç ay içinde Emevi Camii’nde kılınacak namazdan BMGK kararıyla “Esad’lı geçiş”in resmileşmesine gelinmiştir. Irak’la birlikte Suriye’de de “sıfır” çekilmiş, “büyük güç AKP”nin gücünün güç olmadığı açığa çıkmıştır. Mısır ve “darbeci Sisi” meselesi de aynıdır. Suudilerin inisiyatifiyle oluşturulan “İslam İttifakı”nda “güçlü AKP” herhalde yeterince güçlü olmadığından Sisi’ye tahammül zorunda kalmıştır. İsrail’le yakınlaşma da öyledir; doğalgaz ihtiyacıdır, ama ondan ibaret değildir, tam yalnızlaşmada zorunlu olarak eski ittifaklara dönülmektedir ki, asıl, mırın-kırını bırakıp, Suriye sınırlarının korunması bile NATO’ya terk edilerek, başta ABD, Batılı emperyalistlerle yeniden her dedikleri yapma ilişkisine geçilmiştir.

AKP’nin gücü görmezlikten gelinemez, ancak gücü güçsüzlükle karakterizedir!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa