Asıl siber saldırı ODTÜ'ye yapılıyor!
Fotoğraf: Envato
Türkiye son günlerde “siber saldırı”yı konuşuyor. Başka bir nedenle de olsa internet kesiliyor ya da yavaşlıyorsa, “silber saldırı var” yorumları yapılıyor.
Tabii vatandaş böyle konuşuyor, konuşsun!
İşin teknik ve siyasi boyutuyla ilgili yorumlar da var. Saldırının Rusya üstünden yapılması ise Rus uçağının düşürülmüş olması ve Rusya’nın Türkiye’ye yönelik ambargolarına kadar götürülüyor.
Vatandaş böyle konuşuyor, tartışıyor; en azından Türkiye’nin internet sistemine karşı, etkisini ve sonuçlarını pek de kestiremediği bir “siber saldırı”dan endişe duyuyor. Ama öte yandan bakıyoruz; Hükümetten, AKP gençlik kollarına kadar uzanan bir cepheden de ODTÜ’ye karşı bir kampanya başlatılmış bulunuluyor.
Bir yandan ODTÜ rektörü, yönetimi öte yandan ODTÜ öğrencilerinin hedefe konduğu bir kampanya bu.
DEMEK Kİ HÜKÜMET BİR FIRSAT BEKLİYORMUŞ!
Daha “siber saldırı” haberinin çıkmasıyla birlikte bir yandan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım öte yandan Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan ODTÜ’nün siber saldırı karşısında yeterli önlemi almadığını iddia ederek sahneye çıktı.
Bakan Elvan ve Yıldırım, bu iddialarını ODTÜ’nün “milli güvenliği koruyamadığı”na kadar götürdü.
Bakan Elvan bu konuda Hükümetin tutumunu dile getirmiş görünüyor: “ODTÜ ulusal güvenliği savunacak durumda değildir, orası üniversitedir, bu sorumluluğu BTK’ya devretmelidir. ODTÜ, internetle ilgili uluslararası arenada bir sorumluk almıştı. Ancak zaman içinde biz Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunu (BTK) kurduk. BTK, Ulaştırma Bakanlığı aracılıyla ODTÜ’deki bu sorumluluğun, bu kuruma devredilmesi gerektiğini bildirdi, talep etti. Ancak ODTÜ bu konuda direniyor. Kendisini imparator zannediyor bu rektör, herkes haddini bilmeli!”
Suçlamalar öyle ki, “Hükümet ODTÜ yönetimine saldırmak için kılıcını bilemiş, saldırmak için fırsat bekliyormuş” dedirtiyor insana.
İki devlet kurumu arasında bir konuda yetki tartışması varsa, bunun çözümü bellidir ve kurumlar, aralarında yasa, yönetmelik,... gibi resmi prosedürleri işleterek sonuca varırlar. Ve elbette sorun internet olunca, sadece ilgili kurum, ilgili devlet değil uluslararası anlaşmalar ve uzlaşmalar da işe karışıyor. Bu nedenle de ODTÜ yönetimi, “Tamam biz internet üstündeki yetkilerimizi BTK’ya devrettik desek bile yetki BTK’ya devredilmiş olmaz. Tersine çeşitli uluslararası organizasyonların ne diyeceği, böyle bir devri kabul edip etmeyeceği çok tartışmalıdır. Hele de “internet düşmanlığı”ndan sabıkalı bir hükümetin, yasallığı bile tartışmalı bir kurumuna.
‘SİBER SALDIRI’ BAHANE!
Bunu Hükümet de biliyor. Ama amaç sadece “internetin kontrolü”, “siber saldırı” karşısında önlemlerin yeterli olup olmaması değil. Bunlar her zaman olabilecek tartışmalardır.
Burada asıl hedefin; ülkede Hükümetin partizanlaştırıp yönetimine kendi adamlarını getiremediği, üstelik de üniversite denince akla gelecek birkaç yerden ilki olan ODTÜ’yü fethetmek olduğu anlaşılıyor.
Nitekim bir haftadır, bazı öğrencilerin namaz kılmasının bir başka öğrenci grubu tarafından engellenmek istendiği ve öğrenciler arasında kavga çıktığı iddiasıyla ODTÜ, AKP tarafından hedefe konmuştu.
Her ne kadar bu iddialar ODTÜ öğretim üyeleri, öğrencileri tarafından yalanlansa ve “ODTÜ’de namaz kılmak isteyenler için cami ve mescitlerin yıllardır açık” olduğu söylense de AKP propagandası bunları görmezden geliyor.
‘NAMAZ YASAKLANDI’ YALAN; CİZRE, SİLOPİ GERÇEK!
Bu yalan bilindiği halde; AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal üniversitedeki mescide solcu öğrenciler tarafından saldırı düzenlendiğini öne sürerken, “ODTÜ’de Gezi olayları sırasında, dinimize, imanımıza saldırılan pankartlar asılmaya başlandı. Bunlar solcu faşistler. Zaten bu ODTÜ de Amerikalılar tarafından kurulmuş bir üniversite. Maalesef, şimdi o solcu öğrencileri bir maşa gibi kullanıyorlar... Bu rektör bu olayları durdurmalıdır. Cizre’ye nasıl girildi, Silopi’ye nasıl girildi. ODTÜ’ye de öyle girilir. Hepsine haddini bildiririz. Artık saldıran öğrenciler hapse mi atılır ne yapılır ben bilmem ama artık eski Türkiye yok. Rektör ortada yok, nerede bu adam” diyerek ODTÜ’nün tarihini de bugünü de mahkum ediyor. Ve bu vekil tehdidini, ODTÜ’yü Cizre ve Silopi gibi yapmakla da tehdit ediyor. Hatta duramıyor, tüm öğrencilerin hapse atılmasından bile söz ediyor.
Bu zihniyet karşısında o vekile soruyoruz: Şimdi ODTÜ; 1991’de Zonguldak işçisinin Ankara’ya yürürken “Zonguldak Botan el ele” demesi gibi, niçin “ODTÜ Cizre, Silopi el ele!” demesin!
Bu arada AKP Gençlik Kolları’nın da Boynukalın abilerinden aldıkları işaretle harekete geçtiği, “Müslüman Gençliği savunma” girişimlerini ODTÜ üstünden yenileyecekleri anlaşılıyor. Nitekim bazı illerde basın açıklamalarıyla bunu başlattılar.
ODTÜ ÜSTÜNDEN OYNANAN OYUN SÖKMEYECEK!
Ne siber saldırı umurlarındadır ne de ODTÜ’de namaz kılmak isteyen gençlerin namaz kılıp kılmaması. Açıkça olan; ODTÜ’nün yönetimini değiştirmek, ODTÜ öğrencilerinin, öğretim üyelerinin, diğer üniversitelere “kötü örnek olduğu” laik demokratik eğitim ve demokratik üniversite mücadelesini bastırmak, sindirmek, ODTÜ’yü bir “AKP üssü” olarak yenden inşa etmektir.
Bu kampanyanın başına henüz Başbakan ve Cumhurbaşkanı geçmemiş görünmemektedir. Ama yakında bilmem kaçıncı “muhtarlar toplantısı”nda ya da bilmem hangi tesis açılışında “Ey ODTÜ Rektörü!” diye başlayan, “yerli ve milli üniversite” çözümlemeleri duymaya başlarsak şaşırmayacağız.*
Şu da var ki, bir partinin, o partinin hükümetinin, halkın gözünde önemli bir değere sahip, halkın sahiplendiği kurumları, kuşatıp “fethetmeye” yönelik girişimlerinin başarılı olması sanıldığı kadar kolay değildir.
AKP’li vekilin benzetmesiyle gidersek, Cizre, Silopi, Sur’u nasıl bu fetihçi yönetim tarzıyla ele geçiremiyorlarsa, arkasında bir demokratik üniversite geleneği olan yerleri de fethedip, istedikleri kıvama getirmek öyle kolay olmayacaktır. Üniversite gençliğimiz, demokratik üniversite geleneğine sahip çıkan öğretim üyeleri, yardımcıları, üniversite çalışanları ve elbette Türkiye’nin ilerici, demokrat güçleri, buna izin vermemek için mücadele edeceklerdir.
AKP’li vekil açıkça Cizre ve Silopi’de yürütülen operasyonla ODTÜ’yü hedefe koyanların aynı güç merkezi olduğunu, ODTÜ ile Cizre ve Silopi’nin aynı tarafta olduğunu ilan etmiştir.
Herhalde olup bitenler içinde AKP cephesinden gelen tek gerçek değerlendirme de budur.
*Editörün notu: Bu yazı Erdoğan'ın Cumartesi Haliç Kongre Merkezi'nde yaptığı konuşmanın öncesinde yazılmıştır.
ERDOĞAN: ODTÜ'DE NAMAZ KILANLARA SALDIRILDI, YÖK GEREĞİNİ YAPMALI
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44