Sırada Kandil’e operasyon mu var?
Önce Kürdistan Federe Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ve iki hafta sonra başbakanı Neçirvan Barzani Türkiye’ye geldi. Peki, Başbakan Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ardı sıra yapılan bu görüşmeler ne anlama geliyor? Bu görüşmelere Dışişleri Bakanı Sinirlioğlu’nun 4 Kasım’da Kürdistan Federe Yönetimi’nin başkenti Erbil’e gitmesini de eklemek gerekiyor-ki Türkiye’nin Musul yakınlarındaki Başika kampına asker ve zırhlı araç gönderme kararı bu görüşmeden sonra ortaya çıkmıştı.
Burada önce şu tespiti yapalım: ABD, askerini Irak’tan çekmeyi gündemine aldığı dönemde kendi boşluğunu doldurmak üzere Türkiye ve Kürdistan Federe Yönetimi arasında ilişki ve işbirliğini geliştirdi. Bu ilişkide her iki tarafın Kürdistan petrolünün pazarlanması, Irak merkezi hükümeti ve PKK-PYD’ye karşı mücadele gibi kesişen ortak çıkarları vardı. En son Başika’ya asker ve zırhlı araç gönderilmesinin Musul’un IŞİD’den eski Musul Valisi Esil Nuceyfi’ye bağlı güçlerle birlikte kurtarılması ve Irak siyasetine Sünniler üzerinden müdahale eden Türkiye’nin bölgede etkin bir konuma gelmesi gibi bir amacı bulunuyordu.
Ama Başika’ya asker göndermenin başka bir hedefi de vardı. Kasım ayında Êzidî Kürtlerin yerleşim yeri Şengal’in IŞİD’den kurtarılmasında HPG ve ona bağlı Êzidî birliği YBŞ önemli bir rol oynamıştı. Bu durumdan rahatsız olan Mesut Barzani, Şengal’in sadece peşmerge birlikleri tarafından kurtarıldığı açıklamasını yapmış, Türk medyası da bu peşmergelerin Türkiye tarafından eğitildiği haberleri ile kendine pay çıkarmıştı. Dolayısıyla Başika’ya gönderilen askeri güç aynı zamanda PKK’nin bölgedeki varlığını sınırlamak, dahası bu gücün tehdit edilmesi anlamına da geliyordu.
Türkiye’nin “çekmeyiz” dediği askeri gücünü Başika’dan nasıl çektiği biliniyor. Ancak geri çekilen askeri gücün büyük bir bölümü bugün Kürdistan Federe Bölgesi içinde. Hem de Kandil’e 40 km mesafedeki Diyana bölgesine çekilmiş durumda.
Şimdi bu gelişmelere AKP-Erdoğan rejiminin Diyarbakır, Mardin ve Şırnak’ın sokağa çıkma yasağı uygulanan ve adeta bir savaş yaşanan ilçelerine önce 14 general ve on bin asker ve ardından 5 bin kişilik ek askeri güç göndermesini ekleyelim. Bu arada Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın geçtiğimiz günlerde Şırnak’a giderek sahaya indiğini de hatırlatalım. Yine Barzani yönetiminin sadece Şengal’de değil, geçtiğimiz günlerde ‘bayrak krizi’ (Rojava kanton yönetimleri ve Barzanici partiler arasında yaşanan gerilim) üzerinden Rojava yönetimi ile de gerilimi tırmandırdığını da ekleyelim.
Bütün bu tablo, son günlerde yoğunlaşan görüşme trafiğiyle birlikte düşünüldüğünde “Kandil’e büyük bir operasyon hazırlığı mı var” sorusunu akıllara getiriyor. Bölge’de paylaşım mücadelesinin kızıştığı ve De Mistura’nın Suriye’de barışçıl çözüm görüşmelerinin 25 Ocak’ta başlayacağını açıkladığı bir dönemde PKK/PYD’nin baskılanması ve güçten düşürülmesinin sadece Türkiye rejimi ve Kürdistan Federe Yönetimi tarafından değil, ABD tarafından da Kürtleri kendine daha fazla bağımlı hale getirmek bakımından istenecek bir durum olduğu açık.
Türkiye’deki AKP-Erdoğan rejimi, 2008’deki Zap hezimetinden sonra ilk defa böylesi bir operasyonu göze alacak kadar çığırından çıkmış bir politik çizgide savaşı tırmandırıyor. Zap operasyonuna hezimet diyoruz, çünkü bu operasyonda askerin geri çekilmesi büyük bir başarı gibi sunulmuş ve ardından dönemin Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın “bütün orduyu göndersek orayı temizleyemeyiz” itirafı gelmişti.
Dikkatlerin Suriye üzerinde yoğunlaştığı bir dönemde PKK-PYD’nin gücünü zayıflatmak için AKP-Erdoğan iktidarının böyle bir operasyonu göze almayacağını/alamayacağını kim söyleyebilir? Suriye sürecinde PYD/Rojava kantonlarının herkes tarafından meşru muhatap olarak görülmesinin ve giderek etkisinin artmasının Türkiye ve Barzani tarafından istenir olmadığı kesin. O yüzden bu operasyonla “benim dönemimde Kürtler arası savaş olmaz” diyen Barzani, PKK ile savaşmadan güç mücadelesinde inisiyatifi eline almış olacak. Öte yandan da Türkiye rejimi de Kürt hareketine kendi çözümünü dayatabileceği koşuları yaratmış olacak.
Hesap bu!
Evet, ülkede ve Bölge’de istikbalini savaş politikalarında arayan bir iktidar için Kandil’e sefer sürpriz olmaz-ki MHP lideri Bahçeli de uzun bir süreden beri “Kandil’e operasyon” diye cırlayıp duruyor. Ama geçmişten ders çıkaramayacak kadar gözlerini savaş bürümüş bir iktidarın olası seferinden zafer çıkmayacağını söylemek için de kâhin olmaya gerek yok!
Evrensel'i Takip Et