Bebeklerin kurşunlanmasının ağır tanıklığı
Fotoğraf: Envato
Zehra Doğan, sadece kadınlardan oluşan haber ajansı JİNHA’nın muhabiri. Günlerdir Cizre’de, Nusaybin’de, Silopi’de, Sur’da abluka altında, can pazarını, katliamları ve direnişi yaşayan, tanıklığı yüklenen bir kadın gazeteci. Savaşın ortasındaki gözümüz kulağımız. Ve vicdanımız aynı zamanda. 3 aylık Miray bebeğin nasıl öldürüldüğünün tanığı, daha nice bebeğin, kadının, gencin, yaşlının ölümünün tanığı olduğu gibi. Miray bebeğin katledilmesine dair onun yazdıklarının üzerine yazılacak tek bir fazla cümlem olmadığı için Zehra’nın yazısını bu köşeden paylaşmayı borç biliyorum.Kadınların tanıklığına saygıyla...
“‘Hayatta en çok ne istersin’ deseler, ‘anlaşılmak isterim’ cevabını veririm” der Sabahattin Ali. Bu duyguyu 5 Haziran’da başlayan ve bir türlü bitmek bilmeyen sokağa çıkma yasaklarında sahada çalışan birçok özgür basın emekçisi yaşıyordur. Büyük bir halk direnişini mağdur edebiyatıyla duyurmak istemeyen bizler, gözlerimizin önünde katledilen bebekleri, yaşlıları, anneleri, gencecik bedenleri yazdıkça yine de bu halkın bombalara karşı direniş zılgıtlarını duyun isteriz...
Miray bebek 27 Eylül’de doğmuştu, yani 4 Eylül’de ilan edilen ilk Cizre yasağında anne karnında 9 aylık bir bebekti. 9 gün süren yasakta alanda olan muhabirler olarak bebek ölümlerinin yanı sıra ‘direnişin çocukları doğdu’ haberleri geçiyorduk. Miray da o bebeklerden biriydi, o şanslı bebekler arasında yerini almıştı. 35 günlük Tahir Yaranmış, o günlerde Miray kadar şanslı değildi, Tahir ilk yasakta katledilmişti. Nur Mahallesi’nde bulunan camide Mehmet Emin Levent (19) ile birlikte bekletilen 35 günlük bebeğin cenazesi HDP’li milletvekillerinin günler süren yoğun çabaları sonucu beyaz bayraklı kadınların öncülüğünde yapılan yürüyüşle mahalleden çıkarılmış ve Kürdistan’da ilk beyaz bayraklı cenaze taşıma görüntüsü ise bu cenaze töreniyle başlatılmıştı.
O dönemde alanda olan gazeteciler olarak 35 günlük Tahir’in ve Mehmet Emin’in cenazelerinin mahalleden çıkarılma anlarını görüntülemiştik. Büyük bir cesaret örneğinin sergilendiği yürüyüşte, küçük Tahir’in ve Mehmet Emin Levent’in cansız bedenlerinden yayılan çürümüş koku 40 derecelik Cizre sokaklarında acı acı yayılırken, kadınların beyaz bayraklarını sallayarak çektikleri zılgıtlar ise direnişin ilk sembolü olarak arşivlerde yerini aldı. Yürüyüşün ardından mahallenin çıkışına vardığımızda bizleri bir cenaze aracı, onlarca akrep ve eli tetikte olan onlarca özel harekat timi karşıladı. Atılan sloganlar nedeniyle özel harekat timleri Tahir’in cenazesinin araca bindirilmesine kadar beklemeye tahammül edemedi. Ağır silahlarla kitle taranmaya başlanırken, Tahir’in babasının kucağında cansız oğluyla, korkudan kaçmaya başlayan kapısı açık cenaze aracının arkasından koşarak, tepeleme bir şekilde cansız bedeni araca attığı anlar hala aklımızda.
Yine ilk yasakta 10 Eylül’de sokağın karşısına geçerken kucağında bebeğiyle, 18 yaşındaki Zeynep Taşkın’ın vurulduğu gibi yere yığıldığı, ağlayan bebeği kurtarmak için koşan büyükanne Maşallah Edin’in de oracıkta vurulduğu sokakta iki kadın yerde saatlerce cansız yatarken, yaşanan korkudan dolayı küçük bebeğin ağlama seslerine kimse cevap olamamıştı uzun bir süre. Devlet güçleri bebekleri öldürmeye devam etmedi mi yine? Hala devam eden yasakla birlikte saldırılar daha da ağırlaştırılmadı mı? Ablukanın 7. gününde Cizre’de özel harekat polisleri tarafından vurulan 32 yaşındaki Güler Yanalak’ın karnındaki bebek de kurşunlanarak katledildi. Güler hala yoğun bakımda.
Oysa Silopi’de katledilen ve 7 gün sokak ortasında bekletilen 57 yaşındaki Taybet İnan’ın cenazesi daha dün sokaktan alınabilmişti. Taybet’in arkasında kana bulanmış beyaz bayrağı kamuoyunu derinden etkilese de Kürtlerin yaşadıklarına karşı derin bir sessizlik soğukluğunu koruyor. Doğmamış bebeklerin dahi düşman görüldüğü, kurşunlanarak katledildiği, işgali kadın bedeni üzerinden yaparak saldırmanın büyük kanıtı olan kadın iradesinin sokak ortasında bekletildiği, düşman görülen topraklarda halk direnişi devam ediyor.”
- “Aileyi koruma” lafının altından yine nefret ve düşmanlık çıktı! 08 Ekim 2022 00:45
- Başörtüsü istismarında at başı gidenler 06 Ekim 2022 04:28
- Bizi kim öldürüyor? 05 Ekim 2022 05:18
- ‘Sözleşmeden vazgeçmiyoruz’ demek ‘Tek adam yönetimini tanımıyoruz’ demek 21 Temmuz 2022 05:00
- Beşikten mezara rehineliğin adı: Çocuk yoksulluğu 15 Nisan 2022 00:55
- Emma’dan Emine’ye... 10 Mart 2022 23:56
- Kadın dostu postunda emekçi kadın düşmanlığının şahikası: Farplas 18 Şubat 2022 01:20
- ‘Küçüğün rızası’ diyen Bakan çocukların nafakasına göz dikti 11 Şubat 2022 00:00
- Cezaevlerine göz kulak olmak, dillerimizi koparamasınlar diye dil olmak... 28 Ocak 2022 05:00
- 6. Yargı Paketi tehlikesi: Nafaka hakkına saldırıda somut adımlar 07 Ocak 2022 04:54
- Geçen hafta yoksulluktan, çaresizlikten yedi çocuk öldü 24 Aralık 2021 05:00
- Asgari ücreti kadınlara lüks haline getirenler 10 Aralık 2021 04:52