Temenni yetmiyor
Fotoğraf: Envato
Hayatı parçalara bölen takvimsel zaman dilimleri ister istemez insanlarda umut ve beklenti yaratıyor. Özellikle yeni bir yıla girerken, bütün acıların, üzüntülerin, kötülüklerin, çirkinliklerin eski yılda kalmasını, yeni yılda böyle şeylerin hiç yaşanmamasını umut ediyor insanlar. Temenniler ağırlıklı olarak bu yönde. Ancak insanlara hayatı zehir eden olumsuzluklardan kurtulmak için temenniler kuşkusuz tek başına yeterli değil. Yeni bir zaman dilimine girince, sırf temenni edildi diye olumsuzlukların bir anda kendiliğinden ortadan kalkacağı beklenebilir mi?.. Hiçbir şey, ortaya emek koymadan kendiliğinden gerçekleşmez. Umut edileni gerçeğe dönüştürebilmenin yolu emekten geçer...
Girilen yeni dönemde her şeyin eskisine göre çok daha iyi olması adına parlak temennilerde bulunmak ama bunların hayata geçmesi için hiçbir şey yapmamak tuhaf bir alışkanlık. İyi hissettirici bir etki yarattıkları yadsınamasa da temenniler çoğunlukla, “Laf olsun torba dolsun” babında, adet yerini bulsun diye dile getirilen içi boş, soyut söylemler olarak kalmaktan kurtulamıyor. Oysa, mevcut durum ya da egemen olanla ilgili bir sıkıntı, şikayet, yakınma, vs. varsa, bunun gereğini yapmak yani bir değişim gerçekleştirebilmek için temennide bulunmak tek başına yeterli değil elbette. Değişim ve yenilenme umudu içeren temennileri gerçeğe dönüştürebilmenin, yalnızca emekle mümkün olabileceğini hiçbir zaman akıldan çıkarmamak lazım. Köhneyeni, eskiyeni, çürüyeni tarihin çöplüğüne atacak ve bunların yerine yeniyi, güzeli koyabilecek tek güç emektir.
Yeni yıla girerken futbolla ilgili iyi dilekler, umut dolu temenniler, parlak beklentiler de ağızlardan düşmüyor. Karşılaşmaların barış, dostluk, kardeşlik duyguları eşliğinde dürüst ve hakkaniyetli biçimde oynanmasını temenni ediyor herkes.
Dışarıdan böyle ahkam kesmesi, daha doğrusu atıp tutması kolay oluyor tabii. Ancak saha içinde mücadele başladığında erdemli yaklaşımdan ve vicdani duyarlılıktan eser kalmıyor. Kazanmak adına gözlerin döndüğü ortamda, “barış”, “dostluk”, “kardeşlik”, “dürüstlük” gibi kavramların adı bile okunmaz hale geliyor ve ahlaksızlık sınırlarına da girse, vicdanı da zedelese, herkes elinden gelen her türlü kozu(!)/tezgahı pervasızca sergilemekten zerrece geri durmuyor. Çünkü futbol, endüstrinin pençesine düşmesinden bu yana artık sadece “kazanmak” için oynanıyor. Ve ne yazık ki, kazananın varlığını sürdürebileceği ve giderek daha güçlü hale geleceği, bu nedenle de kazanmak adına çeşit çeşit entrikanın işin içine sokulduğu, eşitlikten, hakkaniyetten alabildiğine uzak acımasız bir cangıl ortamı söz konusu futbolda.
Böylesi bir karamsar tabloya karşın tümden umutsuz da değiliz elbette. Çünkü biliyoruz ki, farkındalık düzeyi yüksek ve mücadele kararlılığına sahip insanlar var olduğu sürece, değişim umudu hiçbir zaman kaybolmaz. Hayatı iyiye, güzele, doğruya taşıyacak ve soyut temennileri gerçeğe dönüştürecek olanlar da bu insanlardır...
Bütün bu gerçekleri göz önünde bulundurduktan sonra, biz de adetten geri kalmayalım ve 2016’nın insanlık alemine barış, özgürlük, eşitlik ve adalet getirmesini dileyelim...
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26