01 Ocak 2016 00:55

Geçen yıl, yurttan sesler korosu ve gazetecilik

Geçen yıl, yurttan sesler korosu ve gazetecilik

Fotoğraf: Envato

Paylaş

2016’ya girdik, ama hoş girmedik, itiraf edelim. 

Yeni bir yıl normalde hoşlukla, güzellikle, iyi temennilerle karşılanır; ama bizde o hal yok. OHAL var. 
Yurttan sesler korosu matem şarkıları söylüyor. 

2015 şiddet, korku, ölüm, çatışma ve gerilimlerin yılı oldu. 

Bu bilinçli olarak kurgulanan ve uygulanan bir devlet politikası gibi görünüyordu. 
Korku politikalarının tüm ülkede yaygınlaşmasında hiç hak etmediğimiz kadar kötü yapılan gazeteciliğin rolü büyüktür.

Gazeteciler 2015’te her zamankinden daha beter şekilde politik aktör oldular; kahramanlık destanı yazmakla saray soytarısı olmak arasında gidip geldiler.

Halka mektup yazmaları gerekirken, sürekli Başbakan ve Cumhurbaşkanıyla itişip kakıştılar, bireysel kavgalara tutuştular. Sen, ben, derken milletin acısını, sıkıntısını görmediler. 

Amerika’nın ünlü Columbia Gazetecilik Okulu prestijli bir dergi çıkartır. Bu dergi (Columbia Journalism Review-CJR), geçenlerde 2015’in en iyi ve en kötü gazetecilik örneklerini seçti. Bodrum’da karaya vuran cesedi Suriyeli göçmenlerin çektikleri acıların sembolü haline gelen Aylan bebek fotoğrafı yılın en iyi gazeteciliği seçildi. Fotoğrafı çeken DHA muhabiri Nilüfer Aydın da yılın en iyi gazetecisi. Aylan bebekten sonra bugüne kadar 100 Suriyeli göçmen çocuk daha boğularak öldü 2015’te. Ama Aylan’ın o fotoğrafı ikiyüzlü Batı’nın savaş mağduru insanlara karşı acımasızlığını ve duyarsızlığını ortaya koyan belge olarak tarihte yerini aldı. 

Columbia Gazetecilik Okulu dergisinin yılın en kötü gazetecilik örnekleri arasında sıraladığı şeyler arasında ise ABD’de polis şiddetini ve kitle katliamlarını doğru dürüst haberleştiremeyen medya vardı. Şöyle diyordu CJR editörleri: “Bu olayları habere dönüştürürken temel hatalar şüphelilerin yanlış tanımlanması, belli bir taraftan yana kaynak kullanımı, olayları protesto edenlerin yanlış (şiddet yanlısı gibi) temsil edilmesi, şiddetin kaynağını doğru tarif edemeyen gazetecilik, yanlış editoryal kararlar vebenzer hepimizi utandıran gazetecilik örnekleri.”

2015’te Türkiye’de yaşanan şiddet ve katliamların temsilinde de aynı gazetecilik hatalarını gördük. Gazeteciler olayları, durumları doğru tarif edemedi, yanlı yayıncılık yaptılar ve şiddetin kaynağını doğru aktarmadılar. Aktardıkları önemli haberlerin takibini yapmadılar. 2015’te gerçekten hak etmediğimiz gazetecilik pratikleriyle karşılaştık. En basitinden Özgecan Aslan olayını düşünün. Okul yolunda tecavüz edilip öldürülen genç kızın yüzlerce haberi yapıldı. İçinde seks, şiddet ve gözyaşı var diye reyting aldı, yasa bile çıktı Özgecan adına. Kötü mü? Değil elbette? Ama bugün Tarsus’ta evinden okuluna gidip gelen başka genç kadınlar daha mı güvenli? Tarsus’ta, şehrin dışındaki üniversite kampüsüne hava kararınca nasıl gidip geliyor öğrenciler? Neden Özgecan’ın ölümünden sonra bir süre çalıştırılan parasız okul servisi şimdi kaldırıldı? Yeni Özgecanlar olmaması için ne önlem alıyoruz? Araştırın, anlarsınız. Bu ülkede her şey göstermelik. Gazetecilik de. 
2016 için iyi şeyler dilemek isterim; diliyorum da. 

Ama öte yandan içine atıldığımız şiddet ve korku çemberinden kısa zamanda kurtulamayacağımızı ve bunda ihtiraslı siyasetçiler kadar şöhret meraklısı medya aktörlerinin de rolü olacağını görüyorum. Bu medya da, bu ülkenin halkları da daha iyi gazetecileri hak ediyor. 2016’da olayları ve durumları daha doğru tarif eden, sorumlu ve vicdanlı bir medya diliyorum kendimce. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa