Bu stratejiyle CHP AKP’nin anayasasını yazmasını önleyemez!
Fotoğraf: Envato
Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu önceki gün buluşup, iki buçuk saat süreyle konuştular.
Görüşmeden sonra yapılan açıklamalar; “Aman ne güzel oldu. Her konuda fikirlerimizi tartıştık”, “AB’ye uyumla ilgili düzenlemeler, eski Anayasa komisyonunun yeniden çalışmaya başlaması, bir içtüzük komisyonu oluşturulması ve 12 Eylül’den kalan düzenlemelerin Anayasa’dan çıkarılması”, konularında anlaştıklarını duyurdular.
Kamuoyunun beklediği başkanlık sistemi konusunda ise, CHP sözcüsü Koç, “Bu konuda Başbakan ayrıntıya girmedi ama genel olarak başkanlık sisteminden yana olduklarını söyledi” derken, aynı toplantıda bulunan AKP Sözcüsü Çelik ise; “Başbakan başkanlık sistemi konusunda ayrıntılı açıklamalarda bulundu” diyerek, bir AKP toplantı klasiği ile karşı karşıya olduğumuzu daha anayasa çalışmalarına başlamadan gösterdi.
Basınımız da yandaşıyla olmayanıyla bu görüşmeyi ve yapılan açıklamaları coşkuyla karşıladı; “Uzlaşma”, “mutabakat” gibi manşetlerle destekledi. Ama ne üstünde “mutabakat”, ne için “uzlaşma” olduğunu çok umursamadan.
BİZ BU TÜR AÇIKLAMALARI DAHA ÖNCE DE DUYMUŞTUK!
Gerek toplantıda sorunların ele alınışı, gerekse sonradan yapılan açıklamalarla yaratılan iyimserliğe baktığımızda ister istemez; "AKP yine aynı oyunu oynuyor, CHP de onun oyununa çanak tutucu olmanın müptelası olmuş" diyoruz.
7 Haziran seçimi sonrasında ortaya çıkan tablo üstünden yapılan AKP-CHP koalisyonu toplantılarında açıkça her toplantı sonrası “daha umutlu”, “Daha çok konuda anlaştık” havası verildi. CHP ve AKP sözcülerinin farklı açıklamaları bile şeffaflık, koalisyon çalışmalarının sürmesinin iyi yanı olarak gösterildi. Yani halk koalisyon çalışması yapılıyor, hükümetin programı tartışılıyor, hatta kimlerin bakan olacağı konuşuluyor sanıyorken, gerçekte iki partinin önde gelenleri, memleketin sorunlarının nasıl çözüleceği konusunda “geyik muhabbeti”, “beyin fırtınası “ yapıyormuş!
O zaman da toplantılardan sonra iki partinin sözcüleri de farklı konularda anlaştık-anlaşmadık derken, ülke sorunlarının tartışmada ileri noktalara vardıklarını, bunun bir hükümet kurulması için çok önemli olduğunu propaganda ederek, halkı uyuttular! Sonra anlaşıldı ki bir ay boyunca, her gün saatlerce süren tartışmalarda “Koalisyon kurulması laf olsun diye konulmamış”tı! AKP böylece daha 8 Haziran günü ilan ettiği yeni seçimi, 1 Kasım’da yapmak için CHP’nin bütün zaaflarından yararlanmıştı. 45 günlük “hükümet kurma süresi”ni, CHP’nin iş birliği eşliğinde koalisyon lafı etmeden bitirmeyi başardı. Sonrasını biliyoruz: 1 Kasım’da erken seçim!
Şimdi de AKP-CHP arasında başlayan oyun, o günkü oyuna çok benziyor. Ama bu sefer konu başkanlık sistemli anayasa!
SİSTEM BELİRLENMEDEN BİR ANAYASA YAZILABİLİR Mİ?
Çünkü; her anayasa sonuçta bir sistemin, yasa maddeleri olarak yazılmasıdır. Örneğin başkanlık sistemini kabul eden bir anayasa ile parlamenter sistemi esas alan bir anayasanın belki kimi “başlangıç” ve “rutin” maddeleri dışındaki her maddesi farklı biçimlerde yazılacaktır. Bu yüzden de CHP parlamenter sistemi, AKP başkanlık sistemini savunurken yeni bir anayasa yazma iddiasıyla ortaya çıkıp, görüşmeler yapmasının, bırakalım çelişkili olmasını anlaşılır dayanağı yoktur. Bu yüzden de bir anayasa yapılacaksa ve herkes bu temel konularda ısrar edecekse burada ya halkı oyalama ya da daha uygun bir zamanda bu girişimi, farklılaştıracak bir biçime dönüştürmek için taraflardan en az birinin gizli bir ajandasının olması gerekir. Ama AKP’nin hazırlıklarına baktığımızda, o bu oyunu sonuçta kendi amacına varmak için kullanacak görünmektedir. Örneğin birçok maddede anlaşıldığı görüldüğü ama başkanlık sisteminde anlaşılamadığı durumda, kendisi için uygun bir zamanda masaya tekmeyi vuracaktır. Diğer partilerden koparacağı 15 dolayındaki milletvekili ile AKP, artık örneklerini 1 Kasım seçimi öncesinde gördüğümüz tehdit, şantaj, rüşvet... her yolu kullanarak, artık önlerine “Ne getirilirse ona evet” demeye hazır hale getirilmiş kamuoyunu referandumla başkanlık sitemini kabule zorlayacaktır.
Böyle bir süreci yönetecek gücü ve imkanı elinde bulunduran AKP’nin başkanlık sistemi içermeyen anayasayı bu saatten sonra kabul etmeyeceği artık tartışılmazdır.
Bu yüzden, yeni anayasa görüşmelerini AKP, kendi amacına varmak için bir manevra olarak kullanacaktır. CHP’nin bu oyuna bu kadar hevesli olması da olsa olsa artık AKP’nin oyununa düşmeyi müptelalık düzeyine getirmiş olmasıyla açıklanabilir.
HDP OLMADAN YENİ BİR ANAYASA OLMAZ!
Diyelim ki, CHP AKP anlaştı ya da anlaşamadı ama bir anayasa yazıldı, Meclisten de geçti. Bu anayasa yeni bir anayasa olur mu?
Bu köşede birkaç gün önce belirtildiği gibi “olmaz” yanıtını veriyoruz. Çünkü yeni bir anayasayı bugün zorlayan şey, başkanlık ya da parlamenter sistem olması değil, önemli konu Kürt sorununun demokratik çözümüdür ve bugün bu sorun tartışması “özerklik”, “öz yönetim” konusuna yanıt vermeyen, bu sorunların çözümünün önünü açmayan bir anayasanın ne yeni olması ne de halkların birliğini sağlayan bir “toplum sözleşmesi” olması söz konusu olabilir. Bu yüzden de HDP’nin dışlanması böylece “milli ve yerli bir anayasa” yapmaya yönelmek, elbette ki yeni anayasa talebini sadece daha güçlü bir talep haline getirebilir. Kaldı ki bu sorun CHP bakımından da ayrıca önemlidir. Aksi halde AKP ve MHP’nin iş birliği karşısında CHP sadece etkisiz bir muhalefet olarak kalır.
Bu yüzden CHP bugünkü stratejisiyle, “Başkanlık sistemine karşıyım” demeye devam etse de AKP’nin adım adım kendi anayasasını yapmasının yolunu temizleyen bir parti olmayı aşamayacaktır.
Umalım ki, 2016 sermaye ve sermaye partilerinin oyunlarına gelmediğimiz, emek ve demokrasi mücadelesinin daha ileri gittiği bir yıl olsun!
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47