2015’ten kalan bakiyeyle...
Her yılın bir sonraki yıla yaşanmamışlıkları devretmesine alıştık. Eskisinden ne gördük ki yenisinden görelim? Deriz. Yeniyi eskinin üzerine inşa edemeyeceğimiz de kesin.
Yeniyi kurmak yıkmakla olur. Eskiyi devirmekle olur. Ne zaman eski yılı deviririz o zaman yeniyi kurarız. Yalnızca rakamları devirmek yetmiyor. Ne oldu 2015 bitti. 2014 de bitmişti. Önceki yıllar mı? Zaten tarih oldu. O yılları deviremediğimiz içindir ki bunca çektiklerimiz. Rakamlar deyince biliyormusunuz 2015 yılında katliamlarda yitirdiğimiz canlarımızın 3 (üç) katını da iş cinayetlerinde verdik.
3 kat deyince bazen algılanmıyor, döküm verelim: 2015 yılında 1704, 2014 yılında 1886, 2013 yılında 1235, 2012 yılında 878 iş cinayeti işlendi. Kadın erkek çocuk işçiler aramızdan ayrıldılar 2016 yılını göremeden… Üstüne katliamlarda yitirdiklerimizi ekleyin. Ekleyin kadın cinayetlerini, ekleyin tıka basa dolu hapishanedekileri ekleyin işsiz ya da hapisteki gazetecileri ekleyin sansür denen illeti, ülke tam bir mezbaaya dönmüş. Sorumlu yok (muş) Bir tek devlet yetkilisi yani muhtarından, bakan, başbakanına kimse sorumlu değil ki bir tek istifa eden yok. Bu nasıl adalet, nasıl demokrasi, bu nasıl bir ülke?
Mevcut iktidarı toplumun en az yüzde 50’sinin sevmediği ama deviremediği, toplumun yüzde 49.5’inin severek ya da sevmeyerek desteklediği bir ülkede çıkarlar bölünmüş, acılar bölünmüş, duygular bölünmüş...
Bir fotoğrafçı olarak şimdiye kadar görmediğim ve çekmediğim acı, göz yaşı, kan ve katliama hem tanık oldum hem de çekmek zorunda bırakıldım. Benim açımdan 2015 yılı böyle geçti. 2016 yılından da bir beklentim yok. Tanık olduklarımı belgelemekten, göstermekten paylaşmaktan başka…
Derdim ne mi?
Çiçek, doğa sevginin fotoğraflarını çekmek. Oysaki fotoğrafçı neyi yaşıyorsa onları gösterir. Ya da çağının tanığı sorumluluk duyan fotoğrafçılar diyelim.
Geçen yıldan bakiye kalan sorunlar artarak sürüyor, o halde fotoğraflarımızın dili de gittikçe sertleşecek. Objektiflerimiz iş cinayetlerinde, Kürt halkının üstünde, hapishanelerde, kadın cinayetlerinde, çevre doğa ve yaşam alanlarının talan edilmelerinde, üniversitelerde kısaca hayatın kavgasında emekle, ekmekle direnişle sürecek…
Evrensel'i Takip Et