Gerçek kameranın konduğu yerde başlıyor

2015’in son haftasında hem Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü, hem de Gazetecileri Koruma Komitesi gazetecilerin can güvenliği ile ilgili yıllık raporlarını yayımladı. 2015 yılında dünyada 70’e yakın gazeteci, gazetecilik yaparken ve habercilik faaliyetlerinden ötürü öldürülmüş. Raporlarda, gazetecilik açısından en tehlikeli yer olarak haliyle Suriye yer alıyor. Geçtiğimiz aylarda gelen haberlere bakılacak olursa, Türkiye de IŞİD muhalifi Suriyeli gazeteciler için hiç güvenli değil. 

Suriyeli gazeteci ve belgeselci Naji Jerf 27 Aralık günü Gaziantep’te sokak ortasında öldürüldü. IŞİD’e muhalifliği ile tanınan Jerf, bir süredir Gaziantep’te yaşıyor ve yeni belgeseli üzerine çalışıyordu. Vurulmasaydı ertesi gün ailesi ile Fransa’ya gitmeyi planlıyordu. Ölüm haberi yayılır yayılmaz IŞİD sosyal medya hesapları üzerinden cinayeti kutladı. Faillerin bulunacağı ise şüpheli. 

Jerf’in üzerinde çalıştığı belgesel, ‘Rakka Sessizce Katlediliyor’ (RBSS) isimli aktivist grubun hikayesine odaklanıyordu. Bu yıl uluslararası basın özgürlüğü ödülüne layık görülen RBSS, Rakka’dan uluslararası kamuoyuna bilgi aktaran, IŞİD’in ‘halk bizimle mutlu’ propagandasına karşın ağır insan hakları ihlallerine dair haberler yapan bir grup. Jerf hem RBSS’nin bu çabalarına kamerasıyla tanıklık etmiş hem de Rakka’da IŞİD tehdidiyle çok zor şartlar altında çalışan aktivistlere gazetecilik eğitimi vermiş. Yazık ki, Naji Jerf peşinde olduğu ve onu Gaziantep’e sürükleyen belgesel gerçekliğin bir parçası oldu. Hakikatin bir parçası olmadan hakikate ulaşılabilir mi sorusunu da bize bıraktı. Gerçeğin karakterini her şeyden önce kameranın ve mikrofonun konumlandırıldığı yerin belirlediğini de bir kez daha hatırlattı.

 ‘BEN CESURUM, ÇÜNKÜ OĞLAK BURCUYUM’

Geçtiğimiz hafta Hürriyet’ten İsmet Berkan’ın ‘Sur izlenimleri’ epey ilgi gördü. Berkan’ın aktardıklarını gazetecilik, hatta halkla ilişkiler açısından dahi ciddiye almak oldukça güç. Adı Kabataş meselesiyle özdeşleşen Berkan’ın Sur’a gönderilmesi sembolik açıdan analiz edilebilir. Ancak Hürriyet’in bu izlenimlere dayanan manşet metinlerinin tek kıymeti Evrensel, İMC TV, JinHa gibi mecralar için sahadan bildiren gazetecilerin gazetecilik pratiğinin ışıltısını bir kez daha göstermiş olması. Biz Sur’un, Cizre’nin, Dargeçit’in sesini özel harekat araçlarının yanı başından değil, yerinden edilen, yaşam, eğitim, hareket hakları ellerinden alınan insanların, telef edilen hayvanların yanı başından yapılan haberler, geçilen görüntüler sayesinde duyuyoruz. Oralara ses açılınca duyduklarımız, gördüklerimiz tarafsız bölgelerde her akşam el üstünde ağırlanan güvenlik uzmanlarını, kürsülerden terör örgütü diye bağıran politikacıları hiçleştiriyor.  

Sosyal medyada geçen hafta dolaşıma giren, Diyarbakır’da Hayat TV mikrofonuna konuşan 7-8 yaşındaki çocuk mesela. Otuz saniyede bir dünyayı anlatıyordu kameraya. 

Muhabir: Evden çıkarken korkuyor musun? Annen sana ne diyor?

Çocuk: Diyor, Allaha emanet ol. Ben cesuram, benim burcum Oğlaktır, cesuram ben. Bana bişey olsa da, hiç bi’ şey olmiyi.

Muhabir: Bizi senin yaşıtların da izliyor. Burada ne olup bittiğini anlatsan onlara, ne söylersin?

Çocuk: Onlar anlamazlar. Gelsinler Diyarbakır’ın halini görsünler, anlasınlar. 

Çocuk Diyarbakır’ın içinde bulunduğu durumun uzaktan anlaşılamayacağından emin. Ekranın öbür tarafında anlamaya dönük bir irade var mı, bundan da şüpheliymiş hissini veriyor. Gelsinler görsünler derken kimsenin gerçekten gelip göreceği yok diye düşünüyor belki de. Haksız da sayılmaz. Gelip gören de özel harekat aracının içinden görüyor. Çocuğun gözlerinde sitemden çok kararlılık ve cesaret var. Cesaretinin kaynağını Oğlak burcu olmasıyla açıklaması manidar. 
Oğlak burcu olmak öyle basit bir iş değil. Pek çok Kürdün doğum tarihi nüfusa türlü nedenlerle 1 Ocak olarak kaydedilmiştir. Eskisi gibi olmasa da, bu durum Kürtlerin önemli bir bölümünün Oğlak burcu olmasını açıklıyor. Hayat TV’ye konuşan Diyarbakırlı çocuk gerçekten 22 Aralık - 20 Ocak tarihleri arasında doğmuş olabilir. Ancak cesaretini Oğlak burcu olmasına atfetmesi başka cesur Oğlaklar tanımış, onlarla büyümüş olmasıyla alakalı olmalı.   

Bu çocuğun otuz saniyede anlattıkları, gösterdikleri televizyon stüdyolarında oturup saatlerce konuşanların söylediklerinden çok daha katmanlı, çok daha anlamlı, çok daha gerçek. Gerçek orada, sesi var, görüntüsü var. Ona dönecek bir kamera olsun yeter ki.

Oğlak burçları kadar cesaretimizin olacağı, cesaretten umutlanacağımız bir yeni yıl dilerim. 

Evrensel'i Takip Et