07 Ocak 2016 00:50

Maazallah bilim

Maazallah bilim

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Nobel Kimya Ödülü’nü Türkiye’de doğan, ABD’ye göçen ve bilim hayatına ABD’de başlayan hocamız kazandı. Bizim devletliler hemen bunu oya çevirmek için harekete geçtiler. Özel davetler, resmi ziyaretler. Hoca “Bana burada bir görev teklif ederler, hayır diyemem diye korktum” diyerek başarıya beleşten konmak isteyen zihniyetten çekindiğini açıkladı. Ama daha baştan “Ben ödülü Atatürk’e hediye edeceğim” diyerek bu teklif işinin önünü kestiğini bilmiyordu. Bu ülkede bu tip şeyler ölmüşlere değil yaşayan devletlilere armağan edilmeliydi ki işe yarasın.

Ülkemizde bilim, “Proje başvuru evrakınızda proforma faturanın elektronik kopyası eksik, projenizi reddediyoruz” diye, içeriğine bile bakmadan proje desteğini geri çeviren TÜBİTAK ve benzer bazı kuruluşların desteği(?) ile esas olarak üniversitelerimizde yapılmaya çalışılıyor. Hoca başına düşen yaklaşık 60-100 öğrenci, sabah 8’den gece 10’a kadar derse girmekten başka bir şey yapamayan hocası ile doğu üniversitelerimizin, bırakın bilimsel çalışma yapmayı, lise düzeyinde öğretim verebildikleri dahi şüpheli. 

Rektörleri, hangi oyu alırsa alsın, mevcut siyasi düşünceye uyan ya da uyuyormuş gibi yapanlar arasından seçildi, seçiliyor. Atanmış rektörler aşağı doğru yapılanmayı da bu uyum(?) içerisinde yapmak zorundalar. Yeni başvurularda partili referansı bilimsel referanstan daha değerli. 

Kendisini korumayı başarabilmiş ve dünya çapında tanınan başarılı bir kaç devlet ve özel üniversite ise yoğun saldırı, tank, top, tüfek tehdidi altında.

Şimdi doçentlik sınav ön şartlarını değiştiriyorlarmış. Yasalar, yönetmelikler, uygulama esasları, daha başka ne değişirse değişsin, eğer bir ülkenin bilimsel kuruluşunun bu günkü iktidar tarafından atanmış başkanı, o kurumun çalışanları, bilim adamları(??) bir gün siyasi faaliyetlerinden dolayı hapse atılıyorsa, atanmış malum üniversite rektörleri terör örgütü üyesi olmaktan yargılanıyorsa, bu gibi insanların yönetimindeki bilim dünyasından ne beklenir.  

Neyse ki Aziz Hoca gibi hocalar, “Eyvah bana da bir şey teklif edilir” korkusu ile laboratuvarlarında saklanıyorlar. Bunların eline geçerlerse maazallah.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa