Sedat Peker yine tehdit mesajı yayınlamış. Geçen sefer HDP’yi tehdit etmişti, AKP’ye destek için Rize’de yaptığı mitingde. Bu kez de aydınları tehdit ediyor.  Barış için çağrı yapan binden fazla aydını. “Devlet işlemez hale gelirse oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız” diyor.
Tehdidi ciddiye mi almalı, yoksa hakkında senelerce hapsi gerektiren suçlardan ötürü yargılanan ve beş seneden fazla tutuklu kalamayacağı yasa hükmü nedeniyle tahliye olan birinin yeniden içeri girmemek için iktidara yaranma çabaları olarak mı değerlendirmeli?
Sedat Peker’in tehdidi, iktidarın son aylardaki icraatı ile birleşince, insanın aklına 12 Eylül öncesi günlere mi dönüyoruz sorusu da gelebilir. Yetmişli yıllarda da iktidar, işçi sınıfı, emekçiler ve gençliğin yükselen muhalefetini bastırmak için, “Son Türk devleti tehlike altında” diyerek milliyetçi gençleri kontrgerilla vasıtasıyla aydınlara, işçilere, devrimci gençlere saldırtmış; Doğan Öz, Cavit Tütengil, Abdi İpekçi gibi aydınlar, Kemal Türkler gibi sendikacılar suikastlar sonucu öldürülmüş, ölümler beş bin küsur sayılara ulaştığında, güya halkın can güvenliğini korumak için asker darbe yapmıştı. Darbecilerin yaptıklarını ise hatırlatmaya gerek yok. Herkes biliyor. Bugünlere darbe sayesinde geldik. Suriye, Lübnan, Irak gibi bir Ortadoğu ülkesi olduk. Saddam, Esad, Mübarek idaresini kurmaya çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız. Sedat Peker’in AKP’yi destekler bir mevziden ikinci kez tehdit savurmasına AKP kanadından bir tepki gösterilmiyor. AKP, MHP tabanını kendine çekmek için Tuğrul Türkeş’ten sonra Sedat Peker gibilerini de kullanıyor diyenler olabilir. Muhtemeldir de…Fakat, bu durumda, o kesimlerden  yöneltilecek en ufak bir şiddet olayında AKP bu fiilin siyasi sorumlusu, azmettiricisi olur. Tıpkı, IŞİD ile ilişkilerinden ötürü, katliamlara dönüşen IŞİD eylemlerindeki siyasi sorumluluğu gibi.
Bir de işin hukuki boyutları var. İkinci kez savrulan açık tehdit karşısında savcılar ne yapıyor? Bugünlerde, öldürülmeden önce Hrant Dink’e yapılan tehditler üzerine soruşturmalar açılıyor, iddianameler hazırlanıyor. Ama, bu iş Hrant öldürüldükten, yani iş işten geçtikten yıllar sonra yapılıyor. O günlerde de Hrant Dink MİT elemanlarınca tehdit edilirken, girdiği duruşmalarda adı sanı belli kişilerce taciz edilirken, gazetesinin önünde gösteriler yapılırken savcılar ve polis kılını kımıldatmamıştı. Savcılar, Sedat Peker’in tehditleri için de bir aydın öldürüldükten sonra mı işlem başlatacak?
Savcıları göreve çağırıyoruz.  
Aydınlar öldürülmesin.
Siyasi nedenlerle kimse öldürülmesin.
Çocuklar öldürülmesin.
Kadınlar öldürülmesin.

Evrensel'i Takip Et