15 Ocak 2016 01:00

Sıfır/lama veya çatlak ses sorunu

Sıfır/lama veya çatlak ses sorunu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sıfır sayı sayılır mı?
Sıfır bir değer sayılır mı?
Sıfır; her şeye giren, her şeye karışan boş bir eleman mı?
Boşluğu bile mi tanımlıyor? Yoksa boşlukla mı tanımlanıyor?
Ruhlar alemini bile bir büyük boşluk mu tanımlıyor?
Davutoğlu sıfırı çok seviyor. “Sıfır sorun” söylemiyle yükseldi. Şimdi, başbakanlığı sıfırlıyor. Başbakanlık her geçen gün sıfırlanınca başkanlığa ihtiyaç oluyor. Adorno, faşizm aslında babalı toplumun değil babasız toplumun çocuğudur diyordu. Karakter araştırmasını da ekleyiveriyordu: Otoriteryen, her güce boyun eğen, gücü bulunca da boyun eğmeyene sallayan kişilik.
Kişilikler de sıfırlanabilir bir şey mi? Geriye kişiliksizlik mi kalır? O da mı bir kişilik veya kişisizlik sayılır?
Bu sıfırın hikmeti bir çözülebilse bire ihtiyaç kalmayacak mı?
Erdoğan sıfırlama konusunda daha iddialı. Kendine göre önce İsrail’i sıfırladı, sonra Mısır’ı, Irak’ı, Suriye’yi… Sırada Rusya ve İran var. Atatürk Orman Çiftliği sıfırlandı.
Kemalizm nasıl sıfırlanabiliyorsa, asker nasıl sıfırlanabiliyorsa the Cemaat de sıfırlanabilir gibi gözüküyor.
Fehmi Koru da öyle. Abdullah Gül de öyle. Arınç da öyle.
AA dünden sıfırlandı. TRT sıfırlandı. Sessizliği bozan birkaç gazeteci de sıfırlandı.
Aydınlar çoktan beri, hele de 12 Eylül’den sıfırlandı.
Sıra çatlak ses çıkaran birkaç Kürt’le birkaç çatlak akademisyende.
Kürt sorunu sıfırlanınca, geriye olmayan Kürt kardeşlerimiz kalacak. Uslu uslu sus pus oturacaklar. Ulu Hakan ne takdir ederse, onunla yetinecekler. “Müslümanlık” sıfırlayacak geriye kalan ne varsa, Selefilikte Kürt kardeşlerimizle ortaklaşacağız.
Hepimiz, Müslüman’ız. Hatta Kürtler Türklerden de dindar sayılır. Sıfırlarız geriye kalan ne varsa, Ehlisünnet’te hemhal oluveririz.
Diyanet İşleri Başkanı, Sünnilerin baş temsilcisi, Sünni mezhepçiliğinin en önde gideni Görmez görmez başka ne varsa. Ehlisünnet’te buluşuruz. Gerisi kırmızı çizgidir. Ehlisünnet dışındaki baştan günahkar, hatta din dışıdır, sıfır hükmündedir, yok hükmündedir, varsa da sıfırlanmaları uygundur.
Selefiler ne söylüyor derseniz onlar da aynısını söylüyor.
Şia sıfırlanmalı, Suudilere, İsrail’e (Hz. İbrahim soyuna) yakın durmalı.
Sıra zaten sesi 12 Eylül’de kesilmiş, YÖK ile kesilmiş olan üniversitelerde. Üniversite usulen özerk ve zorunlu olarak çok sesli olmak zorunda, birkaç çatlak ses ne yapsan çıkıyor. Çatlak sesler sıfırlanıp İlahiyat’ta birlik olunmalı.
Hem dinden daha doğru ve daha kutsal ne olabilir ki?
Bilim dediğin zaten kutsalı biraz tanımazlık ediyor. Zaten uhrevi olanla değil de dünyevi olanla çok uğraşıyor. Aya gidildi de ne oldu sanki?
Uzayı anlasak ne olacak?
Bahçeli, az vuruyorsunuz, biz olsak daha fazla çatlak sesi vururduk diye hayıflanıyor.
Türk-İslam sentezi buluşuyor. Müslüman olmayan Türk olamaz, Türk olmayan Müslüman olabilir.
Geriye ne varsa, Ehlisünnet dışında, Türk-İslam dışında ne varsa sıfırlanabilir.
Hüküm hükümdara aittir, gerisi hükümsüzdür.
Bilim, akıl, üniversiteler Türk-İslam olanın yanında zaten hükümsüzdür.
 “Cumhur” sıfırlanınca geriye “başkan” kalıyor. Okullar üniversiteler sıfırlanınca geriye tekkeler medreseler kalıyor. Liyakat sıfırlanınca kayırmacılık kalıyor. Ahlak sıfırlanınca geriye hırsızlık kalıyor. Bilim sanat hukuk etik sıfırlanınca geriye ne kalıyor acaba?
Büyük bir cehalet ve gerilik mi?
Sıfır sıfıra bölünemiyor mu?
Sıfır sıfıra bölünürse sonucu bir mi olur sıfır mı?
Sıfır hipotezi de ne oluyor?
Ya bir hipotezi?
Üniversiteler hangisine daha yakın? Sıfır hipotezi, arada bir farkın olmadığını ifade ediyorsa, dinlere göre, Başkana göre doğrusu sıfır hipotezidir.
Farklı olan bozuyor birliği, üniversitelerdeki çatlak sesler sıfırlanmalıdır.
Kıyamet dünyanın, somut varlığının sıfırlanması değil mi?
O halde kıyamet giderek yaklaşıyor.
Devrimler yakındır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa