Alman turistler bilinçli mi seçildi?
Fotoğraf: Envato
Salı günü Sultanahmet’te terör örgütü IŞİD tarafından gerçekleştirilen intihar saldırısında 10 Alman vatandaşı hayatını kaybetti. Bu alçakça saldırı doğal olarak Almanya’da geniş yankı yarattı.
Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, acil bir şekilde Türkiye’ye giderek mevkidaşıyla bir araya geldi, saldırı konusunda bilgi aldı, olay yerini ziyaret etti.
İntihar saldırısında hayatını kaybedenlerin 10’unun da Alman vatandaşı olması doğal olarak, terör örgütünün Alman turist grubunu bilinçli seçip seçmediği sorusunu beraberinde getiriyor.
Neden Alman turistler?
Soruya yanıtı İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere İstanbul’da verdi: “Saldırı bilinçli olarak Almanlara yapılmadı.”
Başka bir değişle, İstanbul’daki terör saldırısında 10 Alman’ın ölmesi bir tesadüfmüş!
Peki tesadüf olduğunu nereden biliyoruz? Katliamı yapan intihar bombacısı böyle bir not mu bırakmış? Güvenlik birimlerinin elinde bunu doğrulatacak somut bulgular mı var?
Hiç biri yok. Ama buna rağmen bakan “Alman grup bilinçli seçilmedi” diyebiliyor.
Açıktır ki, bakan hiç bir somut veriye dayanmadan sadece kendi niyetini ifade etmiş ve bunun üzerinden politika geliştirmiştir.
Halbuki, son bir kaç aydır olup bitenleri yan yana koyduğumuzda bakanın dediğinin aksine, Almanların bilinçli seçilme ihtimalinin daha güçlü olduğu görülüyor.
Birincisi: 13 Kasım’da Paris’te yapılan ve 130 insanın canına mal olan terör saldırısı aynı zamanda Almanya-Fransa milli maçlarının olduğu sırada gerçekleştirilmişti. Saldırganlardan ikisi stadyuma girmeye çalışmış, giremeyince dışarıda kendisini patlatmıştı.
İkincisi: Paris Katliamı’ndan bir hafta sonra Hannover’de oynanması planlanan Almanya-Hollanda milli maçı, “çok somut tehdit” nedeniyle bugün “Almanlar hedef değildi” diyen
de Maiziere tarafından iptal edilmişti.
Üçüncüsü: Ağustos ortasında Almanca bir mesajı yayımlayan terör örgütü, Başbakan Merkel’i ve Almanya’yı Afganistan’da savaşı desteklediği ve peşmergeye silah yardımı yaptığı için intikamla tehdit etmişti.
Bu üç olayın kendisi bile, “Hedef Almanlar değildi” deyip işin içinden çıkmanın öyle kolay olmadığını gösteriyor.
Bunlara bir de, Almanya’nın Suriye’de görev yapmak üzere İncirlik’e asker ve Tornado uçaklarını göndermesini, NATO bünyesinde özel görev alınmasını eklememiz gerekiyor. Federal Hükümet, bölgedeki paylaşım mücadelesinde daha etkili politika yapayım derken Alman halkını açıktan terörün hedefi haline getirmiştir.
İçişleri Bakanı de Maizire, “Almanların ölmesi tesadüftür” derken bir yandan içeride hükümetin izlediği militarist dış politikaya tepkilerin önüne geçmeyi amaçlıyor, diğer taraftan ise Türkiye ile ilişkilerin gerilmesini engellemek istiyor.
Yani bir taşla iki kuş hesabı...
Sadece de Maizire değil, hükümet partilerinin yetkilileri de AKP Hükümetinin terör örgütü ve Suriye politikasına toz kondurmuyor. Çünkü, sığınmacıları engelleme adına AKP ile girilen pazarlık, ekonomik ve siyasi bakımdan Türkiye rejimine desteği gerektiriyor.
Muhalefet partileri Yeşiller ve Sol Parti, 10 Alman yurttaşın Almanya ve Türkiye’nin yanlış politikalarının kurbanı olduğunu dile getiriyor, ancak duyan az.
Normal koşullarda, Merkel’in ve de Maiziere’nin Erdoğan’ın ve Davutoğlu’nun yakasına yapışıp İstanbul’un göbeğinde nasıl olur da turist olarak giden yurttaşlarının can güvenliğinin sağlanmadığını, terör örgütüne neden bu kadar müsamaha edildiğini sorup sorgulaması gerekiyordu.
Ama hükümet bunu yapmak yerine, “Almanya ile Türkiye’nin teröre karşı omuz omuza mücadele edeceği”nden (Kölner Stadt-Anzeiger) dem vuruyor. Hem de saldırıdan sonra Türkiye tarafından yapılan bir çok çelişkili açıklama olmasına rağmen...
Cumhurbaşkanı saldırganın Suriyeli olduğunu açıkladı, sonra Suudi Arabistanlı çıktı. Bu yetmedi, patlamayla ilgili yayın yasağı getirildi.
Olayın üzerinden bir kaç saat geçmeden, IŞİD resmen üstlenmediği halde Erdoğan ve Davutoğlu’nun sonuçları açıklaması karşısında Almanya halen şaşkın.
Ne de olsa sonuca bu kadar hızlı ulaşmak, ancak önceden var olan bilgilerle mümkün.
Özetle: İstanbul’da 10 Alman yurttaşın alçakça öldürülmesi sonrasında Alman ve Türk hükümetleri birbirlerinin ayaklarına basmamaya özen göstermişlerdi. Devletler arasındaki çıkarlar ve ilişkilerin yurttaşların canından daha kıymetli olduğu konusunda tam bir görüş birliği var.
Bundan teröre karşı etkili bir mücadelenin çıkmayacağı açıktır. Tersine, çıkarlara dayalı, birbirine bağımlı hale gelen ilişkiler sarmalında, terör örgütü cinayetlerini daha kolay sürdürecek gibi görünüyor. Gelinen aşamada her an her yerde eylem yapma kabiliyeti kazanan terör örgütüyle gerçek anlamda mücadele, başta Türkiye olmak üzere bütün emperyalist ülkelerin bölge politikalarını sorgulamaktan geçiyor.
- Almanya seçimlerine doğru: Muhafazakarlar aşırı sağcılaşıyor 31 Ocak 2025 04:47
- Avrupa Trump’a karşı durabilecek mi? 24 Ocak 2025 04:15
- 2. Trump döneminde Avrupa'yı neler bekliyor? 17 Ocak 2025 04:58
- Avusturya'dan Güney Kore'ye siyasi krizler ne anlama geliyor? 10 Ocak 2025 04:08
- Almanya ABD’nin arka bahçesi mi? 03 Ocak 2025 04:54
- Avrupa 2024-25: Krizler, çelişkiler ve mücadele 27 Aralık 2024 04:19
- Romanya seçimleri, TikTok ve AB'nin demokrasi anlayışı 20 Aralık 2024 05:25
- ‘Suriyeliler gitsin mi, kalsın mı’ tartışması üzerine 13 Aralık 2024 04:24
- Avrupa'da 'siyasi kriz' hayaleti dolaşıyor 06 Aralık 2024 06:40
- Almanya'yı savaşa hazırlıyorlar 29 Kasım 2024 06:45
- Kiev'deki hesap Moskova'ya uyacak mı? 22 Kasım 2024 04:30
- Bir Almanya gerçeği: İşçilere yoksulluk, CEO’lara zenginlik 15 Kasım 2024 04:12