Su meselesi
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Memleket sathında gelişen irili ufaklı bilumum olaylara bakılırsa, taa fi tarihinden beri peşinden tazı misali koştuğumuz “muasır medeniyet”i önce kuyruğundan, şimdilerde de boynuzundan yakaladık elhamdülillah!
Nitekim mesela bir zamanlar şu ya da bu nedenlerle kendilerince “Su akar, Türkler bakar” deyiminin zelilce hükmünü verenlerin bu tavrı, bugünlerde “Su akar, Türkler yapar” formatıyla giderek yaygınlaşıp bir bakıma düşman çatlatacak kertede ters yüz edildiyse; demek ki bunun sevabını şu anda “yeni Türkiye”nin dümeninde oturan, daha da doğrusu bu geminin kaptanlığını on küsur yıldan beri “usta”ca manevralarla sürdüren devletlularımıza, ehh bittabii ki ona “reis” lik eden kadrolara borçluyuz, maşallah!
Suların boş yere akıp gittiği “eski Türkiye”nin pabucunu dama fırlatıp, bunun yerine ülkenin her tarafını barajlarla donattığımızı, iki gün önce cumhurumuzun “reis”inin etrafına topladığı sayısız bakan, bürok-rat ve onların mütemmim cüzü niteliğindeki her şeye maydanoz, her derde tere konumundaki “danışman”larla birlikte halkımızın hizmetine sundukları bilmem kaç tane yeni hidroelektrik santral (HES) projelerinin gerçekleşmesiyle, bundan kellim memleketimizdeki nehirlerin, çayların, derelerin gari eskisi gibi oradan oraya, buradan şuraya kendi keyiflerince akıp gidemeyeceklerini, “affedersiniz” tıpkı deli danalar misali sağa sola saldırıp “terör” estiremeyeceklerini, kısacası bu “azgın” suların “gem”lerinin “yeni Türkiye”de kesinlikle zapturapt altına alındığını, buralardan elde edilecek enerjiyle “ampül”lerimizin ülkenin her tarafını çok daha fazla aydınlatmaya devam edeceğini, tüm televizyon ekranlarından anında, “canlı” yayınlarla izleyip, dolayısıyla mutlu olduk çok şükür!
Aslında yine bir zamanlar, yani “eski Türkiye”de suların boş yere akıp gitmemesi için, adı, öceleri “Çoban Sülo”, akabinde “Morrison Süleyman”, daha sonraları da “Barajlar Kralı” olarak “tescil” edilen ve zaman tüneli boyunca kah başbakan, kah cumhurbaşkanı, arada bir de siyah fötr şapkasını bilmem kaç kez alıp vınladıktan sonra yine de bir “formül”ünü bulup, dolayısıyla ister istemez terk ettiği bu “koltuk”lara, bu “yüce makam”lara sil baştan gerisin geri dönen Demirel’in, bu “gel-git” hesaplarıını bir tarafa dehleyip, öte yandan da hani yiğidin hakkını vermek gerekirse, bu “su akar,Türkler bakar” hükmünü zihinlerimizden silip süpürmek için bu uğurda sarfettiği gayreti unutmamak gerekir...
Buna rağmen, gelenin gideni nerdeyse mumla arattığı bu bizim diyarlarda; iki damla yağmurun, uyduruk bir tipinin hemen akabinde caddelerimizi, meydanlarımızı, evlerimizin bodrumlarını göle çeviren, dere yataklarındaki imarlı gecekondularımızı yıkıp yerle bir eden o eski sellerin yerinde artık yeller esiyor! Sularımızın yuları gari bizim ellerimizde!
Mesela, örneğin ülkemizin doğu ve güneydoğusunda yıllar yılı çağlayıp akan gerek Fırat, gerekse Dicle’nin sularına son yıllarda haince göz dikip bunların kıyılarında kendi paşa gönüllerince hesapça “öz yönetim” adı altında kavun, karpuz yetiştirmeyi, meralarında keçi otlatmayı hayal eden dahili ve harici düşmanlarımıza hadlerini bildirmek için, yine mesela Fırat’ın batısı kırmızı, Dicle’nin doğusu pembe, Seyhan’ın solu ebruli, Ceyhan’ın tüm sahilleri portakal rengindeki çizgilerimizdir; bu çizgilerimizi görmezlikten gelenlerin alnını karışlarız diye “ferman” buyurup, böylece “yedi” değil, “yetmiş yedi düvel”e dün olduğu gibi bugün bu saat “van minıt!” deyip, nitekim gerektiğinde tayyarelerini kuş gibi avlayıp yer ile yeksan ederken, beri yandan bin yıllık bir beraberlik ve kardeşlikten dem vurup durduğumuz Kürtlerle, eski defterleri karıştırmadan, sadece şu son kırk yıllık süreç içinde yıldızımız bir türlü barışmıyorsa, üstelik her Allah’ın günü, “Analar ağlamasın, çocuklar ölmesin!”diye milletçe hep beraber ağıt yakıyorsak, bunun başlıca nedeni acaba ne?
Aklımın yetmediği, içinden çıkamadığım bu mesele hakkında acaba sen ne düşünürsün Kirvem!
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30