Etik 2
Mimarlık alanımızın altyapı bileşenlerinin birbiriyle ilişkileri düzenlenmiş değildir. Doğru dürüst bir yapı üretme yöntemini bugün bile oluşturabilmiş değiliz. Bunun için daha çok çalışmaya, deneyime gereğimiz var. Bu yoldaki her türlü ilerlemenin, anamalcıların denetiminde olduğunu da unutmayalım. Asıl üretenler, taşeronlar, yükleniciye tam bağımlı olarak çalışabilmektedirler. Yüklenici onlar üzerinden kazancını artırmaktadır.
Mimar, anamalcıların bir anlamda buyruğu altında çalışmaktadır. Tasarlama takımının kendi aralarındaki düzen de oturmuş değildir. İşe katılma düzenleri, sıraları bile değişebilmektedir. Onları bu yolda zorlayan; işverenlerin, kuralları- yasaları aşarak oldubittiler yaratma isteğidir. Bu nedenle mimarlık tasarımı daha bitmeden İnşaat Mühendisliği tasarımı yaptırılıp Uygulama başlatabilmektedir.
Yükleniciye (müteahhide) gelince:
- Yüklenicinin niteliği, denetimi yeterli değildir.
- Gereçlerin nitelik yeterliği (yapım-üretim yöntemi-sağlamlık- sağlıklılık, işleve uygunluk açılarından) denetimli değildir.
- Tasarımcı ile uygulamacı arasında ara sınıf yoktur. Tasarım ile “uygulamanın mimari denetimi (kontrollüğü) birbirinden ayrılabilmektedir.
- Çevre adına bir denetim ancak yasal yollara başvurularak sağlanmağa çalışılmaktadır.
- Önüne gelen (özellikle Devlet kurumları bile; örnekse TOKİ) imar planlarını delebilmektedir.
- Derelerimiz, göllerimiz, denizlerimiz ile kıyıları, ormanlarımız, ağaçlarımız, tarım alanlarımız tümüyle anamalcının “insafına” kalmıştır. Halk bu konularda her gün Devletle karşı karşıya kalmaktadır.
- Adaletin temeli olan “özel mülkiyet” korumasızdır. Atatürk’ün özel mülkü üzerine bile kaçak yapılar yapılabilmektedir.
- Kamudan hırsızlık, bırakın önlenmesini, beceri sayılmaktadır.
- Devlet patates almakla, mimarlık hizmeti satın almak arasında bir ayrım görmemektedir.
- Yapı alanının, yöremize, kültürel varlıklarımıza, insanımıza saygısı kalmamıştır.
- Mimarlık, işlevi bile göz ardı eden biçim cambazlığına, algı oyununa dönüşmüştür. Bu alanda da yalan yalan üstüne söylenmektedir.
Bütün bu bozuk düzen hemen anlaşılabileceği gibi ahlaksızlıklara kapılar açmaktadır.
Bu durumda bile, “Bırakın mimarlığımızı yapalım!” diyebilen mimarlar vardır. Geçmişten kopyalar, anlamsızlıklara vardırılmıştır. “Ben yapmasam başkası yapacak” diye başlayan bir çarpık düşünüşe, “Senin ahlakın senden sorulur. Sen yapma!” denememektedir.
Bu yoldan işi emir kulluğuna dek vardıranlar vardır, mesleğini yalnızca para kazanma aracına dönüştürenler de… ( EDEP YAHU!)
Bütün bunlarla çarpışanlar da…
Mimarlar odamız bütün etkinlikleriyle, yasal yollarla bu bozuk düzene karşı savaşmaktadır.
Özellikle şu günler, odamız çevresinde toplanmanın onu daha da güçlendirmenin günleridir.
Evrensel'i Takip Et