Biden sormuş: ‘Sur, Suriye’de mi?’
Fotoğraf: Envato
Üç yıl önceki G20 toplantısı sırasında, başta ABD olmak üzere, bölgede iddia sahibi bütün güçler Türkiye’nin Suriye politikasının geçersizliğini ilan etmişti. O zaman bu köşenin söylediği şuydu: Kartlar yeniden karılırken, masada bir sandalye boşalıyor!
ABD Başkan Yardımcılarından Biden’ın son Türkiye çıkarması, Türkiye’nin oturması gereken sandalyenin boşaltıldığını ve bu gidişle boş kalacağını ilan eden açıklamalarla bitti. İfade edilen şey şuydu; geçen zaman içinde Türkiye Suriye politikasını gözden geçirmeyi beceremediği için, ayakta bekleyip oyunu izlememekle yetinecektir.
Bu sonucun, dış politikada yanlış öncüller yola çıkılmış olmasının, “bölge gerçeklerini” anlamamış olmasının, diplomatik beceriksizliklerinin falan rolü olduğunu söylemenin bir anlamı yok. Bütün bunları söyleyenlerin demek istedikleri açıktır: “Bölge gerçekleri” denilen şey emperyalistler tarafından çizilen planlardır ve Türkiye buna uymamıştır! Mesele bu kadar basit olsaydı, hükümet o planların içinde kolaylıkla yer alabilir ve başını beladan kurtarabilirdi.
Ne var ki, Suriye rejiminin karakteri ve ona ilişkin tasarılar hükümetin esas sorunu olmaktan çoktan çıkmıştır. Esas sorun Kürt sorunudur ve Türkiye bu sorunu Suriye üzerinden çözme yolunu seçmiştir. Rojava’nın kilit önemde yer tuttuğu bir sürece girilmesinden sonra, hükümet iç politika ile dış politika arasındaki sınırların ortadan kaldırmıştır ve içeride çözemediği sorunu dışarıdan çözmek gibi akıl dışı bir yola girmiştir.
Bunun tek sebebi, iktidarı elde tutma ve dibine kadar pekiştirme hırsıdır.
Her politika bir çok unsurdan oluşur, ama bu unsurlardan birisi ana eksen olarak ele alınıp sorunların çözümünde ağırlık noktası yapılır. Sonra diğerleri, bu ana soruna göre ve onun merkezinde olduğu genel plan üzerinde ele alınır. Bizim yaşadığımız durumda ise, İktidarın tekelleştirilmesi ana eksen haline getirilmiştir ve bu ele alış tarzında, “bölge gerçekleri” denilen şey hiçbir önem taşımamaktadır.
Devletin başı, “Dostlarımız bizi anlamıyorlar” diyor. Kastettiği şey, PYD’nin Cenevre toplantısında nasıl bir yere konulacağı konusundaki anlaşmazlıktır. Amerika da Rusya da biliyor ki, IŞİD’e karşı etkili bir mücadele sürdürebilmek için Kürtlerin bölgedeki bu en güçlü, savaşmasını en iyi bilen gücü devrede olmalıdır. Hükümet de biliyor ki, PYD’nin bu pozisyonda devrede olması, sokaklarında tank ve top dolaştırdığı Kürt illerindeki saldırganlığını anlamsız ve temelsiz kılacaktır.
Bütün dünya, Kürt sorununu “Türkiye’nin iç sorunu” olarak görmekte, bu yüzden de PKK’yi “terörist örgüt” olarak damgalamakta fazla sakınca görmemektedir. Oysa Türkiye hükümeti, ısrarla savaşın parçalarını bir bütün haline getirmek istemekte ve Kürt sorununu uluslararası plana taşımaya çalışmaktadır.
Bölgede faaliyet halindeki bütün güçler, Diyarbakır’ın, Cizre’nin vs. neden ve nasıl Suriye meselesine bağlı hale getirildiğini anlamak istemiyor. Elbette anlamazlar, çünkü onların Saray iktidarını savunmanın bu savaşa bağlı olduğunu görmeye ve bunu Cenevre masasının meselesi olarak ele almaya hiç niyetleri yok. Niye olsun? Türkiye ise, kendisi için hayati öneme sahip bu sorunu Amerika’nın da sorunu haline getirmek istiyor.
Biden’ın söylediklerinin toplamından çıkan özet cümle şudur: Kafayı mı yediniz kardeşim! Sur, Suriye’de mi?
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43