AKP, CHP ve MHP Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ilk üç maddesinin değiştirilemeyeceğini söylüyor. Bu hususun kırmızı çizgileri olduğunu iddia ediyorlar.

Değiştirilemezlik hükmü Anayasanın 4. maddesinden geliyor. Madde şöyle: “Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.” Yani, 4. maddeye göre Anayasanın ilk üç maddesi değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez. 

Şimdi, 2. maddedeki Cumhuriyet’in niteliklerine bakalım: “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

Yazımızın başlığındaki “hukuk devleti” konusuna dönersek; Anayasanın 2. maddesi Cumhuriyet’in niteliklerini sayarken, bunlardan birinin “hukuk devleti” olduğunu belirtiyor. Hukuk devleti ne demektir? Kısaca tanımlarsak, hukuk devletinde idare, yasama, yargı kanunlara bağlı olarak çalışır. Devletin bütün kurumlarını yasalar bağlar. Devletin hiçbir kurumu ve hiçbir devlet görevlisi yasaya aykırı davranamaz. Ama, bir hukuk devleti olduğu iddia edilen Türkiye Cumhuriyeti’nde, Cumhurbaşkanı Sarayı’na topladığı kaymakamlara kanunlara aldırış etmemelerini söylüyor. Cumhurbaşkanı şöyle demiş:  “Zihniyet değişmeyince siz hangi kanunu çıkarırsanız çıkarın uygulama aynı kalıyor. Türkiye’nin sistem reformuyla özellikle yönetici reformunu da gerçekleştirmesi gerekir. Statükonun gardiyanlığını yapan bir bürokrasi, ülkeye sadece patinaj yaptırır. Sizden ricam bu. Mevzuat şöyledir, böyledir. Yeri geldiği zaman koyun mevzuatı bir tarafa, siz zihinsel inkılabınızı devreye sokun ‘Ben bunu bu şekilde yaparım’ deyin ve yapın.” 
Daha önce de, fiilen başkanlık sistemine geçildiğini, kendisinin farklı bir cumhurbaşkanı olduğunu falan söylemişti.

Kısacası, Cumhurbaşkanı Anayasanın 2. maddesinde yazılı olan devletin niteliklerinden biri olan “hukuk devleti” niteliğini, Anayasanın 4. maddesinde “Değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez” denildiği halde değiştiriyor. Kanunlara uyulmamasını, “Yeni Türkiye” zihniyetine göre hareket edilmesini söylüyor. Söylediklerini, kendi pratiğinde de uyguluyor. Ve, Anayasanın ilk üç maddesi değiştirilemez diyen; AKP, CHP ve MHP de bunu seyrediyor.

Bizce, Anayasanın bütün maddeleri değiştirilebilir. Yeni Anayasa yapmak esasen Anayasanın bütün maddelerinin de değiştirilmesi demektir. Ama, Anayasanın bütün maddelerini de değiştirseniz hukuk devleti olma ilkesinden vazgeçemezsiniz. Eğer bir devlet kanunlar yerine buyruklar, zihniyetler, kişisel inisiyatifler vb. ile yönetiliyorsa hukuk devleti değildir. Orada keyfi yönetim vardır. Kişi, zihniyet vb. nin diktatörlüğü vardır.

Partiler seyrediyor, yargı da seyrediyor. 

Bırakalım 1128 yargıcın aydınlar gibi bir deklarasyon yayınlayarak “mevzuatı bir kenara bırakamazsınız” demesini, yüksek yargı temsilcileri dahi ses çıkaramıyor. Danıştay Başkanı, Yargıtay Başkanı kuruluş yıldönümlerinde her sene tekrarladıkları Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu iddialarını unutmuş görünüyorlar. 

Yargı, mevzuat yerine zihniyete göre hareket edenlerin hizmetine giriyor. 

İş yine emekçilere, demokratlara düşüyor. Zihniyetine göre hareket edenlere karşı kanunlara göre hareket edilmesini sağlayacak onlar. 

Evrensel'i Takip Et