Sınırsız terör
‘Terör uygulamak gerekiyorsa bunu yasaya, mevzuata uygun değil diyerek uygulamama yoluna gitmeyin, ne gerekiyorsa onu yapın.’ Aşağı yukarı bu anlama gelecek sözleri kaymakamlara söyleyen kim? “Ülkenin yönetimi fiilen değişmiştir, parlamenter sistem bekleme odasındadır, fiili başkanlık sistemine geçilmiştir” diyen Erdoğan. Bunları neden söylüyor? Erdoğan bunları kısmi, sınırlı yerel ayaklanmalara dönüşmüş ve tanklı, toplu saldırılara rağmen bir türlü bastırılamayan, bir tarafta bastırıldığında diğer tarafta boy veren Kürt isyanlarını kan ve ateşle bastırmak üzere tüm devlet kurumlarının bütün güçleriyle harekete geçmesini sağlamak için söylüyor.
Ama bütün bu gerici, faşist baskılar bir sonuç vermeyecektir. Çünkü Kürtlerin gücü barikatların, hendeklerin arkasındakilerin ne kadar direnebileceklerinde değil, Kürt halkının meşru ve haklı taleplerinde yatmaktadır. Böyle olduğu içindir ki 29 ayaklanma gerçekleşmiştir. Şimdi varsayalım ki barikatların arkasındaki güçler yenilgiye uğratılmış olsun, bu neyi değiştirir ki? Bu sadece sondan bir önceki mücadelenin başarısız olduğunu, yeni mücadelenin bütün bunların deneylerini de kendisinde toplayarak daha güçlü örüleceği anlamına gelir.
Yani bir ulus ulusal haklarından, insanca yaşam özleminden, kendini yönetme ve kaderini tayin etme isteğinden vazgeçemeyeceğine göre, onun mücadelesi de genişleyerek yayılacaktır. Geçmişte köylerin boşaltılmasından, şimdi şehirlerin boşaltılmasına gelinmesinin nedeni de budur. Ve bu nedenlerden ötürüdür ki mevcut durum bazı politik gözlemcilerin, “bağımsız gazetecilerin” tarafsız ve nesnel bir ifade dili olan “çatışmalı süreç, çatışan taraflar” olarak tanımlanmayı değil, Kürtler üzerinde terör ve şiddetin artırılması, buna karşın Kürtlerin de meşru savunma haklarını kullanmaları çerçevesinde tanımlanmayı hak etmektedir.
Diğer taraftan Kürtler üzerinde uygulanan baskı ve terör sadece bölge ile sınırlı kalmamakta, farklı düzeylerde tüm ülkeye yayılmaktadır. Baskı ve terörün bu denli yaygınlaşması sınırsız bir terör rejiminin uygulanmasını kapıyı ardına kadar açmaktadır. Eğer bugün ülkeyi yönetenler girdikleri bu yolda başarılı olurlarsa ülkeyi bekleyen açıktan faşist bir yönetim biçiminin egemenliği olacaktır. Devlet zaten yukarıdan aşağı doğru bunun mekanizmalarına fazlasıyla sahiptir. Eğer bugün bazı hak ve özgürlükler kullanılabiliyorsa bunun temel nedeni demokrasi güçlerinin varlığı ve mücadele etmekteki kararlılıklarıdır.
Demokrasi bir halk hareketi ile kazanılacaksa -ki başka bir yolu görünmüyor- o halde bu mücadele devrim ve karşı-devrim güçleri arasındaki bir mücadeledir. İşçi sınıfı bu mücadelenin temel gücü olamazsa, yani politik mücadeleye demokrasi ve özgürlükleri kazanmak üzere giremezse ne kendi sınıf bilincini geliştirebilir, ne de bağımsız politik hareketini inşa edebilir. Bu durumda demokratik bir devrimle sosyalizm arasında kurulacak bir bağ da olmayacaktır. Bunun nedeni anlaşılamaz değildir. Demokratik bir devrimin kesintisiz sosyalizme doğru ilerleyebilmesinin tek güvencesi işçi sınıfının demokratik hareketin bel kemiği, ana gövdesi, politik önderi olabilme yeteneğidir.
Demokrasi sorunlarına ve politikaya ilgisiz kalan, Kürt sorununun çözülmesinde inisiyatif alamayan bir işçi sınıfının politik olgunluğu ne yazık ki gelişmemiştir. 19. yüzyılın son çeyreğinde Rusya’da “ekonomistler” diye bilinen bir akım vardı. Bunlar “İşçiler ekonomik mücadele ile ilgilensinler, politikayı liberallere bıraksınlar” diyorlardı. Lenin’in buna yanıtı ekonomik mücadelenin politik alana doğru genişlemesi, ama bu genişlemenin işçi sınıfının bağımsız politik bilinci üzerinden gerçekleşmesi gerektiği idi. Sonuç biliniyor; şubat ve ekim devrimleri tarihin canlı tanıkları olarak ortada duruyor.
Eğer bugün işçi sınıfı ülkeyi tepeden tırnağa faşistleştirme adımlarına karşı koyacak bir yetenek gösteremezse, ülke karanlık bir geleceğe doğru sürüklenecektir. Kürt ulusal hareketi demokrasi mücadelesinin kararlı bir gücü olarak ayaktadır ve tüm ülkeye elini uzatmaktadır. İşçi sınıfı uzatılan bu eli tutma yeteneği gösterebilmelidir. Sosyalist ve ilerici güçler, işçiler arasında bu yeteneğin egemen olması için çalışmazlarsa ağır bir tarihsel sorumluluğu yerine getirmemiş olacaklardır.
Evrensel'i Takip Et