Aklanmanın koşulu olarak suçluyu yaratmak
Fotoğraf: Envato
Amerikan belge-dizisi Bir Katil Yaratmak (Making a Murderer), Amerika’nın Wisconsin eyaletinde küçük bir kasabada başkasının işlediği bir tecavüz suçu nedeniyle 18 yıl hapis yatan ve yeni delillerin gündeme gelmesi ile serbest kalan Steven Avery’nin Amerikan yargı sistemi ile bitmeyen kabusunu konu alıyor. Parçası olduğu küçük toplumda öteki, dışarlıklı ve sevilmeyen biri olan Steven, kendisini 18 yıl boş yere özgürlüğünden mahrum eden Wisconsin eyaletine dava açmaya hazırlanırken yeni bir suçlamayla karşı karşıya kalıyor. Bu kez bir cinayet. Yargı organı bir kez daha Steven’ın suçlu olma ihtimalini verili bir olgu olarak alıyor. Buradan hareket eden savcı, hakim, jüri ve medya, el birliği ile Steven’ı müebbet hapse mahkum ediyor. Dizinin en temel noktası ise şu: Steven suçlu çıktıkça, sistemi yaratanlar ve yürütenler, işlemediği bir suçtan dolayı onu 18 yıl hapse mahkum edenler, deliller üzerinde yolsuzluk yapanlar ve belki de en önemlisi tüm bunlara göz yummuş olanlar aklanıyor. Özetle onların aklanarak yollarına devam etmeleri Steven’ın suçlu kabul edilerek yargılanmasına ve bu süreçte suçlu bulunma koşuluna bağlı.
Netflix üzerinden internette erişilir olan on bölümlük belge-dizi, yargının taraflılığı, suçun ve suçlunun söylemsel inşası ve statükonun kendini devam ettirmesinde yargı işlevine göbekten bağlı oluşunu bambaşka bir bağlamdan getirip önümüze koyuyor. Bağlam başka ama gerçeklik özünde aynı. Can Dündar, Erdem Gül ve tutuklanan diğer gazeteciler, hedef gösterilen akademisyenler, bir evin bodrum katında ‘Artık infazı bekliyoruz’ diyen siviller... Faillerin aklanarak yollarına devam etmekteki tek şansı, bu insanların suçlu olarak işaret edilmesi ve medya ve yargı yoluyla ajan, terörist ya da terör destekçisi ilan edilmesi. Bunca çaba bu yüzden olmalı.
CİZRE HABERLERİNİ ANKARA’DAN ALMAK...
Hafta boyu Cizre ile ilgili doğru düzgün bir haber alamadığımız CNN Türk kanalının ana haber bülteninde spiker ‘Cizre’yle ilgili son gelişmeleri almak üzere arkadaşımıza dönelim’ deyince, bir an için acaba bölgeden bir gazeteciye veya tankların yanından bile olsa orayı takip eden bir muhabire mi bağlanacaklar diye düşündüm.
CNN Türk’ün ana haber bülteninde, Cizre ile ilgili son gelişmeler için canlı bağlantı Cizre’ye değil Ankara’ya yapıldı. Ankara stüdyosunda bir muhabir güvenlik birimlerinden aldığı son dakika bilgilerini aktarırken şunları söyledi: ‘Bir evde yaralı olduğu iddia edilen kişilerle ilgili güvenlik güçleri açıklamada bulundu ve o binadan roketatarlı silahlarla saldırı yapıldığını söyledi. Güvenlik güçleri orada bulunanlardan birinin Dost kod adlı bir terörist olduğu ve bu kişinin örgütün Cizre sorumlusu olduğu bilgisini de verdi...’
Günlerdir türlü şekillerde yardım isteyen insanların sesleri kulaklardayken mesele ‘iddia’ olarak nitelendi. 100 metre ötede bir tankın durduğunu belirten bir yaralının ifadesine rağmen, binadaki kişilerin roketatarlı saldırı yaptığı ima edildi. Ve yapılan açıklamaya paralel olarak, bu binadaki insanlar terörist ilan edildi. Burada haber kanalı olduğu varsayılan mecralar olarak ana akım medya açısından vahim olan, güvenlik güçleri tarafından söylenenleri doğrudan haber olarak veriyor olmaları.
Şu an Cizre’de yaşayan, nefes alan, yaralanan, haber yapan ya da ölen herkes terörist olarak kodlanabilir. Bu kodlamanın toplumda karşılığını bulmasında ya da toplumda bu karşılığın oluşmasında haber medyasının rolü paha biçilemez. Yazık ki medya bu rolü sorgusuz sualsiz ve bilerek oynuyor. Oysa ki herkes özellikle de haberci olduğunu söyleyenler güvenlik güçlerini yek ve esas kaynak kabul etmek yerine, defaten şu soruları sormalı: Cizre’de neler oluyor? Burada siviller ne yaşıyor? Neden? Bu soruların cevabı ana akımın mikrofonlarından şu an konuldukları yerde doğal olarak duyulmayacaktır. Zira, Cizre’de işlenen suçlar, failler tarafından ancak kendileri istediğinde kamuoyuna duyuruluyor. Hacı Lokman Birlik’in cansız bedeninin görüntülerinde olduğu gibi.
- Her gün biraz daha karanlık 05 Kasım 2016 00:30
- Gazeteciliğin karşısındaki iktidar Kuzey Dakota'da da aynı 22 Ekim 2016 00:13
- Gazeteciler neden oturma eylemindeydi? 15 Ekim 2016 00:29
- Bundan sonrası anlatım bozukluğu 08 Ekim 2016 04:40
- Etkisiz hale getirilen barış umudu ve habercilik 01 Ekim 2016 00:52
- Çıkışımız var mı? 24 Eylül 2016 00:51
- Zamanın ruhu dayanışmada saklı 17 Eylül 2016 00:06
- En büyük, en ezen ve suçu görülmeyen... 10 Eylül 2016 00:51
- Net, yürekli, çalışkan bir muhabir 20 Ağustos 2016 00:51
- Mitik dünyamızın vahşi ikili karşıtlıkları 13 Ağustos 2016 00:13
- Mitik dünyamızın vahşi ikili karşıtlıkları 13 Ağustos 2016 00:13
- Ne zaman, ne için gazetecilik? 06 Ağustos 2016 00:54