Onlar da katıldı Troya savaşına
Fotoğraf: Envato
Eskiçağdan günümüze, bütün sanat dallarına, bilimlere, felsefeye... esin kaynağı olan Yunanlı kral Odisseus’un ve Ahilleus’un katıldığı Troya savaşları, hiç unutulmadı. Bu savaşları İzmirli Homeros yazıya döktü; evrenselleştirip ölümsüzleştirdi...
O yüzden Troya savaşlarının iki kahramanını; Odisseus’la yarı ölümsüz Ahilleus’u biraz yakından tanımak gerekir...
Odisseus; Yunan kent krallıklarından İtake adasının kralı Leartes’in oğluydu... Ama anası; kral Leartes’le evlenirken ünlü kral Sisifos’tan gebeydi! Zaten bütün kurnazlığıyla, cin gibi akıllılığıyla da gerçek babası Sisifos’un burnundan düşmüş gibiydi! Bilindiği gibi sırf bu yüzden Sisifos, çok ağır bir kayayı yuvarlayaraktan bir dağın doruklarından öte tarafa aşırmakla cezalandırılmştı tanrılarca...
Odisseus; gerek el işlerinde, gerekse en çetrefil sorunların çözümünde çok becerikliydi. Bir işe girişmeden önce bin kez düşünenlerdendi! Zaten babası Leartes de yaşlanınca, Odisseus’a bıraktı tahtını...
HELENA EŞİNİ KENDİ SEÇECEKTİ!
Odisseus kral olunca, güzel Helena’yla evlenmek isteyen kralların ve prenslerin arasına o da katıldı... Ne var ki damat olamayacağını sezinleyince de şöyle bir öneri attı ortaya: “Güzel Helena, özgürce seçeceği kişiyle evlensin. Başına birşey geldiğinde de herkes ona arka çıksın!” Bu öneri bütün adaylarca uygun görüldü. Bunun üzerine Helena, kral Menelaos’u eş olarak seçti. Odisseus da gidip Helena’nın yakın akrabası, güzel Penelopeya ile evlendi. Bu evliliklerinden Telemahos adlı bir oğlan çocukları oldu...
Gerçekten Odisseus, savaş düşkünü bir kral değildi. O, bu dünyanın nimetlerine bağlı, sürüleriyle ve toprakla uğraşmayı seven, doğanın gizemlerini çözmeye çalışan biriydi. Sorunların çözümünde en başta kendine güvenirdi hep. Üstelik diğer krallar gibi komşu halkları savaş yoluyla sömürmeyi de düşünmedi hiç...
AFRODİT, HELENA’YI YÖNLENDİRDİ
O yüzden de yurttaşları ve çok sevdiği çoluk çocuğuyla sorunsuz yaşayıp gidiyordu... Ne var ki günün birinde evli barklı güzel Helena; tanrıça Afrodit’in yarmaz Eros aracılığıyla saldığı aşk oklarına dayanamayıp Troya prensi yakışıklı Paris’le; Troya sarayına gelin gitti! Bunun üzerine Başkral Agamemnon da; Odisseus’un bir zamanlar kabul edilen önerisi uyarınca, Helena’nın namusunu temizlemek üzere açacağı savaşa bütün kent krallarının katılmasını istedi.
Kent kralı Odisseus da; yıllarca karısından, çocuğundan ve de halkından ayrı kalmayı düşünmek bile istemiyordu. Üstelik bu savaşı çıkaran Başkral Agamemnon’un gerçek niyetinin ne olduğunu göremeyecek denli safdil de değildi!.. Ne ülkesini ne de yurttaşlarını ilgilendirmeyen ve zaten iğrendiği şavaş denen o iğrenç bataklığa saplanmamak için, kendisini almaya gelen Başkral Agamemnon’un elçilerine delirmiş gibi davrandı. Deniz kıyısındaki kumların üstüne tuz ekti. Sonra da çifte koştuğu öküzleriyle, kumlu sahili sürmeye başladı... Ne var ki kendisini izleyen elçilerden birinin kafası bu oyuna pek yatmadı! Bu yüzden öküzlerin geçeceği yere Odisseus’un oğlu Telemahos’u koydu! Haliyle o da oğlunu çiğnetmemek için hemen hayvanların yönünü değiştiriverdi!.. Böylece kendini ele veren Odisseus, savaşa katılmak zorunda kaldı!..
AHİLLEUS’UN YAZGISI TOPUĞUNDAYDI
Ege denizinin dibindeki paslanmaz yosun yeşili bir konakta oturan ayağı gümüş halhallı tanrıça güzel Tetis de savaşları hiç sevmiyordu. O yüzden de oğlu yarı-ölümsüz Ahilleus’unbu savaşa katılmasını istemeyenlerin başında geliyordu! Kendisi ölümsüz bir tanrıça olmasına karşın, babası ölümlü bir insan olduğu için oğlu Ahilleus yarı ölümlüydü. O yüzden biliyordu ki, oğlu bir gün patlayacak Troya savaşına katılırsa, Troya düşecek ve oğlu büyük bir ün kazanacaktı... Ama savaş sırasında da, topuğundan vurulup gencecik ölecekti!.. İşte bütün bunları bildiğinden tanrıça güzel Tetis; oğlu Ahilleus’u da kendisi gibi ölümsüzlüğe ulaştırmak için daha bebekken onu ayak bileğinden tutup harlak ateşler üstünde tavlamış, ölümlü hücrelerini yoketmişti. Ama eliyle tuttuğu topuğu ateş görmediği için, orası silahlara karşı en duyarlı yeri olarak kalmıştı! Katılacağı bir savaşta topuğundan vurulup öleceğini bildiğinden, onu hep kız çocukları olan kral Likomede’nin sarayına göndermişti. Ama Troya savaşı başlayınca da ünlü bilici Kalhas, Başkral Agamemnon’a; Ahilleus olmadan Troya’nın düşmeyeceğini söyledi ve kız kılığında onun saklandığı yeri de açıkladı!.. Bunun üzerine Başkral Agamemnon; yazgının bir cilvesi olarak, Ahilleus’u kızların arasından bulup çıkarma görevini kurnaz Odisseus’a verdi!
AHİLLEUS HEMEN SİLAHLARA BAKMIŞTI!
Kurnaz Odisseus da bohçacı bir kadın kılığına girdi; çok çekici rengârenk giysiler ve takılarla doldurduğu bohçasının içine, biriki tane de pırıl pırıl yanan silah koydu ve gençkızların oturduğu sözkonusu saraya gitti. İşte bir gençkız kılığındaki Ahilleus; bohça açılınca büyük bir ilgiyle hemen silahları eline alıp incelemeye başladı!..
Böylece Ahilleus da kenini ele vermiş oldu...
Artık Troya’yı yağmalayacak ve sonunda ateşe verecek orduların komutanlarından biri olacak gücüne erişilmez yarı-tanrı Ahilleus da böylece Odisseus örneği, savaşa bulaşmış oldu...
Bu savaş, hem kendilerinin hem de Akdenizli kardeş halkların yaşamlarını ve uygarlıklarını altüst edecek o ilençlisavaşların en ünlüsü olarak hiç unutulmayacaktı...
***
Mitolojiye ilgi duyan okurlarıma, aşağıdaki kitaplarımı öneriyorum:
*. “AKDENİZLİ TANRILAR”
** “AKDENİZ MİTOLOGYASINDAN EFSANELER”
- Çocuğun kalemi 07 Nisan 2024 03:56
- Gagasındaki bir şiirle 31 Mart 2024 04:00
- Çeker gider yıldızlar 21 Ocak 2024 05:30
- Macar Ozan Illyes’ten bir şiir 29 Ekim 2023 03:08
- Bülbülün olsun şiir 03 Eylül 2023 03:30
- Adonis tıklatır camları 09 Temmuz 2023 03:34
- Kuşlar ve Mozart 21 Mayıs 2023 04:00
- Boyadığımız gökyüzü 12 Mart 2023 03:40
- Bunca güzel olmazdı 15 Ocak 2023 03:04
- Her sabah boyar dünyamızı 27 Kasım 2022 03:21
- Köpek ve hırsız 09 Ekim 2022 03:30
- Kurt ve turna 07 Ağustos 2022 02:55