Amedspor 'Barcelonalaşıyor' mu?
Amedspor’un Türkiye Kupasında Bursaspor’u yenerek çeyrek finale yükselmesi, sanki memlekette eksikliğini çok çekiyormuşuz gibi, yeni bir şovenizm dalgasının yükselmesine neden oldu.
Futbolu yakından takip etmeyenler nereden çıktı bu Amedspor diye sorarken, sıradan faşizmden beslenen geniş bir futbol izleyicisi kitle ise durumdan vazife çıkarıp, geçmişte başta Diyarbakırspor olmak üzere bölge kulüplerine karşı yönelen “Kürt düşmanlığının” yeni hedefi olarak Amedspor'u belirledi.
90’lı yıllarda yükselen Kürt hareketi karşısında devletin harekete geçirdiği politikalardan biri de futbol kulüplerine yönelikti. Futbol hem bölge gençliğini siyasetten uzak tutmak, hem de bölgenin Batı ile entegrasyonunu sağlamakta bir basamak olarak kullanılmak isteniyordu. İlk pilot uygulama Vanspor’a uygulandı. 1993-94 sezonunda dönemin Valisi Mahmut Yılbaş’ın girişimleriyle önemli bir devlet desteği alan Vanspor 1. Lige yükseldi. 4 yıl 1. Ligde kaldı ama sansasyonel sonuçlar alsa da hiçbir zaman halkın sahiplendiği bir takım haline gelemedi.
Bölgede devletin her daim ilgisini yönelttiği Diyarbakırspor’da bu pilot uygulamalardan nasibini aldı. Mehmet Ağar’ın, Ünal Erkan’ın ellerini hiç çekmedikleri Diyarbakırspor 2001 yılında doğrudan devlet desteğiyle 1. Lige çıkartıldı. Diyarbakırspor 4 sezon boyunca gittiği her statta “kahrolsun PKK” sloganları eşliğinde mücadele etmeye çalışıp, sonunda devletin yeniden desteğini çekmesiyle kümeden düşmüştü. Son kez 2009-2010 yılında süper lige çıkan kulüp, o sezon özellikle Bursa deplasmanında ciddi saldırılarla karşılaştı ve sonuçta yeniden ligden düştü.
Diyarbakırspor’un durumu aslında tam bir paradokstu. Bölgenin büyük çoğunluğu haklı olarak bir devlet projesi olarak gördükleri Diyarbakırspor’a mesafeli bakıyordu. Buna karşılık Batı illerindeki izleyiciler ise Diyarbakırspor’u adeta PKK ile özdeşleştiriyordu.
Diyarbakırspor küme düştükten sonra başta yönetim kademelerinde olmak üzere devlet etkisi giderek azalmaya başladı. Hatta o yıl Diyarbakırspor’u ziyaret eden dönemin BDP başkanı Selahattin Demirtaş “Diyarbakır’ın Barcelona olmasını arzuluyorum” demişti. Diyarbakırspor’un devlet erkânı ile olan tarihi bu “Barcelonalaşma” projesinin önündeki en büyük engeldi her halde.
Diyarbakırspor’dan sonra bölgenin en büyük kulübü olan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Spor ise 2012-2013 sezonunda 2. Lige yükseliyor ve hemen arkasından ismini Amedspor olarak değiştiriyordu. Amedspor’un Diyarbakırspor’dan en önemli farklı hiçbir zaman bir devlet projesi olmayıp doğrudan desteğini bölge halkından almış olmasıydı ve bu haliyle 2010’da Demirtaş’ın dillendirdiği Barcelonalaşmaya çok daha uygun bir bünyesinin olmasıydı.
Nitekim son iki sezondur, hem performansları hem de bölge halkıyla bütünleşmeleriyle bu yolda önemli adımlar attılar.
Kuşkusuz kulübün başarıları kadar devletin ve kurumlarının kulübe karşı olan tavırları da bu “Barcenolaşmayı” hızlandırıyor.
Sizce, havuz medyası sunucusunun Amed adını telaffuz etmeyip bütün maçı “onlar” diye anlatması Amedspor taraftarlarının kendilerini nasıl hissetmesini sağlamıştır?
“Irkçılık” konusunda sabıkalı Bursa tribünlerinin hakaretlerini görmezden gelip, “ideolojik” hareketler yapan Başakşehir futbolcularını pas geçip, buna karşılık, “ideolojik” tezahüratlar gerekçesiyle Amedspor’a seyircisiz maç oynama cezası verilmesi rezilliğine imza atan, barış mesajı veren Deniz Naki’yi tedbirli olarak disiplin kuruluna sevk eden TFF bölgedeki taraftarlar tarafından nasıl algılanıyordur?
Bu satırlar yazıldığı sırada, sosyal medyada paylaşılan kimi mesajları, kulüp yönetimi kınamasına rağmen, bahane ederek kulüp binasının polis tarafından basılması ve yine bu yazı yazılırken tam resmileşmese de maçın güvenlik gerekçesiyle Diyarbakır yerine Urfa’ya alınması çabaları nasıl açıklanacaktır?
Görünen o ki Amedspor hem rejimin gözünde, hem de bölge halkının gözünde hızla “Barcelonalaşmaktadır”.
Şimdi esas soru şu: memleketin en popüler sevilen takımlarından biri olan Barcelona’nın bir benzeri haline dönüşen Amedspor’a da, Barcelona gibi sempatiyle mi bakacaksınız, yoksa ikiyüzlülük benim karakterimdir deyip yola devam mı edeceksiniz?
Evrensel'i Takip Et