Cizre'nin cenazeleri...
Cizre’de bir vahşet yaşandı.
Devletin, kuşattığı Cizre’de bodrumlara sığınmış insanlar bir bir öldüler, öldürüldüler.
Hem de gözlerimizin önünde...
Günlerce süren tarihin gördüğü en vahşi katliamlarından birini yaşadık.
Günlerce süren, insanlara acı çektire çektire gerçekleşen bir katliam... Sadece bodrumdaki Cizrelilerin değil, aslında hepimizin bir bodruma kapatıldığı bir süreç yaşanıyor! Sadece havasızlık değil, utançtır insanlığı boğan!
Hepimizin nefesi daralıyor. Hepimiz acı çekiyoruz, bodrum katlarına sığınmış, mahsur kalmış onlarca insan katledilirken ve insanlık bir kez daha büyük bir yara aldı.
Onlarca kadın, erkek, genç, yaşlı mahsur kaldıkları bodrumlarda aç, susuz, ilaçsız, havasız bırakılarak, başlarında top mermileri eksik olmadan günlerce can çekişirken, ölen insanlık değilse nedir ki!
Bodrumdan başını çıkaranın keskin nişancılar tarafından vurularak öldüğü, öldürüldüğü bir hazin tablodur Cizre’deki... Cudi Mahallesi Bostancı Sokak’ta ve aynı mahallenin başka bir sokağında, Narin Sokaktaki iki bodrumdaki yaralılar günlerce birbirlerinin can çekişmesine, ölümlerine tanık oldu. Ölüm kokusunu soluyarak, en son nefes verenin günlerce yanı başındaki cesetlerle bir umut, bir nefes borusu arayarak öldüğü günlerden geçtik...
Kimisi ‘su, heval su diyorum’ dedi...
Kerbela’daki zalimin zulmü, mazlumun ahı hatırlandı...
Kimisi ‘Bunlar son sözlerim olabilir, biz öleceğiz ama...’ derken sesindeki vakurluk, insanım diyeni mahvetti!
149 kişinin mahsur kaldığı bodrumlarda hiç kimse canlı kalmasın istendi. Onlar ölüme mahkum edildiler; onların üzerinden bir ders, bir hesap yapıldı. Onlar katledilerek, Kürdün hak ve özgürlük, öz yönetim, demokratik özerklik talepleri bodrumlarda boğulacaktı... Güya Kürdü teslim alacaklardı.
Bir yandan da İçişleri Bakanı Ala’nın, “Az kaldı, yüzde 99’dan da öteye mesafe aldık” söylemi bodrumlara sıkıştırılmış onlarca Kürdün artık son nefeslerini verdiğinin habercisiydi.
TRT’nin geçen pazar günü duyurduğu ‘Cizre’de bir bodrum katındaki 60’a yakın terörist etkisiz hale getirildi’ haberi ertesi gün Şırnak Valiliği ve Başbakan tarafından yalanlanmış olsa da, katliamın boyutunu tahmin etmek zor değildi.
Devlet erkanı her ağzını açtığında, “Temizlenecek, Cizre’de, Silopi’de, Sur’da, Yüksekova’da temizlenecek” diyordu. Ve dün itibariyle, günlerdir ölümle pençeleşen bodrumlardan 82 Kürdün cenazesine ulaşılabilmişti. Bir kez daha ölüm ve vahşetle yüz yüze kaldık... Onlar bununla öğünüyorlar. Ne çok insan ölmüş, ne çok terörist etkisiz hale getirilmiş!
Tüm Kürt halkı, tüm insanlık yasta. İnsanlık Cizre’nin cenazelerine bakarak iktidara ve sorumlularına lanet okuyor.
Göz göre göre, hem de yapılan tüm başvurular, tüm çabaları boşa çıkaran BM’nin, AHİM’nin, Anayasa Mahkemesinin onayıyla, iktidarın icraatıyla gerçekleşen bir vahşettir yaşanan.
İnsanlık için çırpınanların bodrumlara yaklaştırılmadığı, insanlığın zulüm karşısında çaresiz kaldığı böylesi kahredici günlerden sonra tabutlar sıra sıra dizilir oldu.
İki bodrumda onlarca ceset çıkarıldı. Daha kaç bodrumun mezara dönüştüğü, daha kaç insanın katledildiğini de bilmiyoruz.
Tam bir savaş halidir yaşanan, yaşatılan. İsrail’in yıllardır Filistin topraklarında uyguladığı görüntülerin daha da ötesi var.
Bakan, “Cizre’de operasyon sona erdi. Ama sokağa çıkma yasağı sürecek...” demiş. Zafer kazandıklarından söz ediyor. Oysa zulümle abad olanın sonunun berbad olduğuna dair bir tarih var!
Daha kaç bodrum, kaç vahşet, kaç cenaze göreceğimizi bilmiyoruz. Zira tam bir dezenformasyon yağmuru altındayız. Yalanın bini bir para! Gerçekler bir bir öldürülüyor. Yandaş medya, panzerlerle dolaştırılan gazeteci ve televizyon programcılarından alınan haberlerin eğilip bükülmeden de öte, döküldüğü potada iğrenç hale getirilerek sunulduğunu biliyoruz.
“Cizre birkaç güne biter” diyen Efkan Ala muradına erdi mi bilinmez ama bilinen bir gerçek var ki o da Cizre’de bir katliamın göz göre göre işlendiğidir. Ve başka bir gerçek de Cizre’yi böyle bitiremez, özgürlük idealini ve mücadelesini böyle boğamazsınız.
Ve bir gerçek daha var ki, o da bu katliamın sorumlularının er ya da geç ama mutlaka hesap verecekleridir. Tarih karşısında hesap vermekten kurtulamayacaklardır. Bu icraatların sorumlularının er ya da geç ama mutlaka yargılanıp cezalarını çekeceklerinden kuşku duyulamaz.
Evrensel'i Takip Et