19 Şubat 2016 01:00

Ne istese satar mı?

Ne istese satar mı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Satıcı ve pazarlamacı kahramanlar, özellikle komedi filmlerinde sıkça yer bulur. İnsanlarla ilişki kurma, ikna etme, allayıp pullama gibi özelliklerle satıcılığın komedide işlemesine aşinayız. Neşeli Günler’deki Ziya’nın kahvede “En iyi jilet budur” diye başlayan meşhur sahnesi ilk akla gelen, ve hâlâ da en iyisidir. Onun dışında özellikle Cem Yılmaz karakterleri öyledir. G.O.R.A. ve A.R.O.G.’daki Arif, esnaflığın simgesi gibi Kapalıçarşı’da halıcıdır, Pek Yakında’nın Zafer’i korsan DVD, Alibaba ve 7 Cüceler’in Şenay’ı bahçe cücesi satıcısıdır. Şahan Gökbakar’ın televizyon programında pazarlamacı ve esnaf tipleri zaman zaman yer alırdı. Recep İvedik ise işsiz ve lümpendir, kolayca iş, ortam, kişilik değiştirebilir; bazen düşünceli, genellikle saldırgan ve kaba olur; en önemlisi kimseye karşı sorumluluk taşımaz. Ama uyanıktır, kurnazdır, ne istese satarmış gibi bir rahatlık hep vardır.
Togan Gökbakar’ın yönettiği, Şahan Gökbakar’ın oynadığı, senaryoyu iki kardeşin yazdığı son film, (4 Recep İvedik ve Celal ile Ceren’in ardından) altıncı komedileri Osman Pazarlama. Önceki filmlerdekine benzer cinsiyetçilik, kabalık, osuruk (hatta bunun teorisi) dolu espriler, yalpalayan olay örgüsünün yanı sıra, “Nasıl olsa alıcı bulunur” özensizliği bir arada.
Osman Şaşmaz, sahnesine göre farklı özellikleri bünyesinde toplayan yeni Şahan Gökbakar karakteridir. Yardımcısı ile hangarda yer alan ofislerinde Asya’dan getirdikleri çeşitli ürünlerle, kendi icatlarını bir arada üretip satmaktadırlar. Mesela annesinin gününde tanıtırken yangın çıkaran saç düzleştirici ithaldir, davetsiz gittikleri bir havuz başı resepsiyonunda zenginlere anlattığı portatif taharet musluğu, parfümlü çamaşır kendi icatları. Mahalleden hoşlandığı Serap’ı istemeye giderler, Osman’ın işsiz güçsüz olduğunu düşünen baba, kızını vermez. Anlaşılır ki, Serap’ın Osman’da gönlü zaten yoktur, bunu da çocukça ve yersiz cümlelerle ifade eder. Asyalılardan bir AR-GE ekibi kurmak ister, bu vesileyle de birtakım ırkçı şakalar gündeme gelir. Afrodizyaklı bal da tahmin edilebilir homofobik şakalara mahal verir. Mahalleden nedense Osman’ın peşinde koşan bir genç kadın daha vardır, annesi de Songül’ü kaçırmamasını tembihlemektedir. Osman’ın aklı ise orada değildir. Bir eylemde biber gazını etkisizleştiren, yani yüze solüsyon sıkan icatlarını tanıtırken polisin saldırısına uğrarlar. Nihayetinde, bütün beklenebilir başarısızlıkların ardından, Songül’ün sebepsiz ısrarı sonuç verir, son icat, duyguları gösteren saç bandı tutar.
Filmin fragmanı, esprilerin mahiyetini ve filmin vaatlerini belli ediyor. Recep’te de olan, tanıdıklarına da tanımadıklarına da yönelen saldırganlığı ve bencilliğiyle güldürmeye çalışma, sürüyor. Karakterin neden “özünde iyi” olduğunu anlamayı imkansız hale getirse de, hakaret ettikçe puan kazanan bir kahraman adeta. Gökbakar’ın biber gazlı, sulu, coplu saldırıya uğrayan yurttaşların karşısında ve “orantısız şiddet”in yanında çıkışları zaman zaman gündeme geliyor. Önceki filmi Recep İvedik 4’te mahallenin top sahasını inşaatçılardan kurtarmaya çalışırken, apaçık Gezi göndermesiyle bilet satma rekorunu kırmıştı. Bu kez de, biber gazından korunma amaçlı bir icat yapıyor, ama şöyle: Eylem kürk karşıtı bir eylem, eylemciler üstlerinden tuzu kuruluk akan (Yani eylemci deyince akla gelenle, mesela Artvin’de doğanın katledilmemesini savunurken gaz yiyen yurttaşlarla ilgisi olmayan) kişiler, polislerin şehri gaza boğması dünyanın en normal şeyi, polisler de rica üzerine bunları serbest bırakacak kadar babacanlar. Derdi belli eden sahne bu. Kimi hayatı korumak için, canı pahasına direnirken, kimi nasıl satarım diye hesap yapar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa