Türkiye’nin içine sürüklendiği kaos çok korkunç. Bu kaosu yaratanlar, milyonları bu kaosun içine çekmek isteyenler çok acımasız. Yapılanların hepsi bilerek ve istenerek yapılıyor. Sorumlular çok kararlı. Bu ülkeyi her gün kan dökerek yönetebileceklerini düşünüyorlar. Hesapları yalnız Türkiye’de değil, Suriye’ye de kan dökmek; dökülen her damla kandan kin ve nefret, yani çıkar, iktidar, para üretmek.

Bir karabasan içinde insan ne düşünür? Ben adını bile bilmediğim o bebeği düşünüyorum. Adını bilmiyorum, kız mı oğlan mı bilmiyorum. Şu an nerede bilmiyorum. Bizi kimse tanıştırmadı. Tanıştırmasına gerek de yoktu. O güzel gülüşü, mısır dişleri ile herkesle tanışması çabuk ve kolaydı.

Kucaklarında oturduğu iki kadın, belki de annesi ve anneannesi, onu engellemediler. Bebek hiç tanımadığı yan koltuktaki yolcuya bakışlar, gülücükler göndermekle kalmadı; kısa süre sonra onun kucağına gitti. Kucağına gittiği kadının saçının veya derisinin rengi, burnunun şekli, adı sanı, ana dili, uyruğu vs. hiçbir şey önemli değildi. Bebek henüz önyargılarla dolu değildi; onu henüz kimse önyargılarla doldurmamıştı. Benim gözümün içine bakıp gülümserken, doğal, arı ve duru bir insancıllık ile doluydu. O benim de bebeğimdi.

İşte bu bebek gibi bebeklerden “milli bebek” üretmek istiyorlar. Öyle dil, din, ırk, cinsiyet, ten rengi vb. ile eşleştirilmiş önyargılardan arınmış bir bebekten “milli bebek” (MB) olmuyor. MB üretimi ile başka insanlara kötü bakmayı, kötü davranmayı hiç sorun etmeyecek kitleler elde edilebilir. Bu kitleler başka insanların öldürülmesine üzülmeyecek, tam tersine bayram edebilecek türden insanlar demek. Bu kitleler başkalarını öldürmekten de kaçınmayacaklar. Tam bir bütünleşme olacak. Böylece, o “asker millet” kurgusunun, “asker ümmet millet” olarak yeniden yazılması başarılacak.

MB demek, ister Taksim’in betonlaştırılmasına, ister Bergama’nın siyanüre teslim edilmesine, isterse Cerattepe’de doğanın yok edilmesine ses çıkarmayacak kitleler demek. Artvin’i hiç görmeseler bilmeseler de, dert etmeyecek; Kafkasör Yaylası’nı görseler bile susmayı erdem bilecek kitleler demek. Doğayı, yeşili ve toprağı, kendi yaşam alanlarını savunmaya çalışan halka saldıran polisi jandarmayı alkışlayacak denli “milli” kitleler demek.

MB üretmek kolay değil. Yeni tür bir “Milli Eğitim” gerekiyor. Daha anaokulundan yuvadan başlayarak çocukları işlemek gerekiyor. Belediyelerin “milli” çalışmalar yapması gerekiyor. Zeytinburnu Belediyesi’nin “Çanakkale belgeseli” gibi, Ümraniye Belediyesi’nin “Çanakkale çizgi filmi” gibi güya “sivil” çalışmalar ile çocukları “din-iman-vatan-millet” ile doldurmak gerekiyor. Diyanet’in yürüttüğü kampanyalar da bunun için. Yandaş medya bunun için. Çocuklara “milli birlik” işlenmeli.

Bu “milli birlik” kavramı “milli sosyal bilimciler” tarafından çok önemseniyor. Diyorlar ki, yeni nesillere, “Allah’ın birliğinden doğan inanç birliği içinde milli birlik bir değer olarak verilirse, tarihte olduğu gibi müspet tesirler görülür ve milli tarihin ve milli kültür değerlerinin birer değer olarak kabulü” gerçekleşir. Diyorlar ki, yeni nesillere verilecek olan her şeyden önce “sağlam bir Allah inancı” olmalıdır. Buyurun, yeni Türkiye’nin, “milli” eğitim ve “milli” sosyal bilimine...

MB sokaklarda öldürülen insanları görünce tepki vermeyecek, yandaş medyanın yalanlarına hemen inanacak, “büyüklerimiz daha iyi bilir” safsatasını bellemiş “milli” milyonlar demek.

MB soru sormayacak. Bazı bebeklerin neden milli olmadıklarını, olamadıklarını, neden bazı bebeklerin doğuştan “öteki” olduğunu umursamayacak. MB, Rozerîn keskin nişancılar tarafından vurulduğunda ağlamayacak. 

Rozerîn’in babası, “Bir haber aldık ki cenazesi sokaktadır, sonra dediler ki devlet gizlice defnetmiş. Neye inanacağımızı şaşırdık. Onu telefonla arıyorum bazen. Belki yaşıyordur, çatışmalar devam ettiği için gelemiyordur. Belki şarjı bittiği için telefonu kapalıdır, bu nedenle bizi arayamıyordur. Böyle düşünüyorum. Uykuyu unuttum zaten, gece saat 3’te, 4’te arıyorum bazen, belki açılmıştır telefonu diye,” dediğinde insanlığından utanmayacak. MB çelik, beton gibi bir çeşit robot insan olacak.

İşte yeni Türkiye’nin gerçekleri bunlar. Yaylalarda, sokaklarda, bodrumlarda ölüm kol geziyor. Rejim, kan dökmek; dökülen her damla kandan kin ve nefret, yani çıkar, iktidar, para üretmek istiyor. Rejim, “milli muhalefet” istiyor, kindar ve dindar nesiller istiyor. Bu kokuşmuş kurguda bebeklerin aslında hiçbir değeri yok. MB üretimi başarıya ulaşırsa bu aslında Türkiye’nin sonu olacak.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et