Geçmiş olsun, aramıza hoş geldiniz!
Fotoğraf: Envato
Tahliye edildi. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, dün sabahın erken saatlerinde serbest bırakıldı.
Biz de basınımızın yüz akı, yaşadığımız karanlık dönemde basın ve halkın haber alma özgürlüğünün simgesi olan Can Dündar ve Erdem Gül arkadaşlarımıza geçmiş olusun ve hoş geldiniz diyoruz.
Üç aydır Silivri Cezaevinde tutuklu olan Dündar ve Gül için Anayasa Mahkemesi, iki gazetecinin tutuklanmasının “Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı” ile “İfade ve basın hürriyetinin ihlali” olduğuna karar verdi.
‘FTÖ’YE YARDIM’, ‘DEVLET SIRRI’ VE ‘CASUSLUK’ SUÇLAMASI ÇÖKTÜ!
Dündar ve Gül, MİT TIR’ları haberi ile ilgili haber nedeniyle, bir yandan “Fetullahçı Terör Örgütüne yardım ve yataklık etmek” öte yandan da “devletin sırlarını ifşa” ve “casusluk” gibi çok ağır suçlamalarla, ikişer kez müebbet hapis talebiyle yargılanıyorlardı.
Anayasa Mahkemesi ise suçlanan haberi, ifade ve basın özgürlüğü çerçevesinde bir haber olarak değerlendirerek, aslında Dündar ve Gül’ün yaptığının gazetecilikten ibaret olduğunu söyleyerek, iddianamenin temel tezinin asılsız ve dayanaksız olduğunu da söylemiştir. Ama, Savcılığın iddianamesini kabul ederek Dündar ve Gül’ü “Casusluk, devletin sırlarını ifşa etmek ve terör örgütüne yardım”la yargılayan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin, Anayasa Mahkemesinin kararından bir ders çıkararak davayı beraatla mı sonuçlandıracak yoksa, Cumhurbaşkanının isteği doğrultusunda bildiğini okumaya mı devam edecek, bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Çünkü bu dava, resmiyette savcılığın girişimiyle başladı ama fiiliyatta böyle olmadı. Tersine Cumhurbaşkanının kürsülerden; “Haberi yapan bedelini ödeyecek. Öyle bırakmam onu” diyen ve savcıları göreve çağıran kampanyası ile başladı ve iddianame de Cumhurbaşkanı ve ondan ilham alan yandaş basının suçlamalarına dayanak oluşturmak için hazırlandı.
Nitekim dün basına bir “Bilgilendirme toplantısı” yapan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, suçlamalarında ısrarlı olduklarını gösterdi. Dündar ve Gül’ün tahliye edilmeleri suçsuz olduklarını göstermez” diyen Kalın, bundan sonraki gelişmeleri yakından takip edeceğiz” diyerek, Anayasa Mahkemesi kararından ve tahliyelerden hoşnutsuzluğunu ifade etmeyi de ihmal etmedi.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ DÜŞMANLIĞI DİMDİK AYAKTA!
Can Dündar ve Erdem Gül, Türkiye’de ve dünyada önemli bir meslek dayanışmasıyla, Türkiye’nin demokratik kamuoyunun kararlı tutumuyla ve Anayasa Mahkemesinin de Dündar ve Can’ın yaptığını basın özgürlüğü çerçevesinde bir eylem olduğuna karar vermesiyle serbest bırakıldı. Ama gazeteciliği “casusluk”, “bölücülük”, “terörizm” olarak gören, Dündar ve Gül’ü cezaevine atan, gazetecilere müebbet hapis vermeyi büyük bir iştahla isteyen zihniyet dimdik ayaktadır.
Nitekim, Dündar ve Gül arkadaşlarımız artık dışarıdadır, işlerinin başına dönmüşlerdir ama onların daha cezaevi kapısında da söylediği gibi halen 30 gazeteci cezaevindedir; iktidarın basın üstündeki ağır baskısı sürmektedir. Yüzlerce gazeteci “Cumhurbaşkanına hakaret suçu” başta olmak üzere binlerce dava ile karşı karşıya. Daha önceki gün Evrensel’in twitter adresinin de içinde olduğu 120 siteye erişim engellenmiştir! Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da, “Terör örgütü propagandası” yaptığı iddiasıyla imc TV’nin frekansının iptali için TÜRKSAT’a yazı yazdı.
BASIN VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İKTİDARIN BASKISI ALTINDADIR!
Evet elbette Türkiye’de basın özgürlüğünün, halkın haber alma özgürlüğünü garanti altına alacak düzenlemelere de ihtiyaç vardır ama bugün basın üstündeki baskının ana kaynağı, basın üstündeki iktidar baskısıdır. Medyanın çok önemli bir bölümü doğrudan yandaşlaştırılırken, sermaye medyasının geri kalanı da devlet ve hükümet gücü kullanılarak diz çöktürülmüştür. Dahası, “terörle mücadele” amacıyla kurulan “mahkemeler”, bunlara seçilmiş, tümüyle iktidarın gözüne bakarak hareket eden savcıların ve yargıçların atanması, yargının politize edilmesi, basın üstündeki yargı baskısını had safhaya çıkarmıştır.
Onun içindir ki, bu seçilmiş” mahkemelerde “iki kez müebbetle” yargılanan gazetecilerin, Anayasa Mahkemesi tarafından basın özgürlüğü çerçevesinde işini yapan gazeteciler olarak tahliyesi istenebilmektedir.
Bu da basın özgürlüğü mücadelesinin önümüzdeki günlerde de ciddi ve sert bir mücadele olarak süreceğini göstermektedir.
Çünkü; Anayasa Mahkemesinin kararı elbette basın için nefes aldırıcıdır. Ama Anayasa Mahkemesinin bu kararı, artık iktidarın ve ona bağlı odakların basın ve basın özgürlüğü üstündeki baskısını azaltacağı anlamına gelmiyor. Tersine basın özgürlüğü mücadelesi önümüzdeki günlerde de devam edecek. Bundan şüphe etmek için hiçbir belirti yok.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ MÜCADELESİ SÜRECEK
Hele de bölge illerde sadece “iliştirilmiş gazeteciler” dışındaki gazetecilere iyi gözle bakılmadığı, hatta “terörist” olarak görüldüğü, can güvenliklerinin bile olmadığı koşullar dikkate alındığında, basın özgürlüğü mücadelesinin çok sert ve çok yönlü olarak sürmesi de kaçınılmazdır.
Basın özgürlüğü mücadelesi Türkiye’de her zaman sert, cezaevleri, katledilmelere varan baskı ve şiddet altında süren bir mücadele olmuştur. Ama Erdoğan-Davutoğlu yönetimi döneminde bu mücadele önceki dönemlerden daha çok yönlü bir mücadele olarak biçimlenmekte; belki gazeteciler köşe başlarında öldürülmemekte ama yaptıkları haberler, yazdıkları yazılar nedeniyle, “Devlet sırlarını ifşa etmek”, “Teröristlere yardım etmek”, casusluk” gibi ağır suçlarla suçlanabilmektedir. Dündar ve Gül’ün tutuklanması bunun ifadesiydi.
Baskılar sürdükçe basın özgürlüğü mücadelesi de sürecek.
Türkiye’nin gazetecilik ve basın özgürlüğü mücadelesi geleneği sürecek, gerçek gazeteciler, her tür baskıya karşın gerçek gazeteciliğin bayrağını yüksekte tutmaya devam edecektir.
Can Dündar ve Erdem Gül arkadaşlarımıza bir kez daha aramıza hoş geldiniz diyoruz.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47