Şikayet etmem!
Fotoğraf: Envato
Sizlerle barış istediği için hedef haline getirilen akademisyenlerden herhangi biri hakkında BİMER’e yapılan şikâyetlerden gene öylesine birini paylaşmak istiyorum bugün. “MERHABA, BEN … UNİVERSİTESİNDE … SON SINIF ÖĞRENCISIYIM. OKULUMUZDA … DERSİNE GİREN … İSİMLI OĞRETİM GÖREVLESİ HAKKINDA ŞIKAYATTE BULUNMAK İSTİYORUM. ISMİNI VERDIĞİMİZ ŞAHIZ DEVLET UNIVERSİTESINDE HOCA OLMASINA RAĞMEN PKK YI VE PYD TEROR ORGÜTLERINI ALALEN DESDEKLEMEKTE ULKEMIZIN ORDUSUNU ASKERİNİ SUREKLI AŞŞAĞILAMAKTADIR. … FACEBOOK LİNKİ BUDUR. HERKESIN ORNEK OLARAK BAKILDIĞI ÜNIVERSITE HOCALIĞI MAKAMINI BOYLE BİR INSANIN DOLDURMASI BENI RAHATSIZ EDİYOR DEVLETINE MİLLETINE DUŞMAN FAKAT BUNCA ŞEHIT VERDİĞIMIZ DONEMDE TEROR ORGÜTLERİNE SEMPATİ DUYAN BIRISI GEREKEN INCELEMENIN YAPILMASINI ARZ EDERİM. BEN SÖYLEYEREK ÜZERIMDEN BUNCA ŞEHIDİN MESULİYETİN KALKTIĞINI DÜŞUNUYORUM.”
Yazı üzerinde hiçbir değişiklik yapmadım, bilesiniz. İnternet üzerinden yapılan bir başvuru olduğuna göre, tümü büyük harfle yazılmış bu metni yazan, internet kurallarına göre bağırıyor olmalı. Eğer bu kuralı biliyorsa elbette. Ciddi kuşkularım var zira… Bir üniversitenin son sınıfında, mezun olmasına ramak kala Türkçe yazım ve dil bilgisi kurallarına ilişkin engin cehaleti göz önünde bulundurulursa kuşkularımın yersiz olmadığı da anlaşılabilir sanırım.
Bu mesuliyet sahibi genç itiraf etmeliyim ki, beni dehşete düşürdü. Mesuliyet sahibi olmanın ötesinde, bütün ölümlerin mesuliyetini bir şikâyet ile omuzlarından atabileceği özgüveni ve bu özgüveni yerle yeksan eden cehaletini birleştirince, gelecek ile ilgili kaygılarım artmadı desem, yalan olur. Nasıl bir gelecek bekliyor bizi gerçekten? Aylardır evlerine hapsedilmiş, aç susuz bırakılmış insanlara durmamacasına tank atışlarının yapıldığı, duvarlarına bu gencin cehaletinin fevkinde bir dille cinsiyetçi mi cinsiyetçi, nefret yüklü yazılar yazılan, bir zamanlar “kan aktı” diye kuşaktan kuşağa utancı aktarılan o kadim nehre bir yüzyıl sonra dökülen insan bedeni parçalarıyla anılacak bir coğrafyada biz de şikâyet etsek, kalkar mı omzumuzdan çıplak bedenleri gözümüze sokulan ölümler?
Anlaşılan o ki, bizim şikâyet edebilmemiz, etsek de ciddiye alınmamız artık pek mümkün olmayacak. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Doğu ve Güneydoğu’daki terörle mücadelede görev yapan askerlerin yargılamasında kökten değişikliğe gidiyormuş. Buna göre askerler, terörle mücadeleden kaynaklı silah kullanma yetkisini aşma, işkence, kötü muamele gibi konularda suçlanmaları halinde Başbakan ve Milli Savunma Bakanı’nın izniyle yargılanabilecekmiş. ‘Terörle mücadelede görevli tüm TSK mensuplarının’ izne bağlı olarak yargılanabilmeleri’ yönünde düzenleme yapılmış. Dava açılacaksa ilgili savcılıklar, önce MSB’den soruşturma izni talep edecek, “Bu suçlama haksız” diyerek soruşturmaya izin vermezse dosya bakandan dönmüş olacakmış. Gerçi yıllardır cezasızlık kalkanıyla korunan kolluğumuz için ikiz davalar adı verilen, “ama o da bana saldırdı” savunmalarıyla gelen aklanmalar nedeniyle değişen bir durum söz konusu olmayacak, ama en kötüsü, bu yasal düzenleme insan hakları ihlalleri iddialarında en kuvvetli araçlardan biri olan etkili soruşturma yapabilme olanağını tümüyle ortadan kaldıracak.
Aylardır Türkiye’de siyasi irade Türkiye’nin taraf olduğu tüm uluslar arası hukuk kurallarını hiçe sayan bir tutum içinde, hatta bu kuralların dile getirilmesi de ikinci bir emre kadar yasaklanmış durumda. Görünen o ki, bu insan hakları mücadelesine bizim ömrümüz yetmeyecek, bütün bu ölümlerin mesuliyeti de omzumuzdan inmeyecek. Bizimle birlikte yürüyecek, bayrağı devralacak, bu mücadeleyi ve ölülerimizin mesuliyetini bir şikâyete yüklemeyecek, özgüveni düşük gençler aranıyor. Bilmem anlatabiliyor muyum?
- İnadına tanıklık 05 Aralık 2024 04:41
- Çetelere bütçe 21 Kasım 2024 04:59
- Büyümeden annen sana, ölüm alacak 14 Kasım 2024 04:42
- Bu zamanda hekim olmak 07 Kasım 2024 04:43
- İnsan hakları mücadelesine devam 31 Ekim 2024 04:43
- Çeteler kol geziyor 24 Ekim 2024 04:43
- Kimi, niye aşağılıyoruz? 17 Ekim 2024 04:34
- Şiir yazmanın sorumluluğu 03 Ekim 2024 04:43
- Siyah çöp torbasına atılan insanlığımız 26 Eylül 2024 04:45
- Sistematik işkence 19 Eylül 2024 04:41
- Narin bir çocuk 12 Eylül 2024 04:43
- Savaş hesabı 05 Eylül 2024 05:26