02 Mart 2016 00:07

Bir efsane: Renault işçileri

Bir efsane: Renault işçileri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

12 Eylül’den sonra sanayinin kalelerinin metal işçilerinin dalga dalga yayılan direnişi ile sarsıldığı geçtiğimiz yıl bir efsane ile tanışıldı: ‘Renault işçileri’.
Renault işçilerinin öncülüğünde gelişen direniş, Türk Metal’de temsilini bulan sendika ağalığına karşı sendikal demokrasiyi esas alan işçi inisiyatifinin ileriye doğru sıçramasıydı.
Bu ileriye sıçrayış, işçilerin bir sınıf olarak sendikal örgütlenmelerini, kendi iradelerine, çıkarlarına uygun olarak yeniden inşa etme mücadelesi olmasının yanında, sermaye egemenliğinin tüm halka dayattıklarına karşı mücadele etme azmini, öz güvenini de kamçılayan cinstendi. İşçiler örgütlü hareket ettikten sonra, yarattıkları artı değerle sermaye imparatorluklarını büyüten ve buna karşı işçileri sefalet koşullarına mahkum edenlere karşı kazanabilirlerdi.
İşçilerin kazanması demek, ülkede sömürülen tüm kesimlerin de kazanabileceği bir hattın da yaratılması demekti.
Geçen yılki direniş işçilerin hedefledikleri gibi sonuçlanmasa da, bir mücadele birikimi olarak geriye önemli dersler bıraktı. Direnişin gerçekleştiği birçok fabrikada işten atmalar gerçekleşirken, işçilerin gözü Renault’daydı. Oradaki bir direniş, yeni bir mücadelenin de bayrağını yükseltebilirdi. Bu sermaye için de farklı açıdan böyleydi. Renault işçisinin belini kırmak demek, metal sektörü başta olmak üzere diğer tüm sektörlerde ‘Sermayenin karşısında direnilemeyeceği’ mesajının da verilmesi demekti.
Renault’da üretimde 94 aracın eksik çıkmasına sebep olan eylemleri organize ettiği gerekçesiyle 10 işçinin işten atılmasına böyle gelindi.
Ve işten atılan arkadaşları için üretimi durduran Renault işçilerine polis tarafından ilk gaz sıkıldı. İşçilerin fabrika önünde toplanmalarını engellenmek için polis terör estirdi. Gözaltına alınan işçiler oldu.
İşçilerin iki sendikaya birden üye olabileceklerine dair yasal mevzuatı getirmiş olmakla övünen iktidar şimdi, sendikal tercihte bulunan ve hak talep eden işçilerin üzerine polisiyle yürümüştür.
Hayat Televizyonunun dün fabrika önünden canlı olarak gerçekleştirdiği yayında konuşan Renault işçileri direnmekte kararlı olduklarını ifade ettiler. Renault işçilerine destek için gelmiş olan bir TOFAŞ işçisi de taleplerini çok özlü bir biçimde ifade etti: “Biz asgari ücret ile çalışmadığımız için asgari ücrete yapılan zam bizim ücretlerimize yansımadı. Biz asgari ücret oranında ek zam istiyoruz. İşten atmaların durdurulmasını ve atılan işçi arkadaşlarımızın geri alınmasını istiyoruz. Ve sendikal tercihlerimize saygı gösterilmesini istiyoruz.”
Siyasal ve toplumsal ilişkilerin seyrinde karşılıklı sınıfların hareketinin, diğer toplumsal ve siyasal ilişkileri etkileyici ve bazen de belirleyici özellikler gösterdiğini bilenler Renault’daki gelişmelerin anlamını zaten bileceklerdir. Bilmeyenler de hareketin daha ileriki aşamalarındaki görünür sonuçlarıyla öğreneceklerdir. Herkesin öğrenme eşiği farklı oluyor.
Renault işçilerinin mücadelesi diğer tüm sektörlerdeki işçilerin de sermayeye karşı çıkarlarını temsil ettiği için, buna uygun bir destek görmesi gerekiyor.
Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri, Renault işçilerini yalnız bırakmamalıdır. Sermaye nasıl ki tüm gücüyle Renault işçisine öldürücü darbeyi vurmak istiyorsa, farklı sektörlerdeki işçiler de buna bir sınıf tavrıyla topyekün mücadele ile yanıt vermelidir.
Biz de Evrensel emekçileri olarak, Renault işçilerinin mücadelesini hak ettiği dikkat ve özenle izlemeye devam edeceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa