Gidişatı havuz’dan anlamak
Havuz medyasından bir kısım yazarın sabah akşam kendileri dışındaki medya organları ile muhalifler ve AKP’li olmayanları takip ettiklerini, bu yöntemle birilerine çakmak için fırsat kolladıklarını yazılarından anlamak mümkün. Aslında bazen düşünmüyor değilim! Hadi onların yaptığı hedef gösterme, gammazlama bize uymaz ama en azından yazdıklarını takip edip yazılarımıza malzeme bulma konusunda mı aynı şeyleri yapsak? Düşünmeye, nedenlerden sonuç çıkarmaya, onca okuyup akıl yürütmeye de gerek yok. Takip et birkaç havuz kalemini, ondan sonra dediklerinin tersini yazarak bas kalayı gitsin. Allah var! Bol malzeme de veriyorlar. Ayrıca bu tür polemik yazıları, hele içine bir iki ince küfür de sıkıştırmışsan onca analiz kasılan yazılardan daha fazla okunuyor. Bir de bu verip veriştirdiklerin cevaplarsa yazını, değme keyfine gitsin. Günlerce yazacağın malzeme, kullanacağın konu hazır.
Bunlardan bazıları var ki düzenli takip ettiğinde haftada bir değil, günde 5 makale yazarsın. Maşallah, adamların tek iler tutar fikirleri yok. Bir bildikleri var o da sahiplerine çatanlara çakmak. Bu konuda birbirleriyle de yarışıyorlar. Bazen kendi aralarında “Reis’i en iyi ben savunurum” kavgasına tutuştukları bile oluyor. En neşeli halleri de bu. Çünkü yalakalıklarını ifade edecekleri tüm sınırları zorluyorlar.
Andığımız tiplerin ortak yanı çıkar olsa da biliyoruz ki tümü aynı kalibreye sahip değil. Aralarında türedi şıpçıktılar var, “duayenler” var, yükünü tutmak dışında başka hesap kitabı olmayanlar var.
En acemileri türedi şıpçıktılar. Bunların hiç şansı yok. Tetikçiliğini yaptıkları reis ile varlar, reisleri gidince de biterler. Esamesi bile okunmaz.
“Duayenler” daha akıllı. Onlar öyle yaş tahtaya ayak basmazlar. Reis’i açıktan savunurlar, yeri gelir tetikçiliğin alasını yaparlar, ancak birkaç yıl sonrasının gidişatını da iyi tahmin ederler. Burunları iyi koku alır. Koku ağırlaşmaya başladığında alttan alta yeni geçecekleri mevziin hesap kitabını yapmaya başlarlar. Başka mevziye kaytarmanın yol ve yöntemini en ince detayına kadar düşünürler. Cepheden olmasa da inceden inceye tetikçiliğini yaptıkları kesimlere de vurmaya başlarlar. Bu “duayenler” öyle akıllı ki kalubeladan bu yana şapa basmadılar.
Bir başka tip daha var. Bunlar ne şıpçıktı, ne de “duayen.” Bir kısmı bedel ödemiş, eziyet ve işkencelerle karşılaşmış, hayatın hep gariban yanında mağduriyetle yüz göz olmuş, bu “ezikler” yetenekli de. O yetenekleri günü gelmiş kapıları kendilerine açmış, çıkarın, şaşaanın, iyi evlerde yaşamanın, lüks otomobillerde korumalarla dolaşmanın tadına varmışlar. Elbet bu olanağı kaybetmek istemezler. Şanslarını sonuna kadar kullanırlar. En nihayetinde yüklerini topladıktan sonra Reisleri gitse bile sıkıntıları kalmayacağından, daha çok normalleşmenin yollarını ararlar. Eğer hesap tutar, normali yakalayabilirlerse “duayen abi” de olurlar. Tutmasa da sorun yok. Ya köşeye çekilir, ya da yeni gelene paşam demek için
gardlarını bir kez daha almayı denerler.
Başka tipler de var mı bilmiyorum. Mutlaka vardır. Ancak yine de biz gidişatı belirttiğimiz bu tiplerden, ağırlıkla da türedi şıpçıktılar dışında kalanlardan rahatlıkla anlayabiliriz.
Dedik ya, türedi şıpçıktılardan durumu anlamak pek olası değil. Bunlar hep reise bağlıdır. Körü körüne biat eder, renk vermezler.
“Duayenler” ince eleştirilere başlamış ise bilin ki Reisin iktidarı sallantıdadır.
“Ezikler” ise son ana kadar götürür, daha çok Reis gittikten sonra vurmaya başlarlar. Bunlar Reise vurmaya başladıklarında eski yazılarını, sözlerini kırpıp kırpıp geçmişte ne kadar iyi değerlendirme yaptıklarını da savunurlar. Dertleri, olanaklarını korumaktır. Tuttuysa tuttu, tutmadıysa zaten yükünü almış, daha ne ister!
Şimdi bu üç kategoriye, özellikle de ikinci ve üçüncü kategoriye bakıp karar verin.
Reis gidici mi? Yoksa hâlâ o an gelmedi mi?
Evrensel'i Takip Et