Yurtseverlik mi işbirlikçi ‘yabancı düşmanlığı’ mı?

Açıktan işbirliği yaptığı İngiliz emperyalistlerinin işgalini destekleyerek hükümdarlığını sürdürmeye uğraşan son padişah Vahdeddin’in vatana ihanetine sessiz kalıp Osmanlıcılık yaparak hoşa gitmeyen kim varsa hainlikle suçlamak –medya elinizdeyse belki kolaydır ve bir süre işe yarayabilir, ama fazlasıyla tutarsız ve çürüktür!

Ne diyorsunuz, Vahdeddin İngiliz işbirlikçisi bir vatan haini mi değil mi? Hain mi Osmanlı Türk büyüğü mü? Haydi, ustası olduğu emperyalist devletler arasındaki güç dengelerinde tahterevalli oyununda toprak üstüne toprak kaybeden burnu büyük “kızıl sultan” Abdülhamid’e övgü diziyorsunuz, ya sonunda İngiliz zırhlısına atlayıp kaçan Vahdeddin?

“Vatan haini” kim ve ne demek? Havuz’dan Star, İngiliz işgali ve destekçisi Vahdeddin’de sessiz ama “içimizdeki işgalciler” üst başlığıyla manşet atıyor. “Batıcılık”ı eleştiriyor. “Zihniyet dönüşümü” ile “devşirilenler” “Batı yapar biz yapamayız” derlermiş! “Aydın, siyasetçi ve çevreciler Türkiye’nin kalkınmasını, ajanlık faaliyetindeki gazeteciler ise siyasi istikrarı hedef alıyor”muş! Bir, başta Renaultçular olmak üzere “ek zam” isteyen işçileri, bir de, “emekçi kadınlar günü” bile yasaklanan kadınları unutmuşlar! Ve sanki siyasi istikrar varmış da “casus” ve de “hain” gazeteciler bozacakmış!

Hem dışarıda, özellikle Suriye üzerinden, hem de içeride her yönden sıkışıldı ya! Rusya ile neredeyse Osmanlı zamanına dönüldü dönülecek, Prut mu Ayastefanos mu yoksa daha normali mi, o duruma gelindi. Mülteci sorunu nedeniyle belki Almanya.. Yoksa hele Rusya’ya karşı vurdumduymazlıkla destekten kaçınan Batıyla sıkıntı derin! ABD Rus karşıtı kışkırtmalara gelmediği gibi, bir de PYD’den kopmuyor, üstelik akademisyenlere destek verip Can’la Erdem’in ve “casusluk”larına karşı çıkarak “demokrasi” yandaşıymış gibi “ifade ve basın özgürlüğü” diyor. Açıkladı ki, Boydak ve Zaman operasyonlarına da karşı. Zaten Gezi’den beri eleştiriyordu Batı ve içerideki Koç gibi yandaşları. Doldur bir torbaya o zaman çevrecisini, öğretmenini, gazetecisini, aydınını “üst akıl”la zihni teslim alınmış “Batıcı” de çık! Sen? “Doğucu” musun?

Doğu ne Batı ne? Bir defa, varsa yoksa “benim milletim” diyen tekelci bir kör milliyetçi olmayacaksın! “Türk olsun çamurdan olsun” ya da “bir Türk dünyaya bedeldir” demeyeceksin! Analar ne yiğitler doğurur ve her milletin yiğidi olur. Ama sömürgen zalimi de olur! Sadece Esad’la Netanyahu mu? Obama’yla Putin mi? Bizim zalimlerimiz yok mu?

İşçinin Fransızı Almanı, Yuhudisi, Hıristiyanı, Müslümanı olmaz! Olur da, fark etmez! İşçi işçidir. Yuhudisinin de Müslümanının da tek bir ortak çıkarı vardır: Emperyalistlerin ve kendi milletlerinden patronların sömürü ve zulmünden kurtulmak. Hangi milletten olursa olsun, aralarında “senin mi benim mi” rekabetini sürdüren patronların da işçiler karşısında çıkarları ortaktır: Sömürü düzenini sürdürmek! O nedenle milliyetçilik boş laftır ve işçinin kendi sömürgen zaliminin çıkarı için onun peşine takılıp başka milletten işçi-emekçi kardeşine karşı elini kaldırmaya kışkırtılmasından başka şey değildir!

Zihniyette de öyledir! Herkesin inancı kendine. Ama zihinlerin aydınlanması ve bilimse, İbni Sina’yla Haldun’dan da alacak ve öğreneceksin, Newton’la Einstein’dan da. “Yabancı düşmanlığı” yapmayacak; Arapmış, Türkmüş, Yahudiymiş demeyeceksin! Hem Batı’dan, hem Doğu’dan. Üstelik bileceksin ki, devrilmesi gereken kapitalizm en ileri düzeyde Batı’da gelişmiş, gelişirken de bilimi daha da ilerletmiştir ve ondan alınacak şey daha çoktur. Ama bu, “Batıcılık”ın matah sayılması değildir.

Milliyetçilik, “vatan”, “millet” lafları ardında, başta Amerika, Batı’dan medet ummak ve AB’si, NATO’suyla onunla işbirliği yapmakken.. Yurtseverlikse, kim ki yeraltı ve yerüstü kaynakları halkının malı olan yurduna, bağımsızlığına göz dikerse ona karşı dikilmektir!