Anayasa Mahkemesi Can Dündar ve Erdem Gül başvurusunda tutuklamanın Anayasaya aykırı olduğuna dair verdiği kararın gerekçesini açıkladı. Gerekçede şu ifadelere yer verildi: “İsnat edilen suçlamalara temel olarak gösterilen tek olgunun başvuruya konu haberlerin yayımlanması olduğu gözetildiğinde hukukilik şartını sağlamayan tutuklama gibi ağır bir tedbir, ifade ve basın özgürlükleri bakımından demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü bir müdahale olarak kabul edilemez... Kamuoyunda yoğun tartışmalara neden olan bir olaya ilişkin benzer haberlerin aylar önce yayımlanmış olduğu gözetilmeksizin, başvuru konusu haberler üzerine soruşturma başlatılmasından yaklaşık altı ay geçtikten sonra başvurucular hakkında tutuklama tedbirinin uygulanmasının neden ‘gerekli’ olduğu, somut olayın özelliklerinden ve tutuklama kararının gerekçelerinden anlaşılamamaktadır…Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi, tutuklama için aranan ‘kuvvetli belirti’ ve ‘gereklilik’ koşullarının gerekçelendirilmemiş olması nedenleriyle Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine oy çokluğuyla karar vermiştir.”

Anayasa Mahkemesi’nin kararı önemli bir karar. Bu karar, binlerce dosya için emsal karar olabilir. Çünkü, bizde uygulamada yerleşmiş bir katalog suçlar hikayesi vardır. Avukatlar ve başı mahkemelerle derde girmiş olanlar bilir. Eğer, hakkınızda TCK’nın belirli maddelerinden dava açılmışsa tutuklanmanıza bir gerekçe uydurmak zorunda hissetmez mahkeme. Bu maddeden yargılanıyorsa zaten kaçma ihtimali vardır der. Hangi maddelerdir bu TCK maddeleri? Hemen tahmin edilebileceği gibi esas olarak siyasi suçlarla ilgili maddelerdir. Yani, savcı elinde hiçbir delil olmasa da sizin hakkınızda terör örgütü üyesi olmak, devleti bölmek ya da yıkmak gibi bir suçlama ile dava açmışsa mahkeme hiçbir ciddi gerekçe açıklamadan sizi tutuklar. Sonra dava bitinceye kadar tutuklu kalırsınız. Bu süre bazen on seneyi dahi geçebilir. Yeni TCK’da on seneden fazla tutuklama yapamazsınız diye bir hüküm olmasına rağmen mahkemeler bunu dahi uygulamıyordu birkaç sene öncesine rağmen (hatta beş seneden fazla tutuklamazsınız diye yorumlanması gereken maddeyi on seneden fazla tutuklayamazsınız şeklinde yorumlamışlar ve Yargıtay da bu yoruma katılmıştı). Ben Fethullahçı bazı hakimlerin bu on sene kuralı iddianamedeki her suç için ayrı ayrı uygulanması gerekir diye on bir senedir tutuklu olan sanıkları tahliye etmediğini de bilirim.

Bazı mahkemeler, bazen on sene tutuklu yargıladıkları sanığa bu kadar uzun tutuklu kaldığı için hakkında hiçbir delil olmasa dahi beraat kararı veremezlerdi. Çünkü, on sene tutuklu yargılandıktan sonra “pardon suçun yokmuş, seni beraat ettiriyoruz” demek kolay değil. Üstelik beraat ettirirseniz bir de tazminat ödemeniz gerekecek sanığa. 

İşte AYM kararı, yıllardır mahkemeler tarafından uygulanan haksız tutuklamaları “kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edilmesi olarak” değerlendiriyor. 

Şu anda, cezaevlerinde Can Dündar ve Erdem Gül gibi haksız ve Anayasaya, yasalara aykırı olarak tutuklanmış, yatan binlerce sanık var. AYM kararı, bu sanıkların serbest kalmasının da önünü açıyor. 
Mahkemeler muhtemelen AYM kararına karşı direneceklerdir. Ama, artık bir yol açılmıştır. Bu direnci kırmak daha kolay olacaktır. Sıra avukatlarda. Avukatlara bu konuda çok iş düşüyor.

Evrensel'i Takip Et