Halimiz ahvalimiz meselesi (6)
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Ecdat yadigarı anlı şanlı Osmanlı İmparatorluğunun ardından geçen yaklaşık yüz yıl zarfında yürürlüğe giren “anayasa”larla veya “apolet” zoruyla dayatılan “babayasa”ların gölgesinde gele gele nihayet eşiğine dayandığımız “Yeni Türkiye”de, şimdilerde sil baştan “turfanda”bir anayasa yapmanın sihirli “ formül”ünü aramakla meşgulüz...
Görünüşe bakılırsa payitahtımız Ankara’yı şimdilik mesken tutmuş olan milletimizin “vekil”leri, bir an önce yeni bir anayasaya kapı aralamak için yüce meclisinin koridorlarında, kulislerinde ya da “yaz-boz” tahtasına, “aç-kapa” musluğuna dönüştürülen anayasa komisyonlarında bir taraftan koşuştururken, diğer yandan da birbirlerini şu veya bu yollarla ikna edip, böylece halkımızın ali menfaatlerinin yanı sıra, keza Cumhuriyetimizin istikbalini koruyup kollamaya yönelik bir çabanın içinde sözde çırpınıp duruyorlar ama bu kulvarda aldıkları yol, maalesef tam bir arpa boyu!
Neden?
Çünkü “demokratik hukuk devleti”mizin bir anlamda temelini oluşturan iktidarından muhaletine kadar tüm “siyasi partiler”in yeni anayasa bağlamında piyasaya sürüp, kendilerince evvelemirde ileri sürdükleri “kırmızı çizgileri” rengarenk!
Nitekim “Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısı eşliğinde tek başlarına “iktidar” koltuğuna kurulup oturdukları günden beri, kendilerini bir nevi bulunmaz “Hint kumaşı” sananların çizgileri; konjonktür gereğince bazen pembemsi, yerine, zamanına, zeminine göre hafif yollu ebruli!
Ortalık yerde seneler senesi “ana muhalefet” borusunu “tatara titiri makamı”nda bıkıp usanmadan öttürmeyi gari neredeyse “fıtrat”larının olmazsa olmaz koşuluna dönüştürenlerin “altı ok”lu çizgileri, tam da meşhur Çanakkale domateslerinin renklerini çağrıştıran tonda!
“Ülküm yükselmek ileri gitmektir, varlığım Türk varlığına armağan olsun!” düsturundan asla şaşmadan, “mozaik” sözcüğünü Misakımillimizin sınırlarından söküp, bunun yerine “mermer”lere destan yazmayı “şiar” edinenlerin çizgisi, her zamanki gibi kan kırmızısı!
“Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” deyiminden yola çıkıp, bunu da “üç telli saz”larıyla çağırıp çığırmak sevdasıyla tıpkı Dicle üzerindeki tarihi “on gözlü” köprüden geçercesine, “yüzde on baraj”lı seçim sistemine takla attırdıktan sonra, milletin meclisinde kendilerine bir minderlik yer açmayı becerenlerin çizgisi de, kabukları koyu kırmızıya boyanmış Paskalya yumurtalarını andıran kıvamda!
Kirvem, milletçe gözlerimizi ufka dikip, bugün-yarın veya belki de çıkmaz ayın son çarşambasında halkımızın huzuruna çıkmasını beklediğimiz “yeni anayasa” taslağının, bundan kellim serencamı hangi kulvarlara doğru yol alır, içi, içeriği, üç bilinmeyenli denklemden farksız olan şu “milli irade” denen şey her neyse, nasıl ve hangi minvalde tecelli eder, Cumhurumuzun “reis”inin bu hususta vereceği “ferman” hangi kulaklara mıh gibi çakılıp kalır, minareye önceden uydurulmuş bir kılıfla Başkanlık adı altında henüz ne idüğü belli olmayan bir yolun yolcusu mu oluruz, üstelik bu yolun sonunda milletçe hep beraber “Kendim ettim kendim buldum, eyvah!” şarkısıyla mı yatıp kalkarız henüz meçhul!
Ancak memleket sathında her geçen günün ardından giderek çıkmaz sokaklara saplanan olaylara bakılırsa, her birinin “kırmızı çizgileri” kendilerince nerdeyse “kutsal”lık mertebesine ulaşıp, böylece “Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç!” dizelerine dönüşen bu “milli” ya da “gayrimilli” inatlaşma yüzünden, kendi kırmızı çizgilerini bir diğerine dayatmaya çalışan günümüzdeki bu siyaset erbabının, hani mesela dedük babında günün birinde yapacağı yeni anayasanın halkımızın bilumum sorunlarına gerçekten de çözüm olur mu, bu “mesele” zaten hepten kördüğüm!
Vee fakat ortalık yerde sırıtan acı, bir o kadar da feci gerçek şu ki, şimdilik kurtarıcı ya da can simidi gibi sarılmaya çalıştığımız bu yeni anayasa hikayesi bu “kırmızı çizgiler” bolluğunda tökezleyip durdukça, milletçe “halimiz ahvalimiz” tüm renklerin el ele, kucak kucağa cümbüş ettiği bir buketten ziyade, belki de çorak tarlalara mı dönüşür, kim bilir Kirvem!
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30