19 Mart 2016

Newroz halkların barış bayramı olsun

Newroz yasakları yeniden başladı.

Yaygın kutlamalar arttıkça, yeni yasak listeleri yayımlanıyor. Dahası, Türkiye her gün yeni bir operasyonla uyanıyor. Cizre’de, Sur’da, Nusaybin’de, Bağlar’da ve diğer yerlerde süren şiddeti, kan ve gözyaşıyla dolu günleri operasyonlar, gözaltı ve tutuklamalar izliyor.

Kan, şiddet, acı, gözyaşı, gözaltı, tutuklama, hapis...

AKP iktidarının kalemşorları “Türkiye terörle yaşamaya alışmalıdır” mealinde vaazlarda bulunuyorlar.

Tüm katliamlar gibi Ankara Katliamı’nın da sorumlusu ve hazırlayıcısı olanlar; “Ya devlet başa ya kuzgun leşe” diyorlar. “Ya Erdoğan başkan olacak, ya da kaosla yaşayamaya alışacaksınız...”

Hazırladıkları ortamın başka örgütler tarafından halka, insanlığa zarar veren eylemlere dönüştürülmüş olmasından nemalanıyorlar. Acı ve gözyaşını ranta çeviriyorlar.

“Terörle yaşamaya alışın” diye buyuruyorlar.

Başkanlık verilmeyince, tek başına Anayasa’yı değiştirme çoğunluğu, başkanlık sistemini tesis etme olanağı tanınmadığı içinmiş tüm bu yaşadıklarımız. Ya tek kişinin diktatörlüğüne teslim olacak bir sisteme evet diyeceğiz, ya da ölümlerden ölüm beğeneceğiz...

Kimse ağzını açmasın istiyorlar.

Kimse yazmasın, konuşmasın...

Ne sanatçı, ne aydın, ne yazar, ne akademisyen, ne ressam, ne müzisyen bir şey icra etsin istiyorlar.

İşçi hak talep etmesin, emekçi insan onurundan söz etmesin, kadın eşitlikten, genç gelecekten söz etmesin istiyorlar. Her şey iktidarın, her şey sultanın, sultanlığın saltanatı için olsun...

Newroz ateşleri ufak ufak yakıldıkça, barış ve demokrasi, eşitlik ve özgürlük çabasındaki ısrar arttıkça şiddeti daha da arttırıyorlar. Newroz’un mücadele ve direniş günü, Kürtler için adeta yeniden dirilişini tılsımlı günü olduğunu anlamak istemeyen iktidar, kutlama programlarını bir bir yasaklayarak Kürtleri teslim almayı tasarlıyor.

Newroz’un, bir mücadele gününe, bir direniş manifestosuna dönüştüğünü, nice badireler atlatılarak bu güne getirildiğini hesaba katmıyorlar.

HDP hedef tahtasının tam ortasına oturtulmuş bulunuyor. Milyonlarca Kürt’ün, emek, barış ve demokrasi, eşitlik ve kardeşlik isteyen her dil ve inançtan Türkiyelinin oyunu almış olan HDP yok edilmek isteniyor.

HDP ile dayanışma içinde olan, Kürtlere yönelik saldırıların, savaşın ve şiddetin, akan kanın ortağı olmayan, iktidarın icraatlarına alkış tutmayan, barış, eşitlik ve özgürlük diyen akademisyenler ise dönemin baş düşmanı ilan edildi!

Esra Mungan, Kıvanç Ersoy, Muzaffer Kaya tutuklanarak hapse atıldı. 25 yıldır Türkiye’de olan İngiliz Akademisyen Chris Stephenson sınır dışı edildi. Yabancı gazete temsilcilerinin akreditasyonları iptal ediliyor.

“Padişahım çok yaşa” demeyenler hedef olmaktan kurtulamıyor.

DBP Eş Başkanı Kamuran Yüksek gözaltına alınıyor...

Ne vekil, ne belediye eş başkanları, ne parti il, ilçe yöneticileri, ne avukat, ne de gazeteci ve yazar kaldı... Herkes, her kesim hedefte.

Halkların her dönem bir çıkış yolu bulacağını unutuyorlar; HDP’yi ezerlerse, birçok şeyi ezmiş olacaklarını düşünüyorlar. Bunun içindir ki, il ve ilçe binaları basılan, her gün onlarca yöneticisi ve üyesi gözaltına alınan ve tutuklanan HDP’yi kriminalize ederek hepten yok etmek istiyorlar.

“Dokunulmazlık” vesile edilerek, HDP’li vekillerin birkaçı mahkum edilmek, içeri atılmak isteniyor.

Başbakan Davutoğlu hodri meyden diyerek “Hakkında fezleke bulunan tüm vekillerin dokunulmazlığı kaldırsın” diye bir çıkış yapmış olsa da, asıl yapılmak istenen hırsızlık, yolsuzluk, zorbalık kapsamlı suçları ve suçlu vekiller değildir. Onlar, ne yapıp edip HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırıp, hiç değilse bir kaçını hapse tıkmayı hesaplamaktadırlar.

Yoksa, HDP Eş Başkanları, yönetici ve sözcüleri defalarca söylediler, kürsü dokunulmazlığı, yani düşünce, söz, ifade özgürlüğü dokunulmazlığı dışında, -ki bunu herkes için istemektedirler- tüm ayrıcalıkların kalkmasını başından beri savunmaktadır.

Daha şimdiden MHP Lideri Bahçeli’nin “Biz HDP’lilerin dokunulmazlığının düşürülmesi için her türlü desteği vermeye hazırız” demesi de kumpasın ne anlama geldiğini gösteriyor.

CHP’nin, hem nalına hem mıhına vuran politikası ise devam ediyor. Sorun Kürt sorunu olunca CHP’nin, ‘tarihsel hazinesinden-hafızasından’ kopamayışını izliyoruz. Oysa HDP’nin ezilmesi CHP için de daha zor bir dönem olacak.

Özcesi, bu kötü gidişat karşısında, Newroz’u Kürtlerin barış, eşitlik ve özgürlük arayışı, Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesinde bir dönüm noktası yapmayı başardığımız gün, yeni bir yol da açılmış olacak... Ve o zaman Newroz Türkiye halklarının barış bayramı olarak kutlanacaktır.

Evrensel'i Takip Et